• 20 April 2021, Tuesday 10:20
GülçinErşen

Gülçin Erşen

"Sen yanmazsan, ben yanmazsam..."

Cumartesi gecesi kanallarda izlenmeye değer bir şeyler ararken, Halk TV'de emekli generallere reva görülen uygulamaların tartışıldığını görünce, kaldım. Babası ve ağabeyi emekli subay olan bir yurttaş olmanın ötesinde; ülkenin yönetimi ve gidişatından rahatsız bir aydın olarak seyretmeye başladım.

E. General İsmail Hakkı Pekin, Halk TV'de cemaatçi amiralin Askeri Şura sonrası ihraç edileceğini, görevle ilişiğinin kesileceğini söyledi. Bense şimdiki iktidarın onu ödüllendireceğini terfi ettireceğini düşünüyorum. Ayrıca, emekli generallerin açıklamasını ve tarzını eleştirerek, iktidara fırsat sunduklarını söyledi. Oysa bana göre; güçleri elinde bulunduran iktidar, zaten yıllardır kendisine muhalif olan herkesi çeşitli vesilelerle, bahanelerle, cezalandırıyor. Bunu da son derece haksız, hukuksuz, çirkin biçimlerde FETÖ taktikleriyle yapıyor. Abdüllatif Şener'in , Pekin'in sözlerine tepkisini haklı buluyorum. Özetle; hükümetin yanlışlarına göz yumarak hiçbir şeyin düzelmeyeceğini; anayasal hakkını kullanarak doğru görüşlerini dile getirenleri yalnız bırakanların da günün birinde yalnız bırakılacağını söyledi.

İktidar, her kesimden halkı, farklı yollarla, gözünü boyayarak ya da gözünü korkutarak sindirmek çabası içinde değil mi? Kumpas davalarında düzmece deliller, yalancı tanıklarla haksız yere yüzlerce kişi yargılanırken, sağdan soldan birileri "Oh olsun!" derken; bizler "Haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytandır" diyorduk.

İnönü'nün sözündeki gibi; "Bu ülkede namuslular da namussuzlar kadar cesur olmalıdır." Bu bağlamda; DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı İdris Şahin'in, emekli amirallere elektronik kelepçe takılmasının vehametini vurgulamasına dikkat çekiyorum: Ülkede cinayet zanlıları, tecavüzcüler, FETÖ imamları kolayca firar ederken, ülkelerine yıllarca hizmet etmiş amirallere yönelik uygulama, aşağılama amaçlıdır. Ayıptır!

Ülkede demokratikleşme, haksızlıkları önleme, adalet sağlamanın, ilerlemenin önündeki toplumsal engel, yalnızca köleliğe, sömürülmeye alıştırılmış cahil kesimler değildir; "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" diyen tuzu kuru, sırtı sağlam, rahata alışmış kişiler de hak arayan ve başkaldıranların karşısında durabiliyorlar. Örneğin; başka bir emekli general, aman beni de haklarımdan, emekli maaşımdan mahrum bırakmasınlar, ya orduevine beni de almazlarsa, gece evime baskın yaparlarsa endişesiyle, "Ne gerek var canım şimdi böyle açıklamalar yapmaya, zülfi yare dokunmaya... " diye düşünebilir. Keser ve sap meselesi...

Bir ülkede anayasa bile hiçe sayılıyorsa, sütten çıkma ak kaşık olsanız bile herhangi bir bahaneyle tutuklanıp yargılanabilirsiniz. O zaman ancak namuslu, onurlu, vicdanlı, dürüst kişiler sonsuza dek hem kamuoyunun hem yaratıcının gözünde aklanır.

Yazıyı; mitinglerde yıllarca haykırılan bir sav sözle bitiriyorum: Baskılar bizi yıldıramaz!


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık