- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 13 September 2019, Friday 16:32
- 1684 kez okundu
Sevgili Mathilda İnsanın Yürümesini Dört Gözle Bekliyorum, Susanna Tamaro’nın 1998 yılında okumuş olduğum kitabının adı… Ama, son yıllarda sıkça aklıma geliyor. Ruhsalcılık, Metafizik vb. konularla ilgilenenler bilirler; 2010’lu yıllar, “Altın Çağ” diye adlandırılan dönemin başlangıcı sayılır. Yani, insanlığın uyanıp, farkındalığının artıp, tekamül edip (gelişip) kendisini, toplumu, uygarlığı, Dünya gezegenini ‘Yükselteceği’; yeryüzünde cennetin yaşanacağı ve yüzlerce yıl sürecek dönemin başlangıcı…
Ülkemizdeki ve dünyadaki genel durum, bu konudaki umutları boşa çıkarıyor gibi. Ancak, “Dört gözle beklemek” umudu, dileği, istenci, niyeti içinde barındırıyor. Yoksa, niye yaşayacağız; niye dünyaya çocuk getireceğiz?... Dünyada hırsla mal mülk, makam mevki, zevk peşinde koşanların; “Hedonist (Hazcı)” kimselerin, Tanrı (Allah), ölümden sonra hayat, cennet – cehennem inancı var mıdır?
Bu bağlamda, internetten alıntıladığım bilgiyi, hemen aktarayım; “Hedonizm yani hazcılık, Kirene Okulu’nun, Sokrates’in öğrencisi Aristippos’un bir öğretisidir. Hedonizm, hazzın mutlak anlamda iyi olduğunu, insan eylemlerinin nihai anlamda haz sağlayacak bir biçimde planlanması gerektiğini, sürekli haz verene yönelmenin en uygun davranış biçimi olduğunu savunan felsefi görüştür. Aristippos’a göre her davranışın nedeni, mutlu olmak isteğidir. Yaşamın gereği hazdır, haz insanı insan eden duygudur. Bilgilerimiz duygularımızla alabildiğimiz kadardır, bunda öteye geçmez. Bu yüzden Aristippos duygularımızın getirdiği hazza yönelmeyi, acıdan kaçmayı söyler. En üstün iyi, hazdır. Ancak gerçek haz sürekli olandır. Sürekli olan hazza ise ancak bilgelikle varılabilir.
Hazcılığı devam ettiren bir diğer filozof ise Epikuros’tur, ancak Epikuros, Aristippos’un bedensel hazzına karşı ruhsal hazzı yeğler. Onun için en büyük haz, ruh dinginliğidir. Buna da bedensel zevkler peşinde koşmakla değil, ancak ve ancak bilgelikle varılır.”
Mutluluğun sırrı nedir?
Son yıllarda bilim insanları, kişileri gerçekten mutlu eden şeyin; onların kendilerini yararlı hissedebilmeleri olduğunu somut verilerle savunuyor. Doymak bilmeyen hırslarıyla, sürekli daha fazla ve farklı şeyler arzulayan kişilerin isteklerinin sonunun gelmediğine, sürekli ve kalıcı bir mutluluk içinde bulunmadıklarına, hatta bazılarının intihara meylettiğine tanıklık ediyoruz. Belki de son yıllarda “Kişisel Gelişim” odaklı kitap, film ve çalışmaların bu kadar gündemde olması bundan…
Hep, “insanın kendini gerçekleştirmesi”nden söz ediliyor. Kişi, dünyaya geliş amacını bilmeli, bulmalı; eğitim, deneyim ve yetenekleri elverdiğince buna uygun ortam ve koşullarda, kendisini, en yakınındakinden başlayarak başkalarını, giderek halkını, insanlığı, başka canlıları, doğayı, dünyayı geliştirmek (Daha iyi, daha güzel, daha temiz, daha işlevsel, daha verimli, daha yararlı… hale getirmek) için uğraşmalı. Benim bazı yakınlarımdan ve tanıdığım pek çok kişiden duyduğum şekilde; “Ama, bu da enayilik! Bana hiçbir faydası olmayan, çıkarıma yaramayan işler için ben niye uğraşayım? Keyfime bakarım…” dediğini duyar gibiyim. Ben safça enayiliğimi sürdüreceğim; üstelik sırf kendi yararım için değil; çocuklarımızın, torunlarımızın, insanlığın, dünyanın daha temiz, gönençli, aydınlık geleceği için… Kendimi böyle yararlı ve mutlu duyumsayacağımı; gece yastığa başımı koyduğumda kendimi huzurlu hissedeceğimi, bu dünyadan göçüp giderken üzerime düşeni yapmış olmanın gönül rahatlığını taşıyacağımı biliyorum.
Hemen şimdi aklıma böyle insanlardan birkaçı; Atatürk, Mahatma Gandi, Che, Buda, Yunus Emre, Leonardo da Vinci, Galile, Madam Curie gibi yüzlerce, binlerce yıl sonra da hayranlık, sevgi, saygı ve minnetle anılan toplum önderleri, sanatçılar, düşünürler, bilim insanları, “Ermişler” geliyor.
Siyaset ve DKÖ’ler niçin var?
Başka ülkeleri çok iyi bilmiyorum; ancak ülkemiz için bir genelleme yapacak olursam; topluma (en azından toplumun bir kesimine), ülkeye, devlete hizmet etmenin araçları arasında sayılması gereken, demokratik kitle örgütleri (DTÖ) ve siyasi partilerin, üyelerinin ve özellikle de yöneticilerinin, kişisel, parasal, siyasal çıkar ve hırslarına hizmet etmek için kullanıldığını gözlemliyorum. Bu hem sinir bozucu, kişileri ve kurumları yıpratıcı hem de kurumlara duyulan saygı ve güveni yok eden bir durum. Üstelik, hiçbir çıkar gütmeden, bu kurumlarda aldığı görev ve koşullar elverdiğince iyi şeyler yapmaya, üretmeye çalışanların düşleri ve şevki de kırılıyor. Çünkü, o kişi başarılı olmasın, takdir edilmesin, ‘Aman sakın ha! Benim önüme geçmesin’ diye desteklenmekten çok kösteklenerek, yıpratılıyor.
İşte böyle durumlarda babamdan ilk gençlik yıllarımda duymaya başladığım ve yıllar sonra anlamını idrak ederek, iyice benimsediğim söz aklıma geliyor: “Sen doğru dur; eğri cezasını bulur”. Dua ederken de dilediğim gibi; söylediğim ve yaptığım her şeyi akıl ve vicdan süzgecimden geçirmeye; doğru bildiğimden şaşmamaya, tevekkülü de hesaba katarak, elimden geleni yapmaya gayret ediyorum. Yeter ki; vicdanım rahat olsun. İşte bunun verdiği iç huzuru ve mutluğu hiçbir şeye değişmem. Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi; benim de tüm umudum gençlikte ve onları fikri, vicdanı, irfanı hür yetiştirecek ebeveyn ve eğitimcilerde…
Tabii tüm bunları kapsayan, bunlarla iç içe olması gereken, bunların kaynaklandığı ve bunların sonucu olan ana/temel duygu ve olgu: SEVGİ. İnsan karşılık gözetmeden sever, sevdiği şey için hesapsız özveride bulunur, çünkü aslolan sevgi budur. Sevdiği için, sevdiğiyle bir şeyler yapan mutludur. Ne mutlu sevebilene!
Gülçin ERŞEN – 13 Eylül 2019 Cuma / Milas
-
17.04.2022 Kötülükle savaşıyoruz
-
13.04.2022 EGEÇEP’ten doğa direnişçilerine ve İkizköy’e ödül
-
16.03.2022 Kıyıya vuran deniz yıldızlarını suyla buluşturanlar
-
25.01.2022 Kar özlemi ve anımsadıklarım
-
29.11.2021 Keşfetmeye değer kent: Salihli
-
06.11.2021 Can’ının istediğini yapmak
-
02.11.2021 Parmaklarıyla okuyup, can kulağıyla dinleyenlere engel yok!
-
24.07.2021 İnsan insanın kurdu değil; yurdu olmalı
-
16.07.2021 Haksızlık, liyakatsızlık ve "Çoklu Standart" her yerde!
-
06.07.2021 Yakan su!
-
18.06.2021 Gazeteci kimdir, nedir, ne yapar?
-
19.05.2021 Gençlere saygı duyuyorum ve güveniyorum
-
18.05.2021 Milas’tan doğan ödüllü marka: Alaboğaz Zeytinyağı
-
26.04.2021 Bir çocuğun ağzından Atatürk’ün yurt ve çocuk sevgisi
-
21.04.2021 Doğal sevinç kaynağı: Çocuklar
-
20.04.2021 "Sen yanmazsan, ben yanmazsam..."
-
14.04.2021 İnsanlığın uyanışı ve sabır
-
16.03.2021 Yazmak için iyi nedenler olsun isterdim
-
03.03.2021 Çok şehit verdik, ama hesap veren yok!
-
28.01.2021 Covit 19 Aşısı hakkında akla gelen sorulara yanıtlar
-
27.01.2021 DELİCE
-
14.01.2021 Evdeki dönüşümlü atıkların toplanması
-
13.11.2020 Atatürk Sevgisi azalmaz
-
04.11.2020 İnternet etiğine bir değinelim
-
03.11.2020 Kadınlarımızın KARA yazgısını kim AKlayacak?
-
14.10.2020 Labranda’nın çağdaş dervişi
-
03.09.2020 Mihenk Taşı, Turnusol Kağıdı
-
31.08.2020 Göç etmek
-
15.08.2020 Siyasal öngörülerim
-
02.07.2020 İnancın Sınanması
-
01.07.2020 Kötü işletmecilik
-
25.06.2020 Yürüten iktidar!
-
08.06.2020 “Siyasi Parti Dini”
-
05.06.2020 Karantina dönemine ilişkin...
-
02.06.2020 Patlicez gari!
-
27.04.2020 Bodrum’un acı otu Koronayı yener!
-
20.04.2020 Korona herkesi eşitledi mi?
-
15.01.2020 Din bu mudur?
-
11.01.2020 Tiyatro diye bir şey var
-
10.01.2020 Ne ummuştuk, ne oldu!...
-
30.12.2019 “Sapere Aude!”
-
28.12.2019 Güllük’ün bitmeyen ulaşım sorunları
-
03.12.2019 “DÜNYAYI SANAT KURTARACAK”
-
09.10.2019 Hepimizin içinde biraz “Joker” var
-
27.09.2019 “Halka öğretmeniz gerekenleri önce kendiniz öğrenin”
-
06.08.2019 Kutsal ve Tağut nedir?
-
03.07.2019 İNSANLIK NE ZAMAN KOŞACAK?
-
25.05.2019 Ruh Açlığı
-
13.05.2019 Dikkat edilmesi gereken şeyler
-
17.04.2019 "Barışçıl Savaşçılar" olacağız
-
07.03.2019 YALNIZCA İNSAN OLMAK İSTİYORUZ
-
25.02.2019 Yıllar sonra “Ruhlarımızı tokuşturmak”
-
19.02.2019 Yaşam - sevdiğim için - güzel
-
05.02.2019 Yaşanabilir yer olsun
-
19.01.2019 DEFTERLER
-
25.12.2018 Sevdiğim ve sevmediğim kentler
-
30.11.2018 Yaşam gibi; acı ve güzel
-
02.10.2018 Yeni üyelerle daha güçlüyüz
-
05.09.2018 Sakarya Savaşı, 15 Temmuz’da mı kazanıldı?
-
15.08.2018 “Siyasi iktidar bizi cezalandırmak istiyor!”
-
18.07.2018 Bu nasıl Okul Aile Birliği Başkanı?
-
06.07.2018 Nicelik değil nitelik ve niyet önemli!
-
06.07.2018 Seçimde kim kazandı?
-
12.06.2018 Tarihimizde dönüm noktası olacak bir seçim
-
15.05.2018 “Güç bende artıııık!”
-
10.05.2018 Anımsanması gereken notlar
-
27.04.2018 Millet, egemenliğine sahip çıksın!
-
24.04.2018 “Çamlak Çömlek Patladı!”
-
17.04.2018 Hoşgörüsüzlük ve değişik bakış açıları
-
13.04.2018 Şeker fabrikaları neden önemli?
-
04.04.2018 “HAK”tan yana olmak
-
03.04.2018 Anı misillemesi
-
06.03.2018 Amaç Osmanlı’yı yüceltmek, Cumhuriyeti küçümsemek midir?
-
20.02.2018 Yozlaşmış cinsellik
-
15.02.2018 Atatürkçü Düşünce Derneği, DKÖ değil mi?
-
16.01.2018 Nasıl Atatürkçü olunur?
-
15.01.2018 “Recep Tayyip Erdoğan’ı destekliyorum”
-
12.01.2018 ‘Güllük Kütüphanesi’nin kaderi kimin elinde?
-
09.01.2018 “Bir olalım, iri olalım, diri olalım”*
-
27.12.2017 Güncel siyasetten ruhsal kurtuluşa ...
-
15.12.2017 Spora ve sporcuya yatırım
-
12.12.2017 Sağlık ve huzur için “Tai Çi Çuan”
-
05.12.2017 “Yazmasam deli olacaktım”
-
24.11.2017 İnsanın değerinin ölçütü nedir?
-
16.11.2017 İçtenlik
-
14.11.2017 Milas ve Güllük’te bitmeyen sorunlar …
-
27.10.2017 Farklı bir turizm anlayışı: ‘Mor Salkım Bağları’
-
11.10.2017 Dünyanın en güzel tatlısı!
-
10.10.2017 Okumak, anlamak ve bilmek
-
07.10.2017 Devlet, “Ana” ya da “Baba” değil artık!
-
23.09.2017 Öncelik, cehaletle savaştır
-
19.09.2017 ‘Özel Okul Devlet Teşviği’ kime verilir?
-
09.09.2017 Türban, keşke müslüman ve iyi insan olmaya yetseydi …
-
08.09.2017 ‘Vicdan azabı’ en büyük cezadır!
-
05.09.2017 Bu 30 Ağustos’ta yaşadıklarım, hissettiklerim …
-
05.08.2017 Güllük’ün çok ciddi ve sıradan sorunları var …
-
03.08.2017 Sanata susamışlık
-
13.07.2017 Ören de kötüye gidiyor sanki!
-
30.06.2017 “Deniz İnsanları”
-
28.06.2017 “Oğlumu ‘Fikri ve vicdanı hür’ yetiştirmek istiyorum”
-
15.06.2017 Tehlike sürüyor!
-
12.06.2017 Bu nasıl bir Ramazan?
-
22.05.2017 Evde pizza yapmanın pratik yoları
-
11.05.2017 “Hayatımın en yorucu ve en güzel haftasonuydu!”
-
03.05.2017 Neye ve kime güveneceğiz?
-
24.04.2017 Ata’ya mektup
-
18.04.2017 Hukuk ve Demokrasi kaybetti
-
04.04.2017 Türkiye’yi işgalin zemini hazırlanıyor
-
31.03.2017 Atatürkçü vatanseverlerin buluşma noktaları
-
14.03.2017 ‘Mağduriyet Edebiyatı’ uluslararasılaştı!
-
10.03.2017 İleride emekli maaşı alamayacak mıyız?
-
08.03.2017 Kadın ve Cumhuriyet
-
23.02.2017 Adaletin bu mu ...?
-
15.02.2017 Saati tersine kurmak
-
11.02.2017 İzmir’i seviyorum
-
08.02.2017 Kirli propaganda
-
24.01.2017 Evlatlarımız ve vatanımızdan değerli neyimiz var?
-
12.01.2017 “Salla başı al maaşı”
-
06.01.2017 Yüz kızarması ve yiğitlik
-
24.12.2016 Türkiye artık “Cumhur”un olmayacak mı?
-
17.12.2016 Şeytanı yeneceğiz!
-
10.12.2016 Eğreti Şiir
-
03.12.2016 İlişki ve evlilik seyri üzerine ...
-
25.11.2016 Sanatla aydınlatanlar
-
11.11.2016 Bu ülkenin toprağında taşında ‘O’nun izi var
-
14.10.2016 Kim bunlar, amaçları ne? / 2
-
13.10.2016 Kim bunlar, amaçları ne? / 1
-
29.09.2016 Şort bahane!
-
20.09.2016 Toplumsal barış ve huzuru bozmak için mi?
-
06.09.2016 Mutlu olmanın yollarından biri
-
01.09.2016 "Bu cennet vatan uğruna"
-
25.08.2016 "Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini"
-
22.08.2016 “Ey Türk İstikbalinin Evladı!”
-
16.08.2016 Kütüphane ve domuzlar
-
01.08.2016 “Şimdi insanlar şeytan olmuş yavrum”
-
26.07.2016 İç savaş tehlikesi ve TSK’nın durumu
-
19.07.2016 Gün gelir, ‘O HALK’a işin düşer
-
08.07.2016 Kanıksama!
-
28.06.2016 Türkiye ve Dünya gündemine ilişkin ...
-
14.06.2016 Yeşili koruyamıyoruz
-
10.06.2016 Cumhurbaşkanının diploması ...
-
09.06.2016 “Hareketi Severiz!”
-
25.05.2016 Kadının hakları ve kazanımları açısından geriye gidiş: Boşanma Komisyonu Raporu
-
23.05.2016 Herkes 19 Mayıs’ı kendince kutladı
-
17.05.2016 Anne olmak, var olmak, var etmek
-
22.04.2016 Nasıl bir Din dersi?
-
20.04.2016 Doğa turizmine yatırım kaçınılmaz
-
15.04.2016 Gülçin ERŞEN
-
04.04.2016 Allah, sevenden ve sevgiden yanadır
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.