• 06 July 2018, Friday 20:29
GülçinErşen

Gülçin Erşen

Nicelik değil nitelik ve niyet önemli!

Dünyanın neresine giderseniz gidin; gerçek bir Atatürkçü ile tanışırsanız; onun öncelikle kendi ülkesi, halkı, sonra tüm dünya ve halklar için iyi şeyler dilediğini ve yapmaya uğraştığını görürsünüz. Tıpkı Atatürk gibi... Bu tür insanlar ve bizler için, nitelik nicelikten önce gelir ve niyet, (yani gerçek amaç, gaye) önemlidir.

Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD); 1993’ten bu yana kamu yararına dernektir. Bizler Atatürk’ün ilkeleri ışığında O’nun gösterdiği hedeflere ilerlerken, O’nun niçin “büyük” olduğunu, “sevildiğini” anlamak ve anlatmak durumundayız.İşte bunun için kendimiz bilgili, bilinçli, sağlıklı ve yararlı olmaya çalışırken, toplumu da bu yönde etkilemek, yönlendirmek isteriz.Çünkü, aydınlanma, gelişme, kalkınma, devrim “topyekün” (hepbirlikte) olur.Ama, bazıları meşalenin alevini tutuşturan kıvılcımdır, bazıları meşaleyi taşır, bazıları onun sönmemesini sağlar, bazıları da bu alevi çoğaltır.Kurtuluş Savaşı’nda da yeni bir devletin kurulmasında da, Cumhuriyet’in ilanında da böyle olmuştur. Tabii ki; karanlığı tercih eden, yakılan ateşleri söndürmek isteyen, aydınlığı karanlığa çevirmeye uğraşanlar vardır... Amacımız, onları da aydınlığa çekmektir. Eğer, Atatürk’ün yolunu anlayıp izleyeceklerse, ne mutlu onlara... Yoksa, alev asıl onları yakıp kül edecektir (Yakılan aydınları, ozanları, sanatçıları, düşünürleri değil...).

Bu yazınsal girişten sonra sadede geleyim: ADD Milas Şubesi olarak, amacımız, niyetimiz, çaba ve çalışmalarımız yukarıdaki paragrafta anlatılanlarla örtüşmektedir. Bu yılki ilk etkinliklerimizi ve toplantılarımızı da, bu nedenle Türkiye’nin önemli sorunlarına dikkati çekmek ve çözüm üretebilmek için, “Kadına Yönelik Şiddet ve Çocuğa Yönelik Cinsel Saldırılar”, “Şeker Fabrikaları” konularında yaptık...

 

Burs hesabımıza katkı bekliyoruz

20 Haziran gecesi düzenlediğimiz yemeğimiz ile “Tanışıp, kaynaşıp, dayanışmayı ve eğlenmeyi” sağlarken, burs hesabımıza bağış toplamayı da hedefledik.Baştan beri Türkiye’deki birçok kurumun başaramadığı, şeffaflık, nesnellik ve “yansızlık” ilkelerini gözettik. (Atatürkçülük, yurtseverlik, çağdaşlık, demokrasi, hak, hukuk, adalet, barıştan yanayız tabii.) Bu bağlamda düzenlediğimiz yemekten, elde ettiğimiz 5200 TL.’nin dernek hesabımıza aktarıldığını, daha önce burs hesabında bulunan tutar ile, şimdilik yaklaşık 11 bin TL’yi burs için ayırabildiğimizi belirteyim. Yönetim Kurulu olarak, önümüzdeki eğitim öğretim yılında üniversite öğrencisi için ayda 200 TL., lise öğrencisine de ayda 150 TL. burs vermeyi uygun gördük. Hesaplamamıza göre; 9 ay boyunca 4 lise, 4 üniversite öğrencisine burs verebilecek durumdayız. Oysa, burs başvurusu yapan öğrenci çok fazla... Tabii ki; öğrencilerle görüşüp, çeşitli niteliklerine ve başvuru önceliğine göre bursiyerlerimizi seçeceğiz.Atatürkçü bir aileden yetişmesi ve kendisinin de öyle olması, derslerindeki başarısı, parasal açıdan bursa gereksinim duyması, bursiyerlerimizde öncelikle aradığımız özellikler. Burada da nitelik nicelikten önemli...

Hayırsever ve yurtsever Atatürkçülerden, geleceğimizin güvencesi ve yaratıcısı olan gençlerimiz için burs vermelerini isteriz. Geçim durumu ortalamanın üzerindeki kişilerin ayda 150, 200 lira, iki gence birden 350 lira burs ayırabilmesi gerekir. (ADD Milas Şubesi Başkanı olmadan önce yazdığım bir yazıda; 1990’ların sonunda Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Mezunları Vakfı’nın en genç yönetim kurulu üyesiyken, bir yıl boyunca 2 öğrenciye burs verdiğimi gururlanarak yazmıştım. Ben o zaman 27 yaşımda bekar bir gazeteci olarak bunu karşılayabildiysem, Milas’ta yapabilecek olan çoktur sanırım.)

Ayrıca, Türkiye’nin en önemli derneği saydığım ADD’nin yıllık 24 TL.olan üyelik aidatını 4-5 yıldır ödemeyen üyelerimiz de var. Onların birçoğunun yaşamsal telaşları ve iş yoğunluğu yüzünden ihmal ettiklerini tahmin ediyorum. Şimdi hazır yeri gelmişken, üyelerimize, en kısa zamanda yasal zorunluluk sayılan aidat borçlarını ödemelerini anımsatayım.

 

İdam tartışmaları gereksiz ve anlamsız

Yine dünyanın öbür ucunda da olsa Atatürkçü bir Türk kadını, kendisini “Atatürk’ün Kızı” olarak tanımlar. Bu onur verici sıfat, aslında çok önemli ve ağır bir sorumluluk da yükler, çağdaş, aydın, yurtsever, Atatürkçü kadının omuzlarına... O’na yakışır bir tavır, tutum, görünüm ve eylemler içinde bulunmalıdır. Dünyanın birçok ülkesinden önce, O’nun sayesinde kavuştuğumuz hakların değerini ve Cumhuriyet’in kazanımlarını pekçoğumuz takdir edemedi. Onun acısını yaşıyoruz hep birlikte... Yönetim biçimimiz (siyasi rejim), hukuk, ekonomi, eğitim, sağlık, güvenlik, bağımsızlık, özgürlük, demokrasi, çağdaş yaşam, toplumsal ve uluslararası barış konularında geriye gidiyor, kayıplar yaşıyoruz. Bunların önüne geçecek bilimsel, akla ve vicdana uygun reçeteler ve uygulamalar üretmek yerine; “İdam” gibi çağ dışı, insanlık dışı ve T.C. Devleti’nin imzalamış olduğu uluslararası sözleşmelere aykırı, bir konunun havanda su dövercesine gündeme getirilip tartışılmasına alet oluyoruz. (Yoksa, “ ‘Partili Başkanlık’ sistemiyle ‘Tek Adam’ rejimi geldi, artık Atatürk’ün kurduğu T.C. yıkıldı” diyerek, önceki uluslararası anlaşmaları da geçersiz mi sayacağız?)

Dün, sosyal medyada şöyle bir paylaşım yaptım:

“Kadına yönelik şiddeti ve cinayetleri tartışırken, çocuğa yönelik insanlık dışı iğrenç saldırılar onun da önüne geçti. Son 8 yılda 100 bin çocuk kaybolmuş! Bu, yılda yaklaşık 10 bin çocuk demek! Bunun için mi RTE yıllardır 3 - 5 çocuk yapın diyor?Nasılsa koruyamayacağız; kaçırılıp, kaybolup, ırzına geçilip öldürülecekler ya da şehit edilecekler, terör örgütüne devşirilecek, belki organ mafyasına satılacaklar. Sokak eyleminde gaz fişeği, öldürülesiye dayak yiyecekler, ekmek almaya giderken ölüverecekler örneğin!...Yok, bir tane yapın, gözünüzden iyi bakın, dürüst, namuslu, Atatürkçü, yurtsever, insansever, sağlıklı yetiştirin. Nitelik nicelikten daha önemli ve dünyanın insan gibi insanlara gereksinimi var. Bencil, çıkarcı, cahil, ahlâksız, vicdansız, geri, şiddet düşkünü olanlar çok fazla ve dünyayı cehenneme çevirmek üzereler. Dünyamızı, çocuklarımız ve gelecek için korumalı ve düzeltmeliyiz (Tanrı’nın yardımıyla...). Bizden başkası yapacak değil...”

Mehdi, Mesih bekler gibi Atatürk’ü beklemeyin. O bir daha gelmeyecek. O’nun gibi olmak da kolay değil. Ama, onun gösterdiği yolda yürümek, onun yapmak istediklerini yapmak; aklın, bilimin ışığında, vicdanımızın sesini dinleyerek ve çok çalışarak mümkün.İşte biz bunu yapmak niyet ve çabasındayız.Azınlıktayız belki; ama unutmayın nitelik nicelikten önemli. Niyetimiz de... İyiler önünde sonunda kazanır! (“Erkek veya kadın, mümin olarak kim yararlı işler yaparsa, işte onlar cennete girerler ve zerre kadar da haksızlığa uğratılmazlar.” Nisa, 4/124 Cenneti haketmek için, dünyamızı cennete dönüştürmeye çabalayalım önce. G.E.)

(5 Temmuz 2018)


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık