- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 06 July 2018, Friday 3:54
- 2400 kez okundu
Gülçin ERŞEN -
"Herkes biliyor geminin su aldığını, herkes biliyor kaptanın yalan söylediğini. Ve herkes biliyor zarların hileli olduğunu" Leonard Cohen'in bu sözü, 24 Haziran gecesi ve ertesi gün sosyal medyada çokça paylaşılan sözlerden biriydi. Seçimin kazananı kim derseniz, herkesin vereceği yanıt birbirini tutmayabilir. Ama, kim kaybetti derseniz; demokrasi ve cumhuriyet derim.
Seçimin ertesi günü; biraz da seçim sonuçlarını normal karşılayan, "tuzu kuru", sözde muhalif, CHP'li ve solcu geçinen seçmenlere tepki olarak şunları yazmıştım: "Referandumda olduğu gibi Doğu ve Güneydoğu'da oynandı oyun. İnsanlar öldürüldü, dövüldü. Bu mu normal koşullarda seçim! Her şeyden önce OHAL var. Kamu araçlarıyla kamu personelinin yaptığı propagandalara Milas'ta bile tanık olduk. Kesinlikle hakça seçim değildi."
"Erken seçim tarihi açıklandığında ve seçimlerden sonra benzer şeyler söyledim. Etkin ve yetkin kişiler bir şeyler yapmaz, söylediklerinin gereğini yerine getirmezlerse, sıradan yurttaşlar ne yapacak? Ya bizim gibi kahırlanacak ya da umursamazlığı, korkaklığı, olgunluk ve sağduyu diye yutturmaya çalışacak!"
Yine de bir tesellimiz var: "Meclis çoğunluğu artık AKP'de değil. RTE'nin istediği sonuç bu değildi. Eskisi gibi kolay kazansaydı, seçimleri geçersiz sayardı." Demokratik parlamenter sistemle birkaç maddesi dışında bağdaşmayan yeni "Tek Adam Anayasası", sayıca çok, ama işlevsizleştirilmiş meclisin etkin olmasına ne ölçüde izin verecek ve özellikle muhalefet partilerinin milletvekilleri görevlerini hakkıyla yapabilecekler mi, göreceğiz.
MHP oylarının açıklaması
Tarihimizdeki birçok ilki barındıran bu seçimin sonucu aslında herkesi farklı oranda şaşırttı. Örneğin ben, hem öncesinde hem de 24 Haziran gecesi boyunca şunu yazıp durdum: Yüzde yüz "millet ittifakı" kazanır, HDP barajı aşar. Cumhurbaşkanlığı 2. Tura kalır... Ama MHP şaşırttı!.
Geçen halkoylamasında yaşananları, sosyal medyada ve bazı basın yayın organlarında yayımlanan görüntüleri anımsayınca, "CHP ve İYİ partiye verilen oyları, AKP'ye desteği karşılığı ittifak ortağı MHP'ye aktarmışlardır. Birçok CHP'linin HDP'ye oy verdiği de yadsınamaz" dedim. Bu seçim sürecinde ve sonrasında da benzer görüntüler yayıldı. (Birkaç gün önce Şanlıurfa'da elinde bir tomar oy pusulası bulunan bir Cumhur ittifakçının, mühürü pusulalarda çokça AKP üzerine, arada MHP üzerine vurduğu görüntüler de televizyonda yayımlandı... "Yenilgiyi ne zor kabul ediyorsunuz?... Yok yok bu kez geçen seferki gibi oy çalamadılar... Ya adam hakkıyla kazandı işte...." diyenlere kapak olacak bu görüntüler kimin umurunda!?)
Ayrıca, erken seçim kutlaması yapan AKP'lilerin araç konvoylarıyla, silahlarla havaya ateş açarak yaptıkları "vahşi" sevinç gösterileri de insanları endişe ve öfkeye sevketti... Tüm bunlar yaşanırken ne gibi paylaşımlar yapmışım, aktarayım:
"Zaten OHAL başta olmak üzere tamamen eşit, adil, hakça ve demokratik olmayan koşullarda seçime gidildi. İnsanlar öldürüldü, oylar çalındı ve dışarıdan gelen zarflar sayıldı, adliyede yangın çıkarıldı, YSK önünde bekleyenlere kolluk güçleri saldırdı... Bu seçimi ve sonuçlarını normal karşılayanı ben normal karşılamam! Hele iktidar yandaşları erken kutlama için sokağa çıkmak yerine, utançla evlerinde oturmalıydı. Balkonda oturup, boğazında düğümlendiği için çay bile içememesi gereken, balkon konuşması yapar mı?!...Bu oyları eşit, adil, hakça ve demokratik koşullarda ve yollarla mı aldılar ki seviniyorlar?"
Adil Seçim'e ve Sandık Gücü'ne ne oldu?
"YSK'nin açıkladığı sonuçlar, Adil Seçim Platformu ve muhalefet partisinin hesaplamaları ile karşılaştırılıp, şüpheler ve itirazlar giderilmeden güvenilir ve kesin sayılmaz. Gerçek sonuçların kesinlik ve resmiyet kazanması bir iki gün alır... Bu arada Adil Seçim Platformu'nun sitesinde son duruma bakayım dedim; yine hata veriyor!"
Adil Seçim Platformu, Sandık Gücü gibi oluşumlar, seçim öncesi, pek çoğumuzu rahatlattı, belki seçimde daha fazla oy çalınmasının önüne de geçti. Ancak, tam bir düş kırıklığı ve endişe de yarattı. Yani bir bakıma "Dağ fare doğurdu!".
Beni düş kırıklığına uğratanlar arasında Muharrem İnce ve Meral Akşener de var... Seçim Gecesi bir yandan, YSK'nın gece geç saatlerde bile bir açıklama yapmamasına kızarken. (Anadolu Ajansı'nın, yandaş kanalların ve A.A.'dan başka seçenek oluşturamayan diğerlerinin sözünü bile etmek istemiyorum) "Eeeey YSK, açıklama yapmak için RTE'den talimat mı bekliyorsun? Biz de açıklama bekliyoruz!" demiş ve eklemişim:
YSK üyelerinden bazılarının istifa ettiği söylentisi yayıldı. Açıkladığı sonuçlar, Adil Seçim Platformu ve muhalefet partisinin hesaplamaları ile karşılaştırılıp, şüpheler ve itirazlar giderilmeden güvenilir ve kesin sayılmaz. Gerçek sonuçların kesinlik ve resmiyet kazanması bir iki gün alır... Niye YSK önünden ve YSK'dan açıklama gelmedi. Hani şeffaf bir seçim olacaktı? Adil Seçim platformuna da ulaşılamıyor.!?
Biz böyle, merak, endişe, öfke ile karışık, durumu anlamaya, izlemeye çalışırken, Muharrem İnce ve Akşener'den tısss yoktu. İktidarın balkon konuşmaları da gecikmişti...
Hem halkın hem de muhalefetin payı
Bu arada İnce'nin 6 albay tarafından YSK önünde tehdit edildiği, muhalefet liderlerinin alıkonduğu şeklinde paylaşımlar dolaşmaya başladı. Bizler de haklı olarak endişe ve öfke içinde sesimizi duyurmaya çalıştık. Bu arada, sonradan "asparagas" olduğu açıklanan söylenti ve paylaşımlar, resmi, yetkili hiçbir ağızdan bilgi gelmemesi nedeniyle aşağıdaki türde paylaşımlar yapmışız:
"Gece yarısı İnce için sakladıkları görüntü ve ses kaydıyla şantaj mı yapıldı? Nedir bu durum yahu! Hiç inanasım gelmiyor. Akşener de suskun?... "
"CHP'den ne açıklama gelecek. Erdoğan kendi ordusuna darbe mi yaptırdı? Mantıklı bir açıklama bekliyoruz. Bu sonuca ve İnce'nin mesajla pes etmesine inanamıyorum."
Aylardır söylentilerin ötesine geçip, korkulan ve beklenen olaylardan biri de; otomatik silah dağıtılan AKP ve MHP seçmenlerinin, muhaliflerle çatışmaya girmesi ve onları katletmesiydi. Sokaklardan gelen silah ve korna sesleri ile paylaşılan görüntüler bunu destekler yöndeydi. Bununla ilgili ben de şöyle paylaşımlar yaptım:
"Organize Suç Örgütü"ne kimler dahil göreceğiz... Elbette hepsi yargılanıp cezalandırılmalı."
"Birileri tehdit olarak kullandığı iç savaş çıkmasın diye ya halka vurduğu tasmanın ipini gevşetecek, halkı biraz rahatlatacak ya da bildiğini okuyacak... İşte o zaman durum vahim!..."
İşte böyle bir günün ve gecenin ardından, balkon konuşması yapılmadan televizyonu kapattım ve paylaşımlara baktım...
"İsyan" ve kabulleniş birarada
Geceki ve ertesi günkü paylaşımlardan.../ Cellâdına aşık olmuşsa bir millet,/ İster ezan ister çan dinlet./ İtiraz etmiyorsa sürü gibi illet,/ Müstehaktır ona her türlü zillet. (Ömer HAYYAM)
Özgürlüğün .../ En büyük düşmanı,/ halinden memnun olan kölelerdir. (Che GUEVARA)
Gazeteci arkadaşım Ahmet Şefik Mollamehmetoğlu'nun paylaşımı da dikkatimi çekti:
"Üç seçimdir muhalefete, muhalefete destek verenlere terörist hain diyeceksin, seçimi kazanınca çıkıp kardeşlik ve demokrasi edebiyatı yapacaksın. Her türlü kin ve düşmanlıkla insanları ötekileştireceksin, sonra sana saygı göstermelerini bekleyeceksin. Seni hiçbir zaman affetmeyeceğiz. Hiçbir zaman bizim saygınlığımızı kazanamayacaksın. Bir de patlak bir tekerin var, ama ona bir şey demeye tenezzül etmiyorum. HER KOŞUL ALTINDA HAKKIN, HUKUKUN, ADALETİN, EŞİTLİK VE BARIŞIN EGEMEN OLDUĞU, SÖMÜRÜ VE AYRIMCILIĞIN OLMADIĞI BİR ÜLKE VE DÜNYA MÜCADELEMİZ SÜRECEK."
Seçim sonucu nedeniyle yurt dışına göçme isteğini vurgulayan bir paylaşıma yaptığım yorum:
"Bu cennet vatanı, sömürgeci, gerici, bölücülere bırakmam! Onca şehidi bunun için mi verdik? O zaman ülkesinden kaçtığı için eleştirdiğimiz Araplardan, göçmenlerden farkımız ne?"
"Kurtuluş Savaşı'nı kolay kazanmadık. Cumhuriyetten, demokrasiden, haklarımızdan, çağdaşlıktan kolay vazgeçecek değiliz. Biz de ölesiye yurtsever ve Atatürkçüyüz!"
Rıfat Ilgaz'ın dediği gibi;
Rahat günlerin işçisi olacaktık,/ Rahat günlerin şairi.../ Bir çift sözümüz vardı;/ Nar çiçeği, gül dalı üstüne,/ Dudaklarımızda kaldı!
Ve son söz olarak şunları yazayım:
Bu bozuk düzen ve eğitim sistemi sürdükçe, bilgisiz, bilinçsiz, çıkarcı, acımasız, vicdanına sağır kişiler çoğaldıkça, seçim sonucu değişmez, ülke daha da kötüye gider...
Haydi düzeltsinler bakalım 16 yılda bu hale getirdikleri ülkeyi! (‘Gelene ağam gidene paşam’ diyen tuzu kurular için pek bir şey fark etmez gerçi...)
Bu aralar CIA Ankara Büro Şefi Paul Henze'nin 2006'da Beyaz Saray'a sunduğu rapordan bir alıntı çokça paylaşılıyor. Burada "Eğer Amerikan çıkarı, Türkiye'de bir federe devlet kurulması ise, mutlaka ve öncelikle Yargı, Ordu, Meclis ve Hükümeti tek elde toplayan BAŞKANLIK REJİMİ'ne geçilmelidir" tümcesi dikkat çekiyor.... Bu çok açık gerçeği biz yıllardır biliyoruz. Üniversitede Anayasa, Toplumbilim, Siyaset Bilimi hocalarımız anlattılar Türkiye'de niye "Başkanlık Sistemi"nin olmaması gerektiğini, uygulanamayacağını. Bilmesi gerekenler, bilmediği ve anlamak istemediği için buralara geldik.
Umarım daha kötü şeyler yaşanmadan, "Biz demiştik" demeden yanlıştan dönülür.
(1 Temmuz 2018 / Güllük)
-
17.04.2022 Kötülükle savaşıyoruz
-
13.04.2022 EGEÇEP’ten doğa direnişçilerine ve İkizköy’e ödül
-
16.03.2022 Kıyıya vuran deniz yıldızlarını suyla buluşturanlar
-
25.01.2022 Kar özlemi ve anımsadıklarım
-
29.11.2021 Keşfetmeye değer kent: Salihli
-
06.11.2021 Can’ının istediğini yapmak
-
02.11.2021 Parmaklarıyla okuyup, can kulağıyla dinleyenlere engel yok!
-
24.07.2021 İnsan insanın kurdu değil; yurdu olmalı
-
16.07.2021 Haksızlık, liyakatsızlık ve "Çoklu Standart" her yerde!
-
06.07.2021 Yakan su!
-
18.06.2021 Gazeteci kimdir, nedir, ne yapar?
-
19.05.2021 Gençlere saygı duyuyorum ve güveniyorum
-
18.05.2021 Milas’tan doğan ödüllü marka: Alaboğaz Zeytinyağı
-
26.04.2021 Bir çocuğun ağzından Atatürk’ün yurt ve çocuk sevgisi
-
21.04.2021 Doğal sevinç kaynağı: Çocuklar
-
20.04.2021 "Sen yanmazsan, ben yanmazsam..."
-
14.04.2021 İnsanlığın uyanışı ve sabır
-
16.03.2021 Yazmak için iyi nedenler olsun isterdim
-
03.03.2021 Çok şehit verdik, ama hesap veren yok!
-
28.01.2021 Covit 19 Aşısı hakkında akla gelen sorulara yanıtlar
-
27.01.2021 DELİCE
-
14.01.2021 Evdeki dönüşümlü atıkların toplanması
-
13.11.2020 Atatürk Sevgisi azalmaz
-
04.11.2020 İnternet etiğine bir değinelim
-
03.11.2020 Kadınlarımızın KARA yazgısını kim AKlayacak?
-
14.10.2020 Labranda’nın çağdaş dervişi
-
03.09.2020 Mihenk Taşı, Turnusol Kağıdı
-
31.08.2020 Göç etmek
-
15.08.2020 Siyasal öngörülerim
-
02.07.2020 İnancın Sınanması
-
01.07.2020 Kötü işletmecilik
-
25.06.2020 Yürüten iktidar!
-
08.06.2020 “Siyasi Parti Dini”
-
05.06.2020 Karantina dönemine ilişkin...
-
02.06.2020 Patlicez gari!
-
27.04.2020 Bodrum’un acı otu Koronayı yener!
-
20.04.2020 Korona herkesi eşitledi mi?
-
15.01.2020 Din bu mudur?
-
11.01.2020 Tiyatro diye bir şey var
-
10.01.2020 Ne ummuştuk, ne oldu!...
-
30.12.2019 “Sapere Aude!”
-
28.12.2019 Güllük’ün bitmeyen ulaşım sorunları
-
03.12.2019 “DÜNYAYI SANAT KURTARACAK”
-
09.10.2019 Hepimizin içinde biraz “Joker” var
-
27.09.2019 “Halka öğretmeniz gerekenleri önce kendiniz öğrenin”
-
13.09.2019 “İnsanlığın Yürümesini Dört Gözle Bekliyorum”
-
06.08.2019 Kutsal ve Tağut nedir?
-
03.07.2019 İNSANLIK NE ZAMAN KOŞACAK?
-
25.05.2019 Ruh Açlığı
-
13.05.2019 Dikkat edilmesi gereken şeyler
-
17.04.2019 "Barışçıl Savaşçılar" olacağız
-
07.03.2019 YALNIZCA İNSAN OLMAK İSTİYORUZ
-
25.02.2019 Yıllar sonra “Ruhlarımızı tokuşturmak”
-
19.02.2019 Yaşam - sevdiğim için - güzel
-
05.02.2019 Yaşanabilir yer olsun
-
19.01.2019 DEFTERLER
-
25.12.2018 Sevdiğim ve sevmediğim kentler
-
30.11.2018 Yaşam gibi; acı ve güzel
-
02.10.2018 Yeni üyelerle daha güçlüyüz
-
05.09.2018 Sakarya Savaşı, 15 Temmuz’da mı kazanıldı?
-
15.08.2018 “Siyasi iktidar bizi cezalandırmak istiyor!”
-
18.07.2018 Bu nasıl Okul Aile Birliği Başkanı?
-
06.07.2018 Nicelik değil nitelik ve niyet önemli!
-
12.06.2018 Tarihimizde dönüm noktası olacak bir seçim
-
15.05.2018 “Güç bende artıııık!”
-
10.05.2018 Anımsanması gereken notlar
-
27.04.2018 Millet, egemenliğine sahip çıksın!
-
24.04.2018 “Çamlak Çömlek Patladı!”
-
17.04.2018 Hoşgörüsüzlük ve değişik bakış açıları
-
13.04.2018 Şeker fabrikaları neden önemli?
-
04.04.2018 “HAK”tan yana olmak
-
03.04.2018 Anı misillemesi
-
06.03.2018 Amaç Osmanlı’yı yüceltmek, Cumhuriyeti küçümsemek midir?
-
20.02.2018 Yozlaşmış cinsellik
-
15.02.2018 Atatürkçü Düşünce Derneği, DKÖ değil mi?
-
16.01.2018 Nasıl Atatürkçü olunur?
-
15.01.2018 “Recep Tayyip Erdoğan’ı destekliyorum”
-
12.01.2018 ‘Güllük Kütüphanesi’nin kaderi kimin elinde?
-
09.01.2018 “Bir olalım, iri olalım, diri olalım”*
-
27.12.2017 Güncel siyasetten ruhsal kurtuluşa ...
-
15.12.2017 Spora ve sporcuya yatırım
-
12.12.2017 Sağlık ve huzur için “Tai Çi Çuan”
-
05.12.2017 “Yazmasam deli olacaktım”
-
24.11.2017 İnsanın değerinin ölçütü nedir?
-
16.11.2017 İçtenlik
-
14.11.2017 Milas ve Güllük’te bitmeyen sorunlar …
-
27.10.2017 Farklı bir turizm anlayışı: ‘Mor Salkım Bağları’
-
11.10.2017 Dünyanın en güzel tatlısı!
-
10.10.2017 Okumak, anlamak ve bilmek
-
07.10.2017 Devlet, “Ana” ya da “Baba” değil artık!
-
23.09.2017 Öncelik, cehaletle savaştır
-
19.09.2017 ‘Özel Okul Devlet Teşviği’ kime verilir?
-
09.09.2017 Türban, keşke müslüman ve iyi insan olmaya yetseydi …
-
08.09.2017 ‘Vicdan azabı’ en büyük cezadır!
-
05.09.2017 Bu 30 Ağustos’ta yaşadıklarım, hissettiklerim …
-
05.08.2017 Güllük’ün çok ciddi ve sıradan sorunları var …
-
03.08.2017 Sanata susamışlık
-
13.07.2017 Ören de kötüye gidiyor sanki!
-
30.06.2017 “Deniz İnsanları”
-
28.06.2017 “Oğlumu ‘Fikri ve vicdanı hür’ yetiştirmek istiyorum”
-
15.06.2017 Tehlike sürüyor!
-
12.06.2017 Bu nasıl bir Ramazan?
-
22.05.2017 Evde pizza yapmanın pratik yoları
-
11.05.2017 “Hayatımın en yorucu ve en güzel haftasonuydu!”
-
03.05.2017 Neye ve kime güveneceğiz?
-
24.04.2017 Ata’ya mektup
-
18.04.2017 Hukuk ve Demokrasi kaybetti
-
04.04.2017 Türkiye’yi işgalin zemini hazırlanıyor
-
31.03.2017 Atatürkçü vatanseverlerin buluşma noktaları
-
14.03.2017 ‘Mağduriyet Edebiyatı’ uluslararasılaştı!
-
10.03.2017 İleride emekli maaşı alamayacak mıyız?
-
08.03.2017 Kadın ve Cumhuriyet
-
23.02.2017 Adaletin bu mu ...?
-
15.02.2017 Saati tersine kurmak
-
11.02.2017 İzmir’i seviyorum
-
08.02.2017 Kirli propaganda
-
24.01.2017 Evlatlarımız ve vatanımızdan değerli neyimiz var?
-
12.01.2017 “Salla başı al maaşı”
-
06.01.2017 Yüz kızarması ve yiğitlik
-
24.12.2016 Türkiye artık “Cumhur”un olmayacak mı?
-
17.12.2016 Şeytanı yeneceğiz!
-
10.12.2016 Eğreti Şiir
-
03.12.2016 İlişki ve evlilik seyri üzerine ...
-
25.11.2016 Sanatla aydınlatanlar
-
11.11.2016 Bu ülkenin toprağında taşında ‘O’nun izi var
-
14.10.2016 Kim bunlar, amaçları ne? / 2
-
13.10.2016 Kim bunlar, amaçları ne? / 1
-
29.09.2016 Şort bahane!
-
20.09.2016 Toplumsal barış ve huzuru bozmak için mi?
-
06.09.2016 Mutlu olmanın yollarından biri
-
01.09.2016 "Bu cennet vatan uğruna"
-
25.08.2016 "Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini"
-
22.08.2016 “Ey Türk İstikbalinin Evladı!”
-
16.08.2016 Kütüphane ve domuzlar
-
01.08.2016 “Şimdi insanlar şeytan olmuş yavrum”
-
26.07.2016 İç savaş tehlikesi ve TSK’nın durumu
-
19.07.2016 Gün gelir, ‘O HALK’a işin düşer
-
08.07.2016 Kanıksama!
-
28.06.2016 Türkiye ve Dünya gündemine ilişkin ...
-
14.06.2016 Yeşili koruyamıyoruz
-
10.06.2016 Cumhurbaşkanının diploması ...
-
09.06.2016 “Hareketi Severiz!”
-
25.05.2016 Kadının hakları ve kazanımları açısından geriye gidiş: Boşanma Komisyonu Raporu
-
23.05.2016 Herkes 19 Mayıs’ı kendince kutladı
-
17.05.2016 Anne olmak, var olmak, var etmek
-
22.04.2016 Nasıl bir Din dersi?
-
20.04.2016 Doğa turizmine yatırım kaçınılmaz
-
15.04.2016 Gülçin ERŞEN
-
04.04.2016 Allah, sevenden ve sevgiden yanadır
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.