• 24 December 2016, Saturday 2:15
GülçinErşen

Gülçin Erşen

Türkiye artık “Cumhur”un olmayacak mı?

Gülçin ERŞEN

Geçen Kasım ayında dört günlüğüne İzmir’deydim. Tam da 24 Kasım Öğretmenler Günü’ne denk gelen akşam, Konak Orduevi’nde Kara Harp Okulu (KHO) 1965 mezunlarının devre gecesi düzenlendi. Annem ve babamla birlikte, yaşları ortalama 70 civarındaki subay ve eşlerinden oluşan nezih topluluğa ben de oğlumla katılarak yaş ortalamasını düşürdük. Gelenler arasında benim çocukluğumu bilenler, ayrıca öğretmen olanlar da vardı. Tek tek sarılıp ellerinden öptüm tanıdıklarımı... Dans, eğlence, kutlama ortamı değildi. Ama, yıllardır birbirini görmemiş ya da ara sıra görüşen eski dostların sohbeti, dertleşmesi hoştu, hepimize iyi geldi, moral oldu. Arkada hafiften bir Türk Sanat Müziği; sohbete, yemeğe eşlik ederken, gece sonunda hep bir ağızdan söylenen Harp Okulu Marşı, duygulanmamıza, babam dahil bazılarının gözlerinin yaşarmasına neden oldu. Nasıl olmasın ki...

Güllük Ortaokulu’nun 29 Ekim töreninde öğrenci korosunun seslendirdiği Harbiye Marşı’nı ezbere bilirim. (O zaman da “Harp okullarını kaldırdılar, geriye marşı kaldı” diye düşünmüştüm.) İşte dikkate değer dizelerinden bazıları:

“... Kanla, irfanla kurduk biz bu Cumhuriyeti,

Cehennemler kudursa, ölmez nigâhbanıyız (bekçisiyiz).

Yaşa varol Harbiye, yıkılmaz satvetinle

Göklerden gelen bir ses sana ne diyor, dinle:

Türk vatanı üstünde sönmez güneşsin sen,

Kartal yuvalarında, hürdür millet seninle .... “

Ne kadar anlamlı değil mi? Hele 15 Temmuz sonrası gelişmeleri dikkate alırsanız...

Kanla, irfanla kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin – Cehennemler kudursa bile – ölmez bekçisi kim? Harp Okulu öğrenci ve mezunları... Harp okulları niye kapatılıyor? Askerler niye etkisizleştiriliyor?Amaç, Türk Ordusu’nu lağvetmek mi? Cumhuriyetin koruyucusu, bekçisi kalmasın diye mi? Türk Vatanı üstündeki güneş, söndürülmek mi isteniyor, milletin hürriyeti de kalmasın diye?...

(Eski Genel Kurmay Başkanı E. Org. İlker Başbuğ, Türkiye’de siyasette ve sivil kurum ve kuruluşlarda muvazzaf askerlerin görev yapması demokrasiye aykırı görülürken, ABD Temsilciler Meclisi’nde 70 civarında askeri temsilci bulunduğunu, Dışişleri Bakanlığı’nda rütbeli subayların görev yaptığını Haber Türk’teki “Türkiye’nin Nabzı” programında açıkladı... Eskiden MİT’de asker ve sivil personel sayısının neredeyse birbirine eşit olduğunu biliyorum. Ancak, son 10-15 yılda asker oranı yoka indi. İstihbarat zafiyeti ortada... Başbuğ’un Rusya Büyükelçisi Andrey Karlov’un öldürülmesinden sonra yayımlanan bu programda; “Suikastı yapan kişinin ‘Çevik Kuvvet’ polisi olduğu ortaya çıktı. Şimdi polis akademilerini kapatıp çevik kuvveti mi kaldıracaksınız?” sözleri de önemli.)

 

Sorun sistemde değil,

uygulamada

Ben, Türkiye’de gündemi işgal eden “Cumhurbaşkanlığı Sistemi” adı verilen, ama aslında bir tür “Başkanlık Sistemi” getirmeyi amaçlayan Anayasa değişikliğinin bu dönemde bu şekilde gerçekleşmesine karşıyım ve gerçekleşmeyeceğini umuyorum.

Anladığımız kadarıyla yeni anayasa ile getirilmek istenen sistem; Türkiye’de şimdi varolan, aslında Anayasa’ya aykırı, hukuk dışı, demokratik ve yasal olmayan yönetim şeklini “yasalaştırma” ve “yasallaştırma”, yani meşrulaştırma çabasıdır. Bunun böyle olmadığını savunan, bence anlağı, eğitimi, bilgisi yetersiz ya da başka niyetli kimselerdir. Türkiye’de en az 35 milyon kişinin de benle aynı görüşte olduğunu sanıyorum. Toplumda, ülkedeki birçok sistemin bozulup yıprandığı, saçma sapan yeni uygulamalar ve düzenlemeler getirildiği algısı hakimken; “Cumhurbaşkanlığı Sistemi” gibi kendi adıyla ve varolan sistemle çelişen bir şeyi yaşama geçirmeye uğraşmanın mantığı, gerekçesi, getirisi nedir? Devletimizin “Türkiye Cumhuriyeti” olan adı, “Türkiye Cumhurbaşkanlığı Devleti” mi olacak? Yani, adına Cumhurbaşkanı denen “Başkan”ın devleti; ama “Cumhur”un değil...

Devletin başında Recep Tayyip Erdoğan gibi bir kişi ve AKP hükümeti bulunmasaydı, anayasa ve rejim değişikliğine bu denli itiraz eden olmazdı diyenler var. Doğrudur... Zaten böyle bir iktidar olmasaydı, sistem ve anayasa değişikliğini bu denli istemez; neredeyse, başlıca hedef, amaç gibi görmezdi. Evet, belki Anayasa’da bazı değişiklikler, özellikle “Seçim” ve “Siyasi Partiler” yasalarında değişiklik gerekiyor. Ancak, Anayasa Hukuku Hocam Prof. Dr. Mümtaz Soysal’ın dediği gibi; kötü, yetersiz bir anayasası olan bir ülke de iyi yönetilebilir. Günümüzde gelişmiş, demokratik batı ülkelerinin bazıları yüzlerce yıldır birkaç sayfalık anayasa ile yönetiliyor.

Anayasa, bir devletin genel kuruluş ilkelerini, yapısını, yönetim biçimini özetle içerir. Devletimizin, ülkemizin, halkımızın asıl gereksinimi iyi yönetilmektir. Bunu iktidar yapamıyorsa, iş halka ve muhalefete düşer.

Son Dakika Notu: Ben yazımı tamamlarken, ana haber bültenlerine “Son Dakika” gelişmesi olarak önce alt yazıyla düştü, ardından canlı telefon ve görüntü bağlantılarıyla ilk bilgiler gelmeye başladı... Rus Büyükelçiye kimin suikast düzenlediği sorusundan önce, neyin amaçlandığı önemli: Bence Türk - Rus yakınlaşmasını ve işbirliğini baltalamak niyetiyle yapıldı. (Bugün haber bültenlerinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in de aynı şeyi söylediğini dinledim.) Öte yandan; diplomasi muhabirlerince korumasız dolaştığı bilinen bir diplomatın, o akşam arkasındaki koruma kılıklı kişinin kim olduğu sorulmalıydı... Sosyal medyada birçok kişinin sorduğu soruya katılıyorum: Rehine yokken, suikastçı nasıl sağ ele geçirilemez? (Belki de kendini öldürmüştür ya da öldürüleceğine emindi.)

Birilerinin Türkiye’yi iyice karıştırıp, içerde ve dışarda çıkmazlara sokmak istediği belli. Ne yazık ki; içeride buna izin veren ve zemin hazırlayanların bulunduğu anlaşılıyor. İşte bu daha da vahim. Dolayısıyla, çözüm arayışları ve yolları öncelikle içimizdeki, ülkemizdeki; devletin ve toplumun tüm katmanlarına yerleşmiş hainlerin bulunup cezalandırılmasına ya da yok edilmesine odaklanmalı. Özeleştiri yapmak yetmez, sistemi değiştirmek adına bozmak da olmaz... Gerçekten sorumluluk, vatan sevgisi, halka hizmet bilinci ve anlayışıyla gereğinin yapılmasını bekliyoruz.

(20 Aralık 2016 / Güllük)


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık