- Makaleyi Paylaş
- Facebook'ta Paylaş
- Twitter'da Paylaş
- 24 December 2016, Saturday 2:15
- 2928 kez okundu
Gülçin ERŞEN
Geçen Kasım ayında dört günlüğüne İzmir’deydim. Tam da 24 Kasım Öğretmenler Günü’ne denk gelen akşam, Konak Orduevi’nde Kara Harp Okulu (KHO) 1965 mezunlarının devre gecesi düzenlendi. Annem ve babamla birlikte, yaşları ortalama 70 civarındaki subay ve eşlerinden oluşan nezih topluluğa ben de oğlumla katılarak yaş ortalamasını düşürdük. Gelenler arasında benim çocukluğumu bilenler, ayrıca öğretmen olanlar da vardı. Tek tek sarılıp ellerinden öptüm tanıdıklarımı... Dans, eğlence, kutlama ortamı değildi. Ama, yıllardır birbirini görmemiş ya da ara sıra görüşen eski dostların sohbeti, dertleşmesi hoştu, hepimize iyi geldi, moral oldu. Arkada hafiften bir Türk Sanat Müziği; sohbete, yemeğe eşlik ederken, gece sonunda hep bir ağızdan söylenen Harp Okulu Marşı, duygulanmamıza, babam dahil bazılarının gözlerinin yaşarmasına neden oldu. Nasıl olmasın ki...
Güllük Ortaokulu’nun 29 Ekim töreninde öğrenci korosunun seslendirdiği Harbiye Marşı’nı ezbere bilirim. (O zaman da “Harp okullarını kaldırdılar, geriye marşı kaldı” diye düşünmüştüm.) İşte dikkate değer dizelerinden bazıları:
“... Kanla, irfanla kurduk biz bu Cumhuriyeti,
Cehennemler kudursa, ölmez nigâhbanıyız (bekçisiyiz).
Yaşa varol Harbiye, yıkılmaz satvetinle
Göklerden gelen bir ses sana ne diyor, dinle:
Türk vatanı üstünde sönmez güneşsin sen,
Kartal yuvalarında, hürdür millet seninle .... “
Ne kadar anlamlı değil mi? Hele 15 Temmuz sonrası gelişmeleri dikkate alırsanız...
Kanla, irfanla kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin – Cehennemler kudursa bile – ölmez bekçisi kim? Harp Okulu öğrenci ve mezunları... Harp okulları niye kapatılıyor? Askerler niye etkisizleştiriliyor?Amaç, Türk Ordusu’nu lağvetmek mi? Cumhuriyetin koruyucusu, bekçisi kalmasın diye mi? Türk Vatanı üstündeki güneş, söndürülmek mi isteniyor, milletin hürriyeti de kalmasın diye?...
(Eski Genel Kurmay Başkanı E. Org. İlker Başbuğ, Türkiye’de siyasette ve sivil kurum ve kuruluşlarda muvazzaf askerlerin görev yapması demokrasiye aykırı görülürken, ABD Temsilciler Meclisi’nde 70 civarında askeri temsilci bulunduğunu, Dışişleri Bakanlığı’nda rütbeli subayların görev yaptığını Haber Türk’teki “Türkiye’nin Nabzı” programında açıkladı... Eskiden MİT’de asker ve sivil personel sayısının neredeyse birbirine eşit olduğunu biliyorum. Ancak, son 10-15 yılda asker oranı yoka indi. İstihbarat zafiyeti ortada... Başbuğ’un Rusya Büyükelçisi Andrey Karlov’un öldürülmesinden sonra yayımlanan bu programda; “Suikastı yapan kişinin ‘Çevik Kuvvet’ polisi olduğu ortaya çıktı. Şimdi polis akademilerini kapatıp çevik kuvveti mi kaldıracaksınız?” sözleri de önemli.)
Sorun sistemde değil,
uygulamada
Ben, Türkiye’de gündemi işgal eden “Cumhurbaşkanlığı Sistemi” adı verilen, ama aslında bir tür “Başkanlık Sistemi” getirmeyi amaçlayan Anayasa değişikliğinin bu dönemde bu şekilde gerçekleşmesine karşıyım ve gerçekleşmeyeceğini umuyorum.
Anladığımız kadarıyla yeni anayasa ile getirilmek istenen sistem; Türkiye’de şimdi varolan, aslında Anayasa’ya aykırı, hukuk dışı, demokratik ve yasal olmayan yönetim şeklini “yasalaştırma” ve “yasallaştırma”, yani meşrulaştırma çabasıdır. Bunun böyle olmadığını savunan, bence anlağı, eğitimi, bilgisi yetersiz ya da başka niyetli kimselerdir. Türkiye’de en az 35 milyon kişinin de benle aynı görüşte olduğunu sanıyorum. Toplumda, ülkedeki birçok sistemin bozulup yıprandığı, saçma sapan yeni uygulamalar ve düzenlemeler getirildiği algısı hakimken; “Cumhurbaşkanlığı Sistemi” gibi kendi adıyla ve varolan sistemle çelişen bir şeyi yaşama geçirmeye uğraşmanın mantığı, gerekçesi, getirisi nedir? Devletimizin “Türkiye Cumhuriyeti” olan adı, “Türkiye Cumhurbaşkanlığı Devleti” mi olacak? Yani, adına Cumhurbaşkanı denen “Başkan”ın devleti; ama “Cumhur”un değil...
Devletin başında Recep Tayyip Erdoğan gibi bir kişi ve AKP hükümeti bulunmasaydı, anayasa ve rejim değişikliğine bu denli itiraz eden olmazdı diyenler var. Doğrudur... Zaten böyle bir iktidar olmasaydı, sistem ve anayasa değişikliğini bu denli istemez; neredeyse, başlıca hedef, amaç gibi görmezdi. Evet, belki Anayasa’da bazı değişiklikler, özellikle “Seçim” ve “Siyasi Partiler” yasalarında değişiklik gerekiyor. Ancak, Anayasa Hukuku Hocam Prof. Dr. Mümtaz Soysal’ın dediği gibi; kötü, yetersiz bir anayasası olan bir ülke de iyi yönetilebilir. Günümüzde gelişmiş, demokratik batı ülkelerinin bazıları yüzlerce yıldır birkaç sayfalık anayasa ile yönetiliyor.
Anayasa, bir devletin genel kuruluş ilkelerini, yapısını, yönetim biçimini özetle içerir. Devletimizin, ülkemizin, halkımızın asıl gereksinimi iyi yönetilmektir. Bunu iktidar yapamıyorsa, iş halka ve muhalefete düşer.
Son Dakika Notu: Ben yazımı tamamlarken, ana haber bültenlerine “Son Dakika” gelişmesi olarak önce alt yazıyla düştü, ardından canlı telefon ve görüntü bağlantılarıyla ilk bilgiler gelmeye başladı... Rus Büyükelçiye kimin suikast düzenlediği sorusundan önce, neyin amaçlandığı önemli: Bence Türk - Rus yakınlaşmasını ve işbirliğini baltalamak niyetiyle yapıldı. (Bugün haber bültenlerinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in de aynı şeyi söylediğini dinledim.) Öte yandan; diplomasi muhabirlerince korumasız dolaştığı bilinen bir diplomatın, o akşam arkasındaki koruma kılıklı kişinin kim olduğu sorulmalıydı... Sosyal medyada birçok kişinin sorduğu soruya katılıyorum: Rehine yokken, suikastçı nasıl sağ ele geçirilemez? (Belki de kendini öldürmüştür ya da öldürüleceğine emindi.)
Birilerinin Türkiye’yi iyice karıştırıp, içerde ve dışarda çıkmazlara sokmak istediği belli. Ne yazık ki; içeride buna izin veren ve zemin hazırlayanların bulunduğu anlaşılıyor. İşte bu daha da vahim. Dolayısıyla, çözüm arayışları ve yolları öncelikle içimizdeki, ülkemizdeki; devletin ve toplumun tüm katmanlarına yerleşmiş hainlerin bulunup cezalandırılmasına ya da yok edilmesine odaklanmalı. Özeleştiri yapmak yetmez, sistemi değiştirmek adına bozmak da olmaz... Gerçekten sorumluluk, vatan sevgisi, halka hizmet bilinci ve anlayışıyla gereğinin yapılmasını bekliyoruz.
(20 Aralık 2016 / Güllük)
-
17.04.2022 Kötülükle savaşıyoruz
-
13.04.2022 EGEÇEP’ten doğa direnişçilerine ve İkizköy’e ödül
-
16.03.2022 Kıyıya vuran deniz yıldızlarını suyla buluşturanlar
-
25.01.2022 Kar özlemi ve anımsadıklarım
-
29.11.2021 Keşfetmeye değer kent: Salihli
-
06.11.2021 Can’ının istediğini yapmak
-
02.11.2021 Parmaklarıyla okuyup, can kulağıyla dinleyenlere engel yok!
-
24.07.2021 İnsan insanın kurdu değil; yurdu olmalı
-
16.07.2021 Haksızlık, liyakatsızlık ve "Çoklu Standart" her yerde!
-
06.07.2021 Yakan su!
-
18.06.2021 Gazeteci kimdir, nedir, ne yapar?
-
19.05.2021 Gençlere saygı duyuyorum ve güveniyorum
-
18.05.2021 Milas’tan doğan ödüllü marka: Alaboğaz Zeytinyağı
-
26.04.2021 Bir çocuğun ağzından Atatürk’ün yurt ve çocuk sevgisi
-
21.04.2021 Doğal sevinç kaynağı: Çocuklar
-
20.04.2021 "Sen yanmazsan, ben yanmazsam..."
-
14.04.2021 İnsanlığın uyanışı ve sabır
-
16.03.2021 Yazmak için iyi nedenler olsun isterdim
-
03.03.2021 Çok şehit verdik, ama hesap veren yok!
-
28.01.2021 Covit 19 Aşısı hakkında akla gelen sorulara yanıtlar
-
27.01.2021 DELİCE
-
14.01.2021 Evdeki dönüşümlü atıkların toplanması
-
13.11.2020 Atatürk Sevgisi azalmaz
-
04.11.2020 İnternet etiğine bir değinelim
-
03.11.2020 Kadınlarımızın KARA yazgısını kim AKlayacak?
-
14.10.2020 Labranda’nın çağdaş dervişi
-
03.09.2020 Mihenk Taşı, Turnusol Kağıdı
-
31.08.2020 Göç etmek
-
15.08.2020 Siyasal öngörülerim
-
02.07.2020 İnancın Sınanması
-
01.07.2020 Kötü işletmecilik
-
25.06.2020 Yürüten iktidar!
-
08.06.2020 “Siyasi Parti Dini”
-
05.06.2020 Karantina dönemine ilişkin...
-
02.06.2020 Patlicez gari!
-
27.04.2020 Bodrum’un acı otu Koronayı yener!
-
20.04.2020 Korona herkesi eşitledi mi?
-
15.01.2020 Din bu mudur?
-
11.01.2020 Tiyatro diye bir şey var
-
10.01.2020 Ne ummuştuk, ne oldu!...
-
30.12.2019 “Sapere Aude!”
-
28.12.2019 Güllük’ün bitmeyen ulaşım sorunları
-
03.12.2019 “DÜNYAYI SANAT KURTARACAK”
-
09.10.2019 Hepimizin içinde biraz “Joker” var
-
27.09.2019 “Halka öğretmeniz gerekenleri önce kendiniz öğrenin”
-
13.09.2019 “İnsanlığın Yürümesini Dört Gözle Bekliyorum”
-
06.08.2019 Kutsal ve Tağut nedir?
-
03.07.2019 İNSANLIK NE ZAMAN KOŞACAK?
-
25.05.2019 Ruh Açlığı
-
13.05.2019 Dikkat edilmesi gereken şeyler
-
17.04.2019 "Barışçıl Savaşçılar" olacağız
-
07.03.2019 YALNIZCA İNSAN OLMAK İSTİYORUZ
-
25.02.2019 Yıllar sonra “Ruhlarımızı tokuşturmak”
-
19.02.2019 Yaşam - sevdiğim için - güzel
-
05.02.2019 Yaşanabilir yer olsun
-
19.01.2019 DEFTERLER
-
25.12.2018 Sevdiğim ve sevmediğim kentler
-
30.11.2018 Yaşam gibi; acı ve güzel
-
02.10.2018 Yeni üyelerle daha güçlüyüz
-
05.09.2018 Sakarya Savaşı, 15 Temmuz’da mı kazanıldı?
-
15.08.2018 “Siyasi iktidar bizi cezalandırmak istiyor!”
-
18.07.2018 Bu nasıl Okul Aile Birliği Başkanı?
-
06.07.2018 Nicelik değil nitelik ve niyet önemli!
-
06.07.2018 Seçimde kim kazandı?
-
12.06.2018 Tarihimizde dönüm noktası olacak bir seçim
-
15.05.2018 “Güç bende artıııık!”
-
10.05.2018 Anımsanması gereken notlar
-
27.04.2018 Millet, egemenliğine sahip çıksın!
-
24.04.2018 “Çamlak Çömlek Patladı!”
-
17.04.2018 Hoşgörüsüzlük ve değişik bakış açıları
-
13.04.2018 Şeker fabrikaları neden önemli?
-
04.04.2018 “HAK”tan yana olmak
-
03.04.2018 Anı misillemesi
-
06.03.2018 Amaç Osmanlı’yı yüceltmek, Cumhuriyeti küçümsemek midir?
-
20.02.2018 Yozlaşmış cinsellik
-
15.02.2018 Atatürkçü Düşünce Derneği, DKÖ değil mi?
-
16.01.2018 Nasıl Atatürkçü olunur?
-
15.01.2018 “Recep Tayyip Erdoğan’ı destekliyorum”
-
12.01.2018 ‘Güllük Kütüphanesi’nin kaderi kimin elinde?
-
09.01.2018 “Bir olalım, iri olalım, diri olalım”*
-
27.12.2017 Güncel siyasetten ruhsal kurtuluşa ...
-
15.12.2017 Spora ve sporcuya yatırım
-
12.12.2017 Sağlık ve huzur için “Tai Çi Çuan”
-
05.12.2017 “Yazmasam deli olacaktım”
-
24.11.2017 İnsanın değerinin ölçütü nedir?
-
16.11.2017 İçtenlik
-
14.11.2017 Milas ve Güllük’te bitmeyen sorunlar …
-
27.10.2017 Farklı bir turizm anlayışı: ‘Mor Salkım Bağları’
-
11.10.2017 Dünyanın en güzel tatlısı!
-
10.10.2017 Okumak, anlamak ve bilmek
-
07.10.2017 Devlet, “Ana” ya da “Baba” değil artık!
-
23.09.2017 Öncelik, cehaletle savaştır
-
19.09.2017 ‘Özel Okul Devlet Teşviği’ kime verilir?
-
09.09.2017 Türban, keşke müslüman ve iyi insan olmaya yetseydi …
-
08.09.2017 ‘Vicdan azabı’ en büyük cezadır!
-
05.09.2017 Bu 30 Ağustos’ta yaşadıklarım, hissettiklerim …
-
05.08.2017 Güllük’ün çok ciddi ve sıradan sorunları var …
-
03.08.2017 Sanata susamışlık
-
13.07.2017 Ören de kötüye gidiyor sanki!
-
30.06.2017 “Deniz İnsanları”
-
28.06.2017 “Oğlumu ‘Fikri ve vicdanı hür’ yetiştirmek istiyorum”
-
15.06.2017 Tehlike sürüyor!
-
12.06.2017 Bu nasıl bir Ramazan?
-
22.05.2017 Evde pizza yapmanın pratik yoları
-
11.05.2017 “Hayatımın en yorucu ve en güzel haftasonuydu!”
-
03.05.2017 Neye ve kime güveneceğiz?
-
24.04.2017 Ata’ya mektup
-
18.04.2017 Hukuk ve Demokrasi kaybetti
-
04.04.2017 Türkiye’yi işgalin zemini hazırlanıyor
-
31.03.2017 Atatürkçü vatanseverlerin buluşma noktaları
-
14.03.2017 ‘Mağduriyet Edebiyatı’ uluslararasılaştı!
-
10.03.2017 İleride emekli maaşı alamayacak mıyız?
-
08.03.2017 Kadın ve Cumhuriyet
-
23.02.2017 Adaletin bu mu ...?
-
15.02.2017 Saati tersine kurmak
-
11.02.2017 İzmir’i seviyorum
-
08.02.2017 Kirli propaganda
-
24.01.2017 Evlatlarımız ve vatanımızdan değerli neyimiz var?
-
12.01.2017 “Salla başı al maaşı”
-
06.01.2017 Yüz kızarması ve yiğitlik
-
17.12.2016 Şeytanı yeneceğiz!
-
10.12.2016 Eğreti Şiir
-
03.12.2016 İlişki ve evlilik seyri üzerine ...
-
25.11.2016 Sanatla aydınlatanlar
-
11.11.2016 Bu ülkenin toprağında taşında ‘O’nun izi var
-
14.10.2016 Kim bunlar, amaçları ne? / 2
-
13.10.2016 Kim bunlar, amaçları ne? / 1
-
29.09.2016 Şort bahane!
-
20.09.2016 Toplumsal barış ve huzuru bozmak için mi?
-
06.09.2016 Mutlu olmanın yollarından biri
-
01.09.2016 "Bu cennet vatan uğruna"
-
25.08.2016 "Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini"
-
22.08.2016 “Ey Türk İstikbalinin Evladı!”
-
16.08.2016 Kütüphane ve domuzlar
-
01.08.2016 “Şimdi insanlar şeytan olmuş yavrum”
-
26.07.2016 İç savaş tehlikesi ve TSK’nın durumu
-
19.07.2016 Gün gelir, ‘O HALK’a işin düşer
-
08.07.2016 Kanıksama!
-
28.06.2016 Türkiye ve Dünya gündemine ilişkin ...
-
14.06.2016 Yeşili koruyamıyoruz
-
10.06.2016 Cumhurbaşkanının diploması ...
-
09.06.2016 “Hareketi Severiz!”
-
25.05.2016 Kadının hakları ve kazanımları açısından geriye gidiş: Boşanma Komisyonu Raporu
-
23.05.2016 Herkes 19 Mayıs’ı kendince kutladı
-
17.05.2016 Anne olmak, var olmak, var etmek
-
22.04.2016 Nasıl bir Din dersi?
-
20.04.2016 Doğa turizmine yatırım kaçınılmaz
-
15.04.2016 Gülçin ERŞEN
-
04.04.2016 Allah, sevenden ve sevgiden yanadır
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.