• 06 September 2018, Thursday 20:04
CelalDurgun

Celal Durgun

30 AĞUSTOS ZAFERİ ÜÇ KİŞİYİ ÇOK ÜZMÜŞTÜ!

‘sözün özü’ / Celal DURGUN / [email protected]

İngiltere Başbakanı Lloyd George’a haber geldiğinde oturduğu yerden sıçramıştı:

“Doğru olamaz!” diye adeta isyan etti.

Haberi getiren Miss Frances Stevenson “Şimdi Dışişleri Bakanlığı yazdırdı Efendim” dedi.

“Lanet olsun!” diye haykırdı Lloyd George.

Kendisine iletilen notu bir kez daha okudu.

Sonra büyük bir çöküş içinde bir süre sessiz kaldı.

“Askerler uyarmıştı” diye mırıldandı kendi kendine, “Ama ben, Yunanlıların kazanacağına inandım! Adamları teşvik ettim… Şimdi yalnızca Yunanlılar yenilmedi, benim politikam ve saygınlığım da darbe aldı! Bir çıkış yolu bulmalıyım…”

Miss Stevenson, üşümüş gibi büzülen Başbakan’ın bir çocuk gibi çaresiz kalışına üzülmüştü. Karşısındaki adam, bir dünya lideri değil de sanki sokakta kalmış öksüzdü.

“Kahve ister misiniz Efendim? Diye sordu.

Dünya lideri:

“Bana sert bir kahve yap Frances” dedi. “Ama çok sert olsun!”

            ***       ***

“30 Ağustos Zaferi’ni öğrendiğinde, oturduğu koltuğa sinip kalan öteki kişi, son Osmanlı Padişahı Vahidettindi.

Haberi kendisine ileten, Mabeyn Başkâtibi Rıfat Bey’di

Padişah kulaklarına inanmadı.

“Doğru mu bu?” diye sordu sıkıntıyla.

Başkâtip saygılı bir biçimde:

“Haberi, İngiliz Yüksek Komiserliği de doğruluyor” dedi.

“Ordu, Yunanlıları gerçekten yenmiş Efendim!”

Vahidettin gözlerini yumarak kendi içine kapandı.

Küçük Mabeyn Dairesindeki odadaydılar.

Padişah, her zamanki koltuğunda oturuyordu.

“Bu milli zaferi kutlamak istersiniz diye düşündüm…” dedi Rıfat Bey.

“Emrinizi almak için rahatsız etmiştim.”

Vahidettin’in donmuş gibi kıpırtısız duran yüzü ekşidi birden; gözlerini açıp öyle sert bir bakış baktı ki Rıfat Bey’e.

Adamın içi titredi.

Bu bakışta, Padişah’ın Milli Zaferden hiç mutlu olmadığı apaçık okunuyordu.” (Necati Güngör)

            ***       ***

Refi Cevad Ulunay Padişah Vahidettin’e bağlı Saray Gazetecisi ve mütareke basınının ünlü yazarıydı.

Ayrıca İngiliz Muhipleri Cemiyeti’nin de önde gelen üyelerindendi.

Çıkardığı Alemdar Gazetesi’nde Mustafa Kemal ve Kuvayi Milliyecilere hakaretler yağdırıyor, lanetler okuyordu.

“Biz Anadolu’daki Kuvayi gayri Milliyecilerin işgal kuvvetleriyle baş edebileceğini sanmıyoruz. Salah-ı mevcudiyetimiz için bunların temsilcilerini yok etmemiz gerekir. Millet Anadolu’yu soyup, kasıp kavuran Kuvayı gayri Milliye’ye karşı Halifesinin ve Tahtının etrafında birleşecektir.”

“Türkler kendi güçleri ile adam olamaz. İngilizler elimizden tutup bizi kurtaracak.”

“O alçaklara karşı çıkanlar, İslam’a, halifeye, padişahımıza unutulmaz hizmette bulunmuş olacaklardır.” 

“Yunanistan kısa zamanda Mustafa Kemal kuvvetleri denen çapulcuları tamamen tepeleyecektir.”

“Anadolu ile değil, Yunanistan ile anlaşmalıyız. Yunanlılar ne kadar ebedi düşmanımız olursa olsun, bugünkü galiplerimizin bir müttefikidir, onlara karşı yapılacak hareket, İtilaf Devletleri’nin kırgınlığına sebep olur. Gafletin bu derecesi görülmüş, işitilmiş şey değildir!”

“Mustafa Kemal isyancıdır, cezası ağır olmalıdır!”

***                  ***

Mütareke basınının yazarı, 4 Şubat 1919’da, Çanakkale Kahramanı Mustafa Kemal Paşa’yı, Şişli’deki evinde ziyaret eder ve onunla bir söyleşi yapar. 

O tarihte İstanbul İngilizlerin işgali altındadır.

Gazeteye döndüğünde arkadaşları sorar; “Mustafa Kemal Paşa ne diyor?”

Refi Cevad Ulunay alaylı bir gülümsemeyle yanıtlar:

“Mustafa Kemal Paşa’ya göre, şu sıralarda Anadolu’ya geçilir, orada teşkilat kurulur, milli direniş harekete geçirilirse İngiliz’i de, Fransız’ı da, İtalyan’ı da, Yunan’ı da memleketten kovar, vatan istiklale kavuşur, millet de esaretten kurtulurmuş. Anladınız mı arkadaşlar?

Bu adam deli değil, zırdeli.”

30 Ağustos Zaferi kazanılıp, Türkiye Cumhuriyet’i kurulduktan sonra, Refi Cevad Ulunay da, diğer 150 münafıkla birlikte yakalanıp sürgüne gönderildi.

Af kanunu ile Türkiye’ye döndüğünde, gazeteciler sorar; “Mustafa Kemal Atatürk hakkında söylediğin sözler ve büyük yanılgın için pişman mısın?”

Refi Cevad Ulunay yanıtlar:

“Hayır, aslında ben haklıydım. Herkes de benim gibi düşünüyordu.

O günlerde vatanın düşmandan kurtulacağını düşünen tek insan oydu.” (Murat Bardakçı)

            ***       ***

O günün muktedirlerinden bazıları, yaptıklarından, söylediklerinden, yazdıklarından utandılar.

Atatürk’ten ve arkadaşlarından özür dilediler.

Ben, aynı olgunluğu günümüz muktedirlerinden de bekliyorum.

Milli Bayramlarda hasta oldukları için;

“Eş Başkanlığı” yüklendikleri için;

ABD’nin kayığına binip Ortadoğu’nun efendisi olmayı düşledikleri için;

Libya’da, Irak’ta, Suriye’de yanlış üzerine yanlış yaptıkları için;

Süleyman Şah Türbesi’ni bir oraya, bir buraya taşıdıkları için;

Osmanlıya övgü, laik cumhuriyete yergi yağdırdıkları için;

Türkiye’yi ota, ete muhtaç ettikleri için;

Cumhuriyetin birikimlerini babalar gibi sattıkları için;

Yineliyorum: Özür dileyiniz.

Özür dilemek olgunluktur, özür dileyen alçalmaz, yücelir.

            ***       ***

O devirde olduğu gibi, bu devirde de 30 Ağustos Zafer’inden memnun olmayan “mütareke basını” yok mu? Sürüsüne bereket!

Bu tarih yoksulu “insancıklara” Ulunay kim diye sorsan bilmezler.

Sevr’i, Mustafa Kemal’e imzalatırlar.

Osmanlı’nın kaybettiği toprakların, İstiklal Savaşı sonrasında verildiğine inanırlar.

Lozan’ı hezimet görürler.

Ege’de başka, Trakya’da başka, Doğu’da ve Güneydoğu’da başka, Akdeniz’de başka, Karadeniz’de başka devletlerin kurulacağını bilmezler.

Bunlar; güce tapar, parsa toplamaya bakarlar.

Feslisi de aynı, fessizi de; cüppelisi de aynı yolun yolcusu, cüppesizi de.

Bunlardan özür beklemiyorum.

Devir değişip, devran döndüğünde, senden, benden daha ateşli “Atatürkçü” pozisyonuna dönecekleri kesindir!


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık