• 05 March 2020, Thursday 8:10
CelalDurgun

Celal Durgun

GÖZ ODUR Kİ DAĞIN ARKASINDAKİNİ GÖRE, AKIL ODUR Kİ BAŞA GELECEĞİ BİLE

Sabahlara kadar ağlamışlar, çok üzülmüşler, yürekleri yanmış, kahrolmuşlar...

Şehitlerimizin kanı yerde kalmamış.

Şu kadar tankı vurmuşlar, şu kadar cephaneyi havaya uçurmuşlar, şu kadar helikopteri düşürmüşler, şu kadar rejim askerini etkisiz hale getirmişler... Misliyle karşılık vermişler...

Boş sözler... Ateş düştüğü yeri yakar.

Olan Mehmetçiğime, Mehmetçiğimin anasına, babasına, kardeşine eşine, çocuğuna, sevgilisine... oluyor. Anaların, babaların ciğeri yanıyor; eşin, yavuklunun, sevgilinin yüreği kanıyor; çocuklar öksüz, eşler dul kalıyor.

Acı'nın en dayanılmazı, hüznün en unutulmazı, kederin en ağırı, gözyaşının en dinmezi Mehmetçiklerin evinde yaşanıyor; özlemin, hasretin en yanığı Mehmetçiklerin evlerinde hep yaşanacak. Giden gelmiyor, özlem bitmiyor, evlat unutulmuyor...

Ne uğruna?

“Vatan”, “millet”, “beka” için mı?

Hayır!

Ne Suriye mi bizim vatanımız, ne Suriyeliler mi bizim milletimiz?

Üstelik, ne Suriye devletinden, ne de Suriye halkından bize yönelik bir tehdit vardı.

O ana kuzuları, yanlış politikada, hatalı kararlarda ısrar eden, siyasetçilerin kurbanı oldular.

“Günahı” üzerine alan yok, sorumluluk duyan yok, hesap veren yok, istifa etmeyi düşünen yok...

Cenaze merasimine katılan çok, başsağlığı dileğinde bulunan çok, nutuk çeken çok, teselli eden çok, sahte gözyaşı döken çok, resim karesine giren çok...

Sonra... evli evine, köylü köyüne...

***

Atalarımız söylemiş:

“Göz odur ki dağın arkasındakini göre, akıl odur ki başa geleceği bile.”

Siyasi iktidar bırakın dağın arkasını, bir adım sonrasını farketmediği gibi, sonrasında başa geleceği de öngöremedi. ABD'nin kurguladığı oyunda “Eşbaşkanlık” rolü kabul etti!

Emekli büyükelçilerimiz uyardı, emekli askerlerimiz ikaz etti, siyasetçilerimiz dikkat çekti, düşün insanları yazdılar, çizdiler; Irak'ta, Libya'da yaşananları anımsattılar.

Dinlemediler!

ABD'nin dümen suyuna girdiler, “Arap Baharı” yalanına kandılar! ABD'nin tarafında durdular!

ABD'nin kurduğu-koruduğu-eğittiği cihatçı isyancıları desteklediler, aykırıkçıları yedirip içirdiler; Kürt liderleriyle görüştüler... Iraklı Peşmergeleri topraklarımız üzerinden Suriye'ye geçirdiler! Savaştan kaçan Suriyelileri de ülkemize yerleştirdiler!

“Kardeşim Esat”ı, “Cani Eset” ilan ettiler; Emevi camisinde namaz kılmaya hazırlandılar!

Dokuz yıl geçti; “Eset” devrilmedi, Şam'a girilmedi.

Suriye'yi 3'e bölmek gayesiyle devşirilen cihatçı gruplar ile paralı askerler kaybetti.

Biz de kaybettik.

ABD, kontrol altına aldığı petrol kuyularını sahiplendi; tası-tarağı toplayıp memleketine dönmeden PKK-YPG'yi komşumuz yapmaya kalkıştı. Bizimkiler, “sırtımızdan bıçaklandık” dedi!

ABD'nin, Suriye'yi bölmeye geldiğini dünya alem bildi, bizimkiler bilmedi!

Kuzey Suriye'de bir “Kürt” devleti kuracağını görmedi.

Suriye'den sonra İran'ın, İran'dan sonra Türkiye'nin hedefe konacağını hesaplayamadı!

Esat'ı kolayca devirecek ve Suriye'ye “demokrasi” götürecek ve bölgede itibar kazanacaktık!

Esat gitmedi, Suriye, ABD'ye teslim olmadı. Bizimkiler yanlışlarından dönmedi.

Esat'ın askerleri, bizim askerlerimize ateş açtı ve 34 canımızı şehit etti.

Türkiye şehitlerine ağladı.

Kanka Rusya ile papaz olduk. “Sen vurdun”, “sen izin verdin” derken, bugün Rusya'da, Putin'in sarayında aynı masada buluşuyoruz! Putin'in, Türkiye'ye gelip, Türk milletinden “özür” dilemesi gerekirken, bizimkiler Putin'e elini uzatıyor! Neresinden baksan yanlış, neresinden tutsan yanlış.

Bu arada fırsatçı ABD bir taşla üç kuş vurmak istiyor:

1- Türk askerini, Suriye'nin üzerine salmak;

2- Türkiye ile İran'ın arasını açmak;

3- Türkiye'yi, Rusya'dan uzaklaştırmak.

Düğme baştan beri yanlış iliklendiğinden, hata devam edecek gibi gözüküyor.

Olan yine bize olacak, canı yanan yine biz olacağız.

Sanki yine başa döndük!

Aklın yolu birse; siyasi iktidarın aklını başına toplaması gerekiyor; taa başından, yanlış iliklediği düğmeyi, düzeltme şansı yakalamıştır.

Ne yapmalı?

1- Suriye devletinin yasal yöneticileriyle masaya oturmalı, toprak bütünlüğü konusunda Suriye devleti ve milleti ile birlikte hareket edeceğini açıklamalıdır.

2- Bölge devletleri ve milletleriyle, kimsenin içişlerine karışmadan, barış içinde yaşayacağını, kardeşlik duygularıyla hareket edeceğini, emperyalizmin bölgeye düzen verme girişimine karşı koyacağını ilan etmelidir.

Bu durum “tükürdüğünü yalamak” değil, tersine yaşananlardan ders çıkarmak ve doğruda buluşmak demektir. Siyasi iktidar, bu olgunluğu gösterirse; hem İktidar, hem Türkiye, hem de bölgemiz huzura erer, şehitlerimiz olmaz, mülteciler de gelmez, gelenler de geri döner.

Türkiye itibar kazanır.

Türkiye'nin yöneticileri bunu yapar mı?

Doğrusu beklemiyorum, ama bir umut işte...

Başlıktaki atasözünü yineliyorum:

“GÖZ ODUR Kİ DAĞIN ARKASINDAKİNİ GÖRE, AKIL ODUR Kİ BAŞA GELECEĞİ BİLE”


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık