Celal Durgun

Gitmiyor… Gitmeyecek!

Görünen köy kılavuz istemez.

Gerçeklere cila çekiliyor…

Doğru giden, iyi olan bir şey kalmadı.

Avutuluyoruz, kandırılıyoruz…

Siyaset bozuk, ekonomi bozuk, eğitim bozuk, sağlık bozuk…

Üretim durmuş, imalat durmuş…

Yerli sanayicinin canı çıkmakta, girişimciye destek yok…

Esnaf perişan, sattığını yerine koyamıyor…

Ekonomi durmuş, paramız pul olmuş…

Her gün zam, her gün zam…

Enflasyon 0’e yaklaşmış…

İşçi perişan, memur perişan, emekli perişan, esnaf perişan…

                                   ***

Yöneticilerimize sesleniyorum:

“İki ay, üç ay sonra düzelecek” dediniz.

“Önümüzdeki bahara” gün verdiniz.

 “Bu yaz yüzünüz gülecek” dediniz.

 “Enflasyonun belini kıracaktınız”

Kış geldi geçti, bahar geldi geçti, yaz geldi geçmekte hala aynı nakarat…

Bu sene olmadı, gelecek seneye…

İnşallah, maşallahla olmuyor.

Akılla, bilimle, bilgiyle buluşmak lazım.

Liyakatli kadrolarla çalışmak lazım.

Hatalardan ders çıkarmak lazım.

Eleştirilere kulak vermek lazım.

                                   ***

Düğmeyi, taa baştan yanlış ilikledi:

Devlet ot mu satar, et mi üretir dediniz.

Yerli ve milli olan kuruluşlarımızı elden çıkardınız.

Hani ucuzluk olacaktı, hani bolluk ve bereket yağacaktı…

Hani işsizlik azalacak, üretim artacak, dış alım bitecek, dış satım rekor kıracaktı.

Hani bütçe fazlamız olacaktı… Hani dünyanın gelişmiş onuncu ülkesi olacaktık?

Evdeki bulgurumuzdan olduk…

Şeker fabrikalarımız vardı.

Sattınız!

Şimdi dışarıdan şeker alıyoruz.

Mensucat fabrikalarımız vardı.

Sattınız!

Pamuk üreticisini bitti.

Toprak Mahsuller Ofisimiz vardı.

Kaldırdınız.

Üretici tüccarın insafına terk edildi.

Tekel fabrikalarımız vardı.

Sattınız!

Tütün üreticisi yalnız kaldı.

Kâğıt fabrikalarımız vardı.

Sattınız!

Şimdi kâğıt ithal ediyoruz.

Elektrik üreten santrallarımız vardı.

Hepsini özelleştirdiniz.

                                   ***

 

 Ne oldu?

Ülkemize ucuzluk mu geldi?

Türkiye’ye bolluk, bereket mi yağdı?

İşsizlik mi azaldı?

Yatırımlar mı arttı?

Mutlu muyuz?

Sahi mutlu musunuz?

Böyle gider mi?

Ne zamana kadar?