• 01 April 2021, Thursday 11:56
CelalDurgun

Celal Durgun

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ NEDİR, NE DEĞİLDİR?

“Türk Aile yapısına uymuyormuş.”

Yalan.

“Eş Cinselliği özendiriyormuş.”

Yalan.

“Dinimize aykırıymış.”

Yalan.

“Gelenek ve göreneklerimizle ters düşüyormuş.”

Yalan.

Dinci cemaatlerin, gerici tarikatların, yobaz hacıların-hocaların; halife ve saltanat heveslilerinin; laik cumhuriyet düşmanlarının uydurduğu kocaman bir yalan.

Kadını; “eksik etek”, “karnıda sıpayı, sırtın da sopayı” eksik etmeyen; “boş ol” demeyi hak sayan, 4 eşli yaşamı arzulayan, nafaka ödemeyi reddeden, resmi nikahı günah sayan softaların yalanıdır.

Kadını; mirastan mahrum bırakan, 10 yaşındaki çocukla evlenmeyi hak sayan namussuzların yalanıdır.

Kadını; hizmetçi, köle, emir kulu kabul eden, aşını, ekmeğini pişiren, çamaşırını yıkayan, canı çektiğinde yatağına alan, erkek çocuk doğurmasını emreden feodal takımının yalanıdır.

Çarşıda-pazarda arkasından yürüten, çarşafa saran, yüzünü örttüren; gülmesini, yürümesini, konuşmasını yasaklayan... akılını, beynini, vicdanını tarikat şeyhine teslim etmiş uygarlık düşmanı, vicdansızın uydurmasıdır.

Kadını; “avrat” kabul eden beyinsizlerin yalanıdır.

***

Gelenek ve görenekler Tanrı emri değildir.

Zamana, mekana, çağa göre değişir.

Değişime meydan okunmaz.

21. yüzyıla çeyrek kalmışken;

“Erkektir, sever de döver de” anlayışını sürdüremezsin.

“Kızını dövmeyen, dizini döver” nasihatinde bulunamazsın.

Namus cinayetlerini hoş göremezsin.

Çocuk gelinleri savunamazsın.

Başlık parası isteyemezsin.

Kadını, tecavüzcüsüyle evlendiremezsin.

Çocuk istismarcılarını affedemezsin.

Koca dayağını savunamazsın.

***

Hani bir zamanlar;

“Yaratılanı severiz yaratandan ötürü” diyordun!

Şimdi; “Kadın erkek eşit değildir” diyorsun.

Eşcinselleri lanetliyorsun.

Seni Allah, eşcinseli “şeytan” mı yarattı?

İnsanlığın varoluşundan beri, eşcinsellik var.

Hayvanlarda da var, çiçeklerde de var.

Eşcinsel doğulur mu, olunur mu da bilinmiyor.

Ama varlar.

“Yok” saysan da varlar, inkar etsen de varlar.

Senin gibi, benim gibi insanlar.

Cinsel yönelimleri bize benzemiyor diye horlayamazsın, ayıplayamazsın, lanetleyemezsin...

Devlet, yurttaşını bölmez, şuna şöyle, buna böyle kurallar koymaz.

Birini, diğerine yeğlemez.

Kadın, erkek, çocuk, yaşlı, genç ayırımı yapmaz.

Geleneklere ve göreneklere teslim olmaz; çağa göre yasa yapar.

Özel yaşamına müdahalede bulunmaz.

Bu anlamda;

İstanbul Sözleşmesi; insanı, kadını, çocuğu, yaşam hakkını güvence alan bir anlaşmadır.

Tam adı “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” olan metinde, ne eşcinselliğe özenti, ne de Türk Aile Yapısını tehdit var.

Sözleşmede; kadına karşı şiddet, ev içi şiddet, toplumsal cinsiyete dayalı şiddet; cinsiyet, cinsel yönelim ve cinsel kimlik dahil tüm ayırımcılıkla mücadeleye çağırı var. Kim olursa olsun; ister kadın, ister çocuk, ister eşcinsel... şiddete uğrayana hukuki güvence ve koruma güvencesi veriyor.

İstanbul Sözleşmesi, kadınlara karşı ayırımcılık yapan yasa ve uygulamaların yürürlükten kaldırılmasını emrediyor.

İstanbul Sözleşmesi, yetişkini veya çocuğu evliliğe zorlamanın cezalandırılmasını istiyor.

İstanbul Sözleşmesi, şiddet eylemlerinin gerçekleştirilmesinden sonra başlatılan ceza davalarında kültür, töre, din, gelenek veya sözde “namusun" gerekçe olarak öne sürülmesini kabul etmiyor.

İstanbul Sözleşmesi, her türlü şiddet olayı ile ilgili olarak, arabuluculuk, uzlaştırma, barıştırma gibi faaliyetleri yasaklıyor.

İstanbul Sözleşmesi, mağdurun hukuki yardım ve ücretsiz adli yardım hakkını kabul ediyor.

İstanbul Sözleşmesi, özellikle mağdurların haklarını korumaya yönelik tedbirlerin, cinsiyet, toplumsal cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasi veya başka tür görüş, ulusal veya sosyal köken, bir ulusal azınlıkla bağlantılı olma, mülk, doğum, cinsel yönelim, toplumsal cinsiyet kimliği, sağlık durumu, engellilik, medeni hal, göçmen veya mülteci statüsü veya başka bir statü gibi, herhangi bir temele dayalı olarak ayırımcılık yapılmaksızın uygulanmasını temin ediyor.

***

Görüldüğü gibi,

İstanbul Sözleşmesi'nde; iddia edildiği gibi “Türk Aile Yapısını Bozma”, “eşcinsel evliliği özendirme” yok. Bu sözleşmede, kadın var, çocuk var, insan var, hak var, eşitlik var... sevgi, saygı, özgürlük var. İstanbul Sözleşmesi'nden çıkmakla, çağdaş laik Türkiye Cumhuriyeti'nin dünyadaki imajı zedelenmiştir. Siyasal İslam savunucuları ile Allah'la kandıran, dinci tekke-tarikat ve cemaatler laik cumhuriyetimizin çağdaş yüzünü kararttılar; fakat asla başarılı olamayacaklar. Türkiye'nin Atatürkçüleri, yurtsever aydınları, yazarları, düşünürleri, siyasetçileri, gerçek milliyetçileri, demokratları, samimi dindarları, kadınları, erkekleri, gençleri... karanlığa geçit vermeyecektir.

 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık