• 02 April 2020, Thursday 9:45
CelalDurgun

Celal Durgun

AĞAM BİZİMLE EĞLENİYİ

Kemal Sunal ile Şener Şen'in oynadığı “Kibar Feyzo” filmindeki replik'i hatırlıyorum:

 

Köyün ağası Maho Ağa, tarlasına su getirmek için DSİ'ye baş vurmuştur. Görevli köye gelir, suyun bulunduğu yerin keşfini yaparken, birinin öküz yerine kendini koymuş tarlayı sürdüğünü görür, Ağa'yı tersler. Tarlayı süren Feyzo marabadır.

 

Ağa, Feyzo'nun yanına gelmesini ister,  Feyzo koşarak gelir.

 

Aralarında şöyle bir konuşma geçer:

 

Buyur ağam, hoş gelmişsen.

 

Ula Feyzo ne yapırsen oğlum, öküz kimin kendini çifte sürmişsen

 

He, öküzü Hacı Hüsso elimden almıştır, Maho Ağam.

   Görevli araya girer

 

Neden aldı elinden?

 

Başlık parasının taksidi eksikdi de begim.

   Görevli Ağa'ya;

 

Hani başlık parasını da sen ödüyordun Ağa.

   Fevzo'ya sorar:

 

Toprağın var mı?

 

Marabanın toprağı mı olur begim, Ağamızın toprağını işlirik.

 

Kaç para kazanırsın yılda?

 

Para da nedir? Ağamız karnımızı doyuruyor ya.

 

Sahiden doyuyor mu karnınız?

 

Allah Ağama zaval vermeye, kursağımıza bir lokma ekmek girerse onu da ağamız

veri.

 

 Ağa, kalfasını döverek;

 

Gel buraya Allah belanızı versin, kullarımın halını sorirem 'eyidir' 'eyidir', şu

zavallı Feyzo'nun halına, niye bana haber vermisen.

 

 Feyzo'ya;

 

Git bizim evde iki tane öküz al.

 

Vay, iki tane öküz mü alam?

 

Borcun ne kadar oğlum?

 

Altıbin

 

Kalfasına

 

- Altıbin ver

 

Feyzo;

 

Altıbin mi versin? Ağam eğlenir benimle

 

Ne eğlenmesi oğlum

 

Valla ağamın başına güneş geçmiş.

 

De git oğlum.

 

Valla senin gibi ağa dünyada yoktur.

                                                         

***

           

Sayın Cumhurbaşkanımız, COVİD 19 salgını nedeniyle alınan tedbirleri açıkladı:

 

65 yaş ve üstündekilere zorunlu olmadıkça evden çıkmamayı tavsiye etti.

 

Elimizi sabunla yıkamamızı, hijyene azami dikkat etmemizi istedi.

 

En düşük emekli maaşını 1500 TL'ya çıkardı.

 

Bütün emeklilere maske ve kolonya dağıtılacağı sözünü verdi.

 

Uçak biletlerinde indirim yaptı.

 

Bir de “tedbir bizden, takdir Allah'tan” deyip dua etmemizi diledi.

 

İşi olanlar, işine gitti, akşam evine döndü.

 

Yaşı 65'den küçükler çarşı-pazar dolaştı, hafta sonu piknik yaptı sonra,

büyüklerinin yanına gitti.

 

Ulaşım araçları tıkabasa insan taşımaya devam etti.

 

Futbol karşılaşmaları seyircisiz oynandı.

 

Futbolcuların canı yokmuş gibi davranıldı.

 

Camiler açık kaldı.

 

Korona, camiye girmez sanıldı!

 

10 gün sonra; yurt içi ve yurt dışı uçuşa yasak geldi.

 

Ucuzluktan yararlanmak isteyen “uyanıkların” hevesi kursağında kaldı.

 

Maçlar iptal edildi.

 

Şehirlerarası yolculuk kısıtlandı.

 

Özel araba ile yolculuğa yasak konmadı.

 

Her yaştan kişinin evinde kalması önerildi.

 

İşinden, aşından olacaklara çare gösterilmedi.

 

Cuma namazı ile vakit namazları durduruldu.

 

Diyanet İşleri Başkanı'nın imamlığında toplu Cuma namazı kılındı.

 

Emekliye maske ve kolonya sözü unutuldu.

                                                                                   

***

 

Sayın Cumhurbaşkanımız, sanki bizimle “eğleniyi.” “Siz sağlığınızı düşünün,

parasal kaynağı biz düşünürüz” demedi.

 

Durumun ciddi olduğunu söyledi sokağa çıkmayı yasaklamadı.

 

Muhalefetin önerilerine kulak vermedi.

 

Muhalif sivil toplum örgütlerini, sendika, dernek ve mesleki kuruluşları gaileye

almadı.

           

 

“Birlik”, “dirlik”, “beraberlik” sözünü etti, iyi şeyler olacağını vadetti.

 

Güzel şeyler lafla değil, eylemle gerçekleşir.

 

Hemen; başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere bütün bakanlar, tüm

milletvekilleri bağış kampanyası başlatmalıdırlar.

 

Kamu'da ya da özel firmalarda, atölyelerde, büyük-küçük işletmelerde

çalışanların tamamı ücretli izinli sayılmalıdır.

           

 

Devlet, işi olmayan, geliri bulunmayan garibanları aç ve açıkta bırakmamalı, nakti yardımda bulunmalıdır.

 

Kızılay faaliyete geçirilmelidir.

 

Toplumun güven duyduğu kişi ve kurumların öncülüğünde dayanışma kampanyaları düzenlenmelidir.

           

Zenginlerimiz, bankalarımız özveriye davet edilmelidir.

           

Devletten iş alan müteahhitler, holding sahipleri, ithalat ve ihracatçı tacirleri, tüccarlar, sanayiciler kara gün dostu olduklarını göstermelidir.  

           

Herkes, her kurum, her kuruluş üzerine düşeni yapmalıdır.

           

Sosyal devlet olmanın gereği yerine getirilmelidir.

           

Devlet, “baba” gibi korumacı, “ana” gibi kucaklayıcı olduğunu göstermelidir.

           

Millet, devletinin yanında olduğuna inandırılmalıdır.

 

 

NOT: Bu yazı, Sayın Cumhurbaşkanımızın 30 Mart akşamı “Ulusa Sesleniş” konuşmasından önce yazılmıştır. Boşuna “Aklın yolu birdir” denmemiş.

Önerilerimin, devlet katında da düşünülmüş olmasından mutluluk duydum.

Dilerim sözde kalmaz, “Deprem Vergisi”nde olduğu gibi başka kaynaklara aktarılmaz.             Yardımlaşmaya, dayanışmaya siyaset bulaştırılmaz. Şeffaflıktan uzaklaşılmaz, denetimden       kaçırılmaz.  


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık