• 03 November 2022, Thursday 9:11
CelalDurgun

Celal Durgun

“SESSİZ TRENLER”

“İnsanın yerini ‘marka’ almış.

İnsanlığın yerine ‘para’ oturmuş.

İdealler sönmüş, borsa patlamış.

Paralı askerler gitmiş, paralı kalemler gelmiş.

Ulus öldü, yaşasın tüketim toplumu demişler.

Tanklar, tüfekler mi?

Küçüklerin oyuncağı olmuş.

Büyükler, atomun yerine bilgisayarı koymuş.

Ve işgal çoktan başlamış.

Görünmeyen bir virüs gibi insanın kanına girmiş.

İkibinli yıllar böylece gelivermiş.

Yükselen değerler mi?

Para, para, para:

Arkasına markayı, tüketimi, borsayı, bilgisayarı takmış bir lokomotif gibi çekmekte; lokomotif güçlü, çektiği vagonlara güçsüzleri doldurmuş, benimle yarışın, beni geçmeye çalışın diyor çektiği vagonlara.

Vagondakiler de lokomotifi geçme yarışındalar, çekildiklerini, sürüklendiklerinin farkında bile değiller.

Birleşen, dev firmalar, daha da büyüyen büyük devletler, lokomotifi güçlendiriyorlar, döşedikleri raylar üzerinde istedikleri yöne doğru vagonları sürüklüyorlar.

Raylar üzerinde götüren, çeken lokomotif vagondakilere, tef çalıp siz de oynayın diyor.

Oyun havalarını bile onlar hazırlamış, TV dizilerinden medya kültürüne kadar.

O trende olmak başka şey, lokomotifte olmak başka şey, vagonlarda sürüklenmek ise bambaşka bir şey. Aynı trendeyiz, ama yerlerimiz farklı:

Lokomotif farklı, vagonlar farklı.

Bir de sormak gerekmez mi, bu rayları kim döşemiş diye?

İkibinli yıllarda seyrederken dünyanın hali bu.

Sakın vagondan çıkmayın, lokomotif sizi götürür diyorlar.

Nereye diye sorduğunuzda ise yanıt yok, bilinmeyen bir yere.

Fareli köyün kavalcısının arkasında sürüklenen çocuklar gibi giden vagonlar.

Sorular mı?

Köşe nasıl dönülür, hangi marka kullanılır, İnternet’ten ‘sipariş’ nasıl yapılır?

Bunların yanıtları hazır:

Nasıl kazık atacaksın, nasıl borçlanacaksın, nasıl fırsat kollayacaksın, para denen ‘erdemi’ nasıl yakalayacaksın?

Sonrası çok kolay: Markalar, logolar, siparişler.

Bunlar vagondakilere bırakılan seçenekler. Seç, seç al, istediğin kadar.

Hava bedava, su bedava şarkılardaki gibi, sanki her şey bedavaymış gibi!

Ama bedel çok büyük, hem de çok:

Kaybolan insan, insanlık ve insana özgü değerler.

Para, tüketim, marka, bilgisayar, madde odaklı bir dünya kurulmuş.

Bütün yollar paraya gider.

Markadan, siparişten, tüketimden geçer.

İnsanın insan olarak kaybolduğu, onun yerine insanın adının kredi kartına yazıldığı, şirketin adının da markalarla internet sayfalarına resmedildiği bir dünya.

Bu dünyada artık insan da, insanlık da yok.

Tüketiciler, kredi kartları, şirketler, markalar, bilgisayarlar var.

Araçlar amaç olmuş: İnsan artık bir ‘tüketici’, sistemin bir ‘aracı’ durumuna sokulmuş.

Makinelerin, bilgisayarların, markaların bir uydusu gibi ‘paranın ve gücün’ etrafında dolanan bir ‘nesne’.

Bu sistem kendi yükselen değerlerini de oluşturmuş.

İnsan ve insanlık yok edilirken örümcek ağı gibi bir düzen.

Sinekleri yakalamak için.”

                                                ***                              ***

Okuduğunuz yazı Prof. Dr. Erol Manisalı ’ya aittir.

Sevdiğim, saydığım, konuştuğum, yazılarını, kitaplarını okuduğum, tanımaktan onur duyduğum bilge insan Erol Manisalı kaybetmenin acısını yaşıyorum.

Türkiye- Avrupa Birliği ilişkisinin artılarını, eksilerini onun kitaplarından öğrendim.

Kıbrıs meselesinin özünü onun yazılarını okuduktan sonra kavradım.

Ekonomi alanında uzman, siyasal konular üzerinde yetkin bir kalemdi.

Dünya’nın tanıdığı, saygı duyduğu bilim insanımızdı.

40’ın üzerinde kitap, yüzlerce bilimsel makale yazdı.

Avrupa ülkelerinin hemen hepsinde konferanslar verdi, seminerlere katıldı.

Entelektüel birikimi yüksek, sevecen, engin, saygın bir bilim insanımızdı.

“Ergenekon” mağduru oldu; tutuklandı, cezaevinde amansız hastalığa yakalandı, cezaya çarptırıldı.

Ceza yağdıran FETÖCÜ yargıca; “yere bakma yüzüme bak” uyarısında bulunmuştu.

Katıksız Atatürkçü, ödünsüz Kemalist’ti.

ADD Milas Şubemizin de konuğu olmuş, Milaslılara konferans vermişti.

Milas parkında oturmuş, çaylarımızı içmiştik.

Parkta, ampul süslü ışıltılı ağaçların varlığını eleştirmiş, doğallığın önemine vurgu yapmıştı.

Doğru yazdı, doğru konuştu.

Düşün insanı, bilim insanı Prof. Dr. Erol Manisalı Hocamı unutmayacağım.

 

 

 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık