• 26 December 2019, Thursday 12:34
CelalDurgun

Celal Durgun

İNSAN ATATÜRK (2)

Atatürk, Harbiye'de öğrenci iken arkadaşları ile Çemberlitaş'daki Yorgo'nun meyhanesine gider, içkisini içer, yemeğini yer, sohbette bulunurmuş.

Ancak yeterli parası olmadığından, yediğini, içtiğini hesaba yazdırır, aybaşlarında eski hesabını kapatır, sonra yeniden hesap açtırırmış.

Yıllar sonra (1932) Atatürk yakın arkadaşlarıyla Dolmabahçe Sarayı'nda buluşur. Arkadaşlarına, Yorgo'nun meyhanesine gidip gitmediklerini, meyhanenin hala açık olup olmadığını sorar.

Arkadaşları, Yorgo'nun meyhanesinin açık olduğunu söylerler.

“Hadi, var mısınız bu akşam Yorgo'ya gidelim?”

Arkadaşları, “Aman Paşam, iyi olur..” cevabını verirler.

“Ama sakın haber vermeyin, ansızın bastıralım, şaşırsın Yorgo!”

Polis, emniyet tedbirlerini alır, Yorgo'ya gerçekten haber verilmez.

Atatürk'ün yanında İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras, sonradan Milli Eğitim Bakanı olan Reşit Galip, Halk Partisi Genel Sekreteri Recep Peker, Ankara valisi Asaf İlbey, yakın arkadaşlarından Nuri Conker, Kılıç Ali, Salih Bozok... vardır.

Atatürk, yanındakilerin hemen hepsinin Yorgo'nun meyhanesine gitmek istediğini görür.

“Yoo, olmaz, Yorgo'nun müşterisi olmayan bizimle gelemez” itirazında bulunur.

Arkadaşları ısrar ederler. Bunu üzerine Atatürk;

“Sen gel Nuri, Salih, sen Asaf, sen doktor (Tevfik Rüştü Aras) başka? Eski kadrodan başka kimse yok. İşte bu kadar...”

Şükrü Kaya; “Olur mu Paşam, ben de Yorgo'nun müşterisiyim. Gittiğimiz zaman sorun isterseniz, sizinle geleceğim!”

Atatürk; “Sen Yorgo'nun müşterisi olabilirsin, ama benim Yorgo'daki masamın müşterisi değilsin, olmaz!”

Kılıç Ali; “Ben bütün masalarınızın müşterisiyim Paşam, beni bırakmayın, mahsun olurum!”

Atatürk, gülerek; “Bakın şu beyefendiye, mahsun olurmuş! Siz bu adamda mahzun olacak hal görüyor musunuz?”

Şükrü Kaya; “Aman Paşam, Ben İçişleri Bakanıyım, sizin korunmanızdan sorumluyum!”

Atatürk; “Anlaşıldı eteğimi bırakmayacaksınız... Ama biz böyle beşimiz bir masaya oturacağız, siz de isterseniz bizden uzak bir masada kendi hesabınıza yer içersiniz ona karışmam!”.

Böylece anlaşırlar. Arabalara binerek, Yorgo'nun meyhanesine giderler.

Yorgo, Atatürk'ü ve arkadaşlarını kapıda karşılar.

Atatürk, Tevfik Rüştü, Nuri Conker, Salih Bozok, Asaf İlbay aynı masaya, diğerleri ayrı bir masaya otururlar.

Eski günlerini anımsayan Atatürk, neşeli ve şendir. Arkadaşlarına, Harbiye'de okuduğu günlerde, ihtilal yapmak suçu ile Komutanın karşısına çıkarıldığını, sıkı bir soruşturmaya tabi tutulduğunu anlatır.

Meyhanede bulunan diğer müşteriler, Atatürk'e iltifatlarda bulunurlar.

Atatürk; “Benim Mustafa Kemal Paşa olduğumu lütfen unutun... Çünkü birkaç zaman için ben de unuttum... Aranızda sizlerden biri olarak bulunmak istiyorum....”

Yan masada bulunan arkadaşları, Atatürk'e laf dokundurma yarışındadırlar.

Kılıç Ali, Şükrü Kaya'ya yüksek sesle “masadan atıldık” der.

Şükrü Kaya, “Ne ağlıyorsun oğlum Kılıç, bu akşam yuvadan bi sen atılmadın ki...”

Kılıç Ali, “Ben, yalnız yuvadan atıldığıma yanmıyorum, o Salih olacak alçağın, Paşamın sağ başına çeyreklik simit gibi kurulmasına deli oluyorum...”

Atatürk'ün bulunduğu masadan ve arkadaşlarının bulunduğu masadan kahkahalar yükselir.

Bir saat kadar yenilip içildikten sonra Atatürk, ayağa kalkar, kapıya doğru yürürken, Yorgo'ya okul günlerindeki gibi seslenir:

“Yaz hesaba Yorgo. Ay başında öderim!..”

Kır saçlo Yorgo hiç şaşırmadan, duraksamadan yanıtlar:

Güle güle Mustafa Kemal!...

Bu yanıt Atatürk'ün çok hoşuna gider. Kapıdan çıkıp arabasına binerken;

“Vatandaş olmak başka bir güzellik yahu...”der.


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık