• 14 March 2019, Thursday 8:32
CelalDurgun

Celal Durgun

TÜRKİYE'DE KADIN OLMAK...

Türk kadını, seçme ve seçilme hakkını Amerikalı, Avrupalı kadınlardan önce elde etti.

Okulda öğretmen, üniversitede profesör, hastanede doktor, devlet dairesinde memur, müdür, genel müdür, mimar, mühendis...; siyasette milletvekili, bakan, başbakan, belediye başkanı, muhtar... oldu.

Resim'de, heykelde, müzikte, tiyatroda, sinemada...  göğsümüzü kabartan işlere imzasını attı.

Dünya güzeli tacını giyen kadınımız da oldu, bilim dünyasını ayağa kaldıran kadınımız da.

Güzel mi? Güzel.

İyi mi? İyi.

Yeterli mi? Hayır.

90 yıla yaklaşan kadın devriminden sonra, gelinen yer böyle olmamalıydı.

Ekonomik, sosyal, kültürel, siyasal ve yaşamsal baskılar geride kalmalıydı.

Dünya'nın en mutlu, en medeni, en çağdaş, en ileri ülkesinde yaşayan insanı olmalıydı.

Uygarlığın, çağdaşlığın, ilericiliğin  timsali görülmeliydi.

Ortaçağ gericilerinin din sömürüsünü alt etmeliydi.

Siyaset canbazlarının oyununu bozmalıydı.

Hakkını, hukukunu çiğneyen, onurunu kıran “yobaz” takımına ders vermeliydi.

Kentten köye, her birimde örgütlenmeliydi.

Atatürk'ün, armağan ettiği kazanımları daha da ileriye taşımalıydı.

“Bana neci” değil, “ben de varım” demeliydi.

Çünkü; gericilik, önce kadını  tutsak alır, sonra tüm toplumu susturur.

Bu nedenle, kadınlar daha çok okumalı, daha çok yazmalı, daha çok konuşmalı ve her alanda örgütlü olmalıdır.

Çünkü; kadınları esir edilmiş ülklenin, erkekleri de korkaktır.

Yıkılası, gelenek ve görenekler o kadar çok ki!

Hala yasaklar içinde büyüyorsun, ayıplarla kınanıyorsun.

Karanlıklar içindesin.

Alınanı giyiyor, verileni sürüyorsun.

“Gitme” denilen yere gitmiyor, “geçme” denilen yerden geçmiyorsun.

Hem özünden, hem sözünden uzaktasın.

Bedeninden, cinselliğinden utanıyorsun.

Ailen kimi münasip görmüşse, onunla evleniyorsun.

“Ben bilmem, beyim bilir” diyorsun.

“Kocadır, sever de, döver de” anlayışı ile büyüyorsun.

Evin hizmetçisi, mutfağın pişiricisi, kocanın gece eğlencesi olmuşsun.

Karnında “sıpa”, sırtında “sopa” eksilmiyor.

Oğlan doğurursan övünüyor, kız doğurursan yeriniyorsun.

            ***                  ***

Evlenmezsen “evde kalmış”, boşanırsan “dul” muamelesi görüyorsun.

Gülersen “oynak”, gezersen “sürtük”; Erkek arkadaşın varsa “kaltak”, kısa giymişsen “hafifmeşrep”; Konuşursan “terbiyesiz”, buluşursan “orusbu!” oluyorsun...

            ***                  ***

Türkiye'de kadın olmak zor be usta.

“Beşik kertmesi” olmak var!

Oyun yaşındayken, “ana” olmak var!

Kuma gitmek var! Yaşlıya varmak var!

Dayak var, hakaret var, hakir görmek var!

Var da var...

“6 yaşındaki kızla evlenilebilir” diyen din adamının olduğu bir ülkede kadın olmak zordur.

Aynı işi yapmasına karşın, erkeğe yüksek, bayana az maaşın verildiği bir ülkede, kadın olmak zordur.

Basın mensubuna, “kız mıdır kadın mıdır bilmem” yanıtını veren bakanın olduğu ülkede, kadın olmak zordur.

“Kadınlar iş aradığı için işsizlik yüksek” açıklamasını yapan bakanın olduğu bir ülkede, kadın olmak zordur.

"Tecavüze uğrayan doğursun, devlet bakar," diyen bakanın olduğu bir ülkede, kadın olmak zordur.

Karakolda, eylemde tacize maruz kalan bayanların olduğu bir ülkede, kadın olmak zordur.

Ninesi yaşındaki kadına tecavüz eden “gencin” bulunduğu bir ülkede, kadın olmak zordur.

Kuzenine tecavüz edip, sonra öldüren “sapıkların” olduğu bir ülkede, kadın olmak zordur.

İnternet bağlantısı yapmak üzere gelen görevlinin, ev sahibine tecavüz ettiği bir ülkede, kadın olmak zordur.

Evi basıp, nişanlısını bıçaklayan “delilerin” olduğu bir ülkede, kadın olmak zordur.

Boşandığı eşini, hala “karısı” gibi gören “manyakların” olduğu bir ülkede, kadın olmak zordur.

Evine gitmek üzere dolmuşa binen genç bayanı, ormana kaçıran “şöförlerin” olduğu bir ülkede, kadın olmak zordur.

“Bana gülmüştü”, “mini etek giymişti”, “tahrik olmuştum” savunması yapan “canavara”, ceza endiriminin yapıldığı bir ülkede, kadın olmak zordur.

Oysa; Kadın, anadır, bacıdır, çocuktur, teyzedir, haladır...

Kadın; eştir, aşktır, sırdaştır, arkadaştır...

Kadın; sevgidir, saygıdır, sevdadır...

Kadın; birliktir, dirliktir, tümlüktür...

Kadın; sabırdır, özveridir, hoşgörüdür...

Kadın; yuvadır, şefkattir, vatandır, dünyadır...

Kadın; insandır.

Kadın; cenneti ayaklarının altında yaşatan anadır.

Kadınları özgür olmayan milletlerin haline bakınız.

Servetlerini bile korumaktan acizler.

Emperyalizmin oyuncağı olmuşlar.

Akıl yok, bilim yok, fen yok; eğitim sıfır, kültür sıfır, kişilik sıfır.

Neşet Ertaş ne güzel özetlemiş:

“Kadın insandır, biz insan oğlu.”

Mustafa Kemal Atatürk, kadınlarımız için diyor ki:

“Onlar, Türkiye Cumhuriyeti'nde en saygıdeğer bir konumdadır, her şeyin üzerindedir, yüksek ve şerefli bir varlıktır. Tarihin başlangıcından beri insanlık evrelerinde her ne görürüseniz her şey, dünya yüzündeki her şey kadının eseridir. Toplumsal hayatın eseridir o, milletin kaynağıdır. Ülkemizin varoluş sebeplerini kadınlar hazırlamıştır, hazırlamaktadır.”


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık