• 24 November 2022, Thursday 10:32
CelalDurgun

Celal Durgun

“ÖĞRETMENLER GÜNÜ” / BİR İLETİ VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Eğitim- İş Milas Şube Başkanı Şahin Bilgi’den bir ileti aldım.

Sayın Bilgi şunları yazmış:

“24 Kasımlar benliğimizde öğretmenlik mesleğinin en sıcak zaman dilimlerini hatırladığımız ve öğretmenlik mesleğinin tarihsel yolculuğu içinde öğretmenlerin üstlendiği zorlu tarihsel görevlerinin hatırlandığı; gelecekte de bu tür görevleri gözü kapalı üstleneceği inancının tazelendiği gün olarak kutlanmaktadır.

Mustafa Kemal Atatürk’ün, 24 Kasım 1928 tarihinde Millet Mekteplerinin kendisine verdiği “Başöğretmen” unvanını kabul etmesinin de yıldönümü olan 24 Kasım tarihi, 1981 yılından itibaren Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır.

Atatürk ulusal bütünlüğümüzün kurulmasında ve geliştirilmesinde, Türkiye’nin çağdaşlaşmasında en önemli görevi öğretmenlere vermiştir. O’nun; "Milletleri kurtaranlar, yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden ve eğitimciden yoksun bir millet, henüz millet olma yeteneğini kazanamamıştır.’’ sözü öğretmene verilen görevin öneminin anlatılmasında çok önemli bir yer tutmaktadır.

Eğitim-İş olarak sadece öğrencilerimiz ve kendimiz için değil ülkemizin geleceği için laik, bilimsel, adil ve kamusal eğitim verilmesini! İstiyoruz. Bu vesileyle Başöğretmenimiz Atatürk’ü ve şehitlerimizi saygıyla anıyor, tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü'nü kutluyoruz.

Size, özel olarak ulaşmayı borç bildim. Milas’ta, öğretmen hareketinin güçlenmesinde, örgütlenmesinde, sendikalaşmasında önemli payı olan öğretmenlerimizden bir de sizdiniz. Sendika yöneticisi oldunuz, haksız soruşturmalar geçirdiniz, karalandınız, yargılandınız. Yılmadınız, yorulmadınız. Emekli oldunuz, mücadeleden kopmadınız;  yazılar yazdınız, söyleşilerde bulundunuz, etkinliklerimize katıldınız. İyi ki varsınız, iyi ki yazıyorsunuz… Gününüz kutlu olsun. Esenlik dileklerimle.”

                                               ***

Sayın Şahin Bilgi’ye teşekkür ediyorum. Vefasızlığı, unutulmuşluğu yaşadığım bu günlerde, kadir-kıymet bilen vefalı meslektaşımın varlığı beni çok duygulandırdı. Demek ki, çabalar boşa gitmemiş, bayrağı devralan, mücadeleyi sürdüren canlarımız da varmış.

                                               ***

Refet Angın’ın anısını anımsadım:

Tarih 20-25 Eylül 1937, yer İstanbul Dolmabahçe Sarayı.

Atatürk’ün manevi kızı Afet Hanım, İkinci Tarih Kongresi’nde bulunan Refet Angın’ı, Atatürk’le tanıştırır:

“Size çiçeği burnunda bir tarih öğretmeni tanıtmak istiyorum.”

Atatürk; “Çocuk, sen geç kalmışsın. Ben onu tanıyorum.”

Refet Angın; “Paşam ben emrinizi yerine getirdim ve tarih öğretmeni olarak emrinizdeyim.”

Atatürk; “Bak, öğretmen olmak kâfi değil, görev şimdi başlıyor. Şunu iyi bil ki, çok iyi öğretmen olacaksın. Çok okuyacaksın. Sen zaten okuyorsun ama daha çok okuyacaksın. Talebelerini çok iyi yetiştireceksin. Onlara, Kurtuluş Savaşı’nı çok iyi öğreteceksin ve bu arada Çanakkale Savaşlarını sakın unutma.”

Refet Angın; “Efendim, biliyorsunuz ben Geliboluluyum.”

Atatürk; “evet biliyorum. Bak çocuk; bunu neden söylüyorum. Bizi, bugünlere getiren Çanakkale Savaşlarıdır. Ezkaza biz onu kaybetse idik, bugün hür dünya camiası yoktu.”

Refet Angın; “Tamam, Paşam! Emredersiniz.”

Atatürk; “Bak, çocuk; sana bir şey daha söyleyeceğim. İnkılapları ve ilkeleri yaşatacaksın.  Gereğinde mücadele edeceksin. Sakın ha unutma!”

Refet Angın; “Paşam, nasıl unuturum. Cumhuriyeti nasıl kazandık? Siz, Yüce Kahraman Atatürk’sünüz.”

Atatürk; “biliyorum ama yine de unutma diyorum.” (Atatürk’ün Bütün Eserleri, cilt 29)

                                               ***

Ben, meslek hayatımda ve yaşamım boyunca;  Atatürk’ün, Refet Angın’a öğütlediği “İnkılapları (devrimleri) ve ilkeleri yaşatacaksın. Gereğinde mücadele edeceksin. Sakın ha unutma!” sözünü hiç aklımdan çıkarmadım.

Atatürk’ün öğretmeni olmaya gayret ettim. Çok okudum, hala okuyorum, çok sordum, sorguladım, anladım, öğrendim. Okuduklarımı, öğrendiklerimi, anladıklarımı öğrencilerime, arkadaşlarıma, komşularıma, çevreme aktarmaya çaba gösterdim. İyiyi, güzeli, doğruyu alkışladım, yanlışın üstüne yürüdüm. Başkaları, mal-mülk-para-şan-şöhret ile övündü, ben Atatürkçülüğümle övündüm. Övünmeye devam ediyorum… Şu gerçeğin altını çizmek isterim:

Bizim kuşak, sadece ekonomik-mali haklarımız için mücadele etmedi. Türkiye’nin bağımsızlığını savundu. Türkiye’nin sömürülmesine karşı çıktı. Gericilikle savaştı. Çağdaşlığın, uygarlığın önündeki engelleri yıkmak için uğraştı. “Demokrasi” dedi, “özgürlük” dedi, “hak” dedi, “hukuk” dedi… “Herkesin işi, her evin aşı olsun,” dedi.

                                               ***  

Şahin Bilgi öğretmenime tekrar teşekkür ediyorum. Hatırladığı için, günümü kutladığı için, güzel düşüncelerini benimle paylaştığı için, beni, eski günlerime götürdüğü için, bu satırları yazmama vesile olduğu için.

Mesleğinin gereğini yapan, gelecek güzel günlere inanan, mücadeleye katılan cefakâr, fedakâr öğretmenlerimi selamlıyorum.

24 Kasım Öğretmenler Günü’nde, bütün öğretmenlere çağırımdır:

Öğretmenleri bölenleri, özlük haklarını çiğneyenleri, coplatanları, yerlerde sürükletenleri, yokluğa, yoksulluğa mahkûm edenleri unutmayın.

Dağılmayın, gevşemeyin, ayrılmayın, birleşin, dayanışın. Güç gösterisi için değil, güç birliği için yarışın. O kadar çoksunuz, o kadar haklısınız ki, bir araya gelseniz, ortak amaçlarda buluşsanız, söz de ve eylem de birlik sağlasanız, dağları aşar, engelleri yıkarsınız. Hiçbir hükümet sizi görmezlikten gelemez, ilgisiz kalamaz. Mesele, bir araya gelmek, asgari müştereklerde birleşmek.

Bizim kuşak denedi, fakat başaramadık. Ekmek kavgasında, vatan sevdasında cephelere bölündük, parçalandık, dağıldık; sürüldük, tutuklandık, vurulduk ve yenildik.

Genç meslektaşlarıma sesleniyorum:

Yakın tarihimizi okuyun, yaşayan tanıklarla konuşun. Hatalarla, yanlışlarla yüzleşin, ders çıkarın, kendinize güvenin, teslimiyetçi sarı sendikaları geçin, mücadeleci sendikalarda buluşun ve asla vazgeçmeyin, yalanlara, boş nutuklara kanmayın. Biliyorum, görüyorum, inanıyorum siz/biz kazanacağız.

 “24 Kasım Öğretmenler Günümüz” kutlu olsun. Sevgi ve selam ile.

 

 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık