Celal Durgun

 Bu yazıyı, 03.08.2021 günü, saat 23’de yazdım.

Ören’deki evimdeyim.

Terasa çıktım, Kemerköy Santrali’nin bulunduğu alana baktım.

Türkevleri, Hanay Kooperatifi, Rüya Kent Evleri’nin bulunduğu alanın arkası alev alev yanıyor. Kara duman bir o yana, bir bu yana savruluyor...

Oralarda yaşayan insanların durumunu düşündüm.

Korku, kuşku ve çaresiz çırpınıyorlardır...

Bir şey yapamamanın ezikliği içinde kahroldum...

80’li yıllarda yapımına karşı çıktığım santrala baktım.

Yanmasın, göz göre göre yok olup gitmesin, binlerce insanın ekmek kapısı kapanmasın diye düşündüm.                                                  

***

Kendime, kim çıkardı bu yangını, kim neden oldu bu yıkıma sorusunu sordum?

Hangi cani bu denli canavarlaşır?

Hangi örgüt yaşadığı ülkesine bu denli düşmanlaşır?

Kimse kim, neyse ne aranıp bulunmasını, hesap sorulmasını, hak ettiği cezaya çarptırılmasını diledim.

Bir de; ormanlarımızı her türlü saldırıya karşı koruma görevi ile görevlendirilen kişi, kurum ve kuruluşlara sitem ettim:

Seyrettiniz.

Niyetiniz ne olursa olsun, objektif olarak karanlık ellere hizmet ettiniz.

Yangının yayılmasına bakıp durdunuz.

Doğamızın kirlenmesine aracı oldunuz...

Arımızın, kuşumuzun, böceğimizin, hayvanlarımızın katline ferman verdiniz...

Hem bizim, hem torunlarımızın geleceğini kirlettiniz...

İçiniz yansa, yüreğiniz kapansa, ağlasanız, sızlasanız ne yazar?

Tedbirleri almamışsınız.

Olacakları düşünmemişsiniz.

Yaşananlardan ders almamışsınız...

Örneğin “yangın uçağımız yok, o uçakları kullanan pilotlarımız yok” dediniz.

Suçu, sizden öncekilerin “beceriksizliğine” bağladınız.

Ah Türkiyem, vah Türkiyem.

Olmaz ki, böyle de savunma yapılmaz ki...

Uçağı da siz alacaksınız, pilotu da siz yetiştireceksiniz, bozulmuşsa onaracaksınız.

Ormanı da siz koruyacaksınız.

Suçluyu da siz yakalayacaksınız.

Çünkü yetkili yerde duran sizsiniz.

Saray’a para var, özel uçaklara para var, çok özel arabalara para var; yangın söndürme uçağına para yok...

Öyle mi?

Özel sürücüleri bulunuyor, pilot bulunmuyor...

Öyle mi?

Ne kadar ağaç kül olduysa, o kadar sorumlusun.

Ne kadar canlı yok olduysa o kadar günahkarsın.

Ne kadar toprak çorak olsuysa o kadar nankörsün..                                                            

***

Uçağımız olsaydı, zamanında müdahale edilseydi o ateşleri görmeyecektim, 

Çökertme’de, Bozalan’da, Mezgit’te, Fesleğen’de, Türkevlerin’de yaşayan köylüler perişan olmayacaktı, hayvanları telef edilmeyecekti.

Yazlıkçılar günlerini korku içinde geçirmeyecekti.

Santral, yandım, yanacağım kaygısına düşmeyecekti.                                                        

***

Ben de, eleştiri yüklü yazı yerine, teşekkür yazısı ile size övgüler yazardım. 

NOT; Sabah uyandığımda orman söndürme uçaklarının yangın yerine doğru uçtuklarına, denizden su aldıklarını tanık oldum. ÇOOOK mutlu oldum. Zararın neresinden dönülse kârdır.