Celal Durgun

Sesin, soluğun çıkmıyor…

Var mısın, yok musun belli değil.

Sormuyorsun, sorgulamıyorsun…

Yanlışı göstermiyor, doğruyu sahiplenmiyorsun.

Uyarmıyorsun.

Siyaset dünyamız kirlenmiş!

Oralı değilsin.

Politikacılarımızın ar damarı çatlamış!

Görmüyorsun.

Halk sahipsiz, gerçekler halktan gizleniyor.

Sağa bak yalan, sola bak yalan.

Seviye düşük, dil kirli...

Ekonomi bir o yana, bir bu yana savruluyor.

Adalet desen kimine var, kimine yok.

İlerlemiş yaşlarına rağmen emekli generaller içeride tutulurken, Sivas Katliamı suçlusu salınıyor, İŞİD militanı affediliyor…

Çocuk istismarcıları, tecavüzcüler, muskacılar, cin çıkarıcılar, üfürükçüler bir yolunu bulunup dışarı salınırken, köşe yazarını, TV Genel Yayın Yönetmenini, haberci gazetecileri içeride tutmak için bahane yaratılıyor.

Seçilmiş milletvekili anayasaya rağmen içeride tutuluyor.

Devletten ihale alan iş insanlarına yeni yetme zenginlere vergi affı sağlanırken, vergisini ödeyen vatandaşa aynı vergi ikinci kez ödettiriliyor.

Emekliye seyyanen zam yapılmazken, üç yerden, beş yerden “huzur hakkı” ödenmesine devam ediliyor.

***

Akıl vermek haddim değil, ama hatırlatmak istiyorum.

Nerede bir yanlış varsa, ilk gören sen olacaksın.

Nerede bir haksızlık işleniyorsa, ilk itiraz eden sen olacaksın.

Çünkü:

Araştıran, soran, sorgulayan, gözleyen bir yanın var.

Bilim insanısın, bilimin yolunu izliyorsun.

Yarınların kurucusu, gerçeklerin savunucususun.

Yalancının yalanını yüzüne vurmuyorsan.

Arsızın fiyakasını bozmuyorsan.

Kusura bakma, sen aydın değilsin, sen bilim insanı değilsin.

Aydın, bilim insanı olmak için:

Yazman gerekiyor, anlatman gerekiyor, hatırlatman gerekiyor, vuruşman gerekiyor…

Bunu görmezsem, bunu yazmazsam, hatırlatmazsam diyemezsin.

Politik kurnazlıklara, ayak oyunlarına gelemezsin.

Kadını çarşafa dolayanları, eğitimi gerileştirenleri, aklı, bilimi yok edenleri göreceksin, yazacaksın.

Bilim insanısın, her koşulda bilimin namusunu koruyacaksın.

***

Siz ey Hukuk Fakülteleri, bu fakültelerde hakkı hukuku öğreten profesörler, doçentler…

Siz ey Ekonomi Fakülteleri’ndeki, üretimi, tüketimi, kapitali, kapitalizmi, emeği kavratan akademisyenler…

Siz ey düşünce derinliği yetkin olan insanlar…

Siz ey dürüstlüğün simgesi, bilimin yıldızı saygın kişiler…

Konuşun, yazın…

Eğriyi gösterin, doğruyu sahiplenin.

İnsanın özgürleşmesi, demokrasinin yerleşmesi, siyasetin temizlenmesi, ekonomik, sosyal, kültürel, bilimsel sorunların çözümlenmesi, halkın bilinçlenmesi için gerçeği söylemeniz, uyuyanı uyarmanız, korkakları cesaretlendirmeniz gerekiyor.

Sağcı olmanız, solcu olmanız önemli değil.

Vicdanlı olun.

Bilimin tarafında durun yeter.

NOT: Gerçeği gören, yazan, konuşan, uyaran bilim insanlarımız, aydınlarımızı sevgi ve saygı ile selamlıyorum.