• 31 October 2019, Thursday 8:46
CelalDurgun

Celal Durgun

ATATÜRK CUMHURİYETİ ANLATIYOR

 “Cumhuriyet rejimi halkın kendi eliyle kendini idare etmesi demektir.”  “Cumhuriyet idaresi Türk milletinin karekterine en uygun olan idaredir.”  “Cumhuriyet Milli Egemenliğin güvencesidir.  Türk zeka, yetenek ve kaynaklarını işlemeyi, Türk varlığını ve çıkarlarını korumayı, yurttaşların güvenliğini sağlamayı amaçlar.  Ülkemizi geçmişin kör dövüşü ve idari kötülüklerden uzak tutar.  Ülkenin saygınlığını artırır.  Halka hizmet, gönenç ve mutluluk götürür; özgüven ve devletine güven duygusu kazandırır. Milletimize parlak bir gelecek hazırlar.”  “Cumhuriyet idaremizin başka özellikleri de vardır.  Ulusaldır, herkesindir, demokrasiyle özdeştir.  Türkiye Cumhuriyeti kat kat ulusallık üzerinde yükselmiştir:  Ulusal savunma, ulusal ekonomi, ulusal kültür, ulusal eğitim ve öğretim! Yurttaş olarak 'Ne mutlu Türküm' diyen herkesin cumhuriyetidir.  Bu nedenledir ki, adı 'Türkiye Cumhuriyeti' olmuştur. Şunu da eklemeliyim ki, cumhuriyetle demokrasi birdir, asla birbirinden ayrılamaz.”  “Hiçbirimiz bu meclisin onayını almayacak bir icraatta bulunamayız.  Hiç kimse Meclis'in iradesi dışında hareket edemez...  Şunun veya bunun pazu kuvvetiyle ve zorbalıkla duruma hakim olmasına ihtimal yoktur.  Ancak akıl ve anlayışlılık, bilim ve iktidar etkili olabilir. “  “Benim hayattaki isteklerimden önden gelen biri şu olmuştur:  Ülke işlerinin Büyük Millet Meclisi'nde serbestçe, millete açık olarak tartışılması...  İyi niyet sahibi vekillerin ve partilerin, kendi görüşlerini ortaya koyarak milletin yüksek çıkarlarını aramaları...  İnanıyorum ki, Büyük Millet Meclisi'nde Türk milletinin gözü önünde açıkça konuşulmayacak hiçbir şey yoktur. Bu benim gençliğimden beri aşık ve taraf olduğum bir uygulamaydı.  Bu sayededir ki, yasama görevi daima millet iradesine uygun olarak yerine getirilir.  Tartışmaların açık olması bu uygunluğun denetimini kolaylaştırır.”  “Ben şuna inanıyorum ki, bir toplumun yönetimi ve onun bütün yasaları ancak dünyaya ait ihtiyaçlardan doğar. Meclis ve hükümet Milli İrade'yi asıl bundan dolayı sürekli olarak göz önüne almak zorundadır. Çünkü Milli İrade'yi oluşturan yaşamdır.  Milli İrade yaşamın aynasıdır.  Her iş o iradeye göre yapılacaktır.  Aksi halde ne yasalar gerçekci olur, ne uygulamalar...  Şundan ki, bu durumda yasama da, yürütme de milletin emrinden çıkmış demektir.  Her ikisi de başka güçlerin ihtiyaçlarına göre iş yapıyor demektir.”  “Milletin; seçimlerde isabetli davranması, amacın, gelecekdeki çetin görevlerin neden ibaret olduğunu ve olacağını dikkate alması ve vekillerini seçerken, bu noktaları idrak etmiş ve liyakatli insanları seçmesi lazımdır.  Ben ve çalışma arkadaşlarım elbette bu konuda da millete yol gösterme ve aydınlatmada bulunmayı ulusal bir görev sayarız ve zamanında bu görev yapılacaktır.  Ancak gerek tavsiyede ve gerek seçimde mutlaka isabet edileceğini de farz etmek doğru değildir; hele, henüz siyasi ahlak ve siyasal terbiyenin ciddi tecrübeye tutulmadığı bir toplumda...”  “Halkıma şu öğütte de bulunmak isterim ki, aranızdan ülkeyi ve milleti en çok seven insanları, aklına, bilgisine, anlayışına, vicdanına en çok güvendiğiniz insanları vekil olarak seçin.  Gerekli ahlaka ve niteliklere sahip bulunsunlar.  Medeni cesaret, düşünsel yetenek, dini ve milli sağlamlık gibi niteliklere sahip olsunlar, yurtsever olsunlar. Kötü şöhretli olmasınlar.  Bu husus, Milli İrade'nin gerçekleşmesinin başta gelen koşuludur. Ancak bu sayededir ki, meclis sizin arzularınızı yerine getirmek, yalnız size hizmet etmek, layık olduğunuz gönenci sağlamak kudretine sahip olacaktır.”  “Sultanlarla, halifelerle idare edilmiş ve edilmekte olan ülkelerde, vatan için en büyük tahlike, sultanların ve halifelerin düşmanlar tarafından satın alınmasıdır.  Bu, çok defa kolaylıkla sağlanabilmiştir.  Meclislerle idare edilen ülkelerde ise, en tehlikeli durum, bazı milletvekillerinin yabancılar adına satın alınmış olmalarıdır.  Millet meclislerine kadar girme yolunu bulabilen vatansızlara her zaman rastlanabileceğine, tarihin bu konudaki örnekleriyle hükmetmek zorunludur.  Bunun için millet kendi vekillerini seçerken çok dikkatli ve titiz olmalıdır.  Milletin hata yapmaktan korunması için tek çıkar yol, düşünce ve faaliyetleriyle milletin güvenini kazanmış olan siyasi bir partinin seçimde millete kılavuzluk etmesidir.  Genellikle bütün vatandaşların, adaylıklarını ortaya atan her şahıs hakkında karar vermeye yardımcı olacak doğru bilgilere ve isabetli oya sahip bulunacağını kabul etmek, teorik olarak varsayılsa bile, bunun tam gerçek olmadığını, tecrübelerin tecrübeleriyle ve inkar edilmez bir açıklıkla ortaya çıkmıştır.  Yine de, sevgili milletim, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağın adamların kanındaki, vicdanındaki esas cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden  bir an vazgeçme.”  “Her millet layık olduğu idareye mazhar olur.  Peygamberimiz de 'siz ne mahiyette olursanız, işbaşındakiler de o mahiyette olur' buyurmamış mıdır?'”  “Bir millet hükümetin bekçisi olmalıdır, takipçisi olmalıdır. Çünkü hükümetlerin icraatı olumsuz olup da millet itiraz etmez ve o hükümeti düşürmezse, bütün kusur ve kabahate o da ortak olmuş demektir. Şunun bunun oyuncağı olabilen milletler, haklarını idrak etmemiş demektir.  Böyle bir millet de denetim altında bulundurulmayı hak etmiş olur.”  “Ben, Atatürk, tekrarlıyorum: Bir millet, onun her bireyi hükümetin icraatından gözünü ayırmamalı, bilgilenip değerlendirmelidir. Hükümet; icraatında Milli İrade'ye mi dayanıyor, yalnızca milletin isteklerine mi uyuyor?  Gerekli titizliği gösteriyor mu bu konuda?  Yoksa bir şahsın, bir grubun, bir dış güçün emellerine mi hizmet ediyor?  Bir yurttaş bu yaşamsal uyum gereğinin, hükümetin kararları ile Milli İrade arasında uyum olmadığını gördüğü anda harekete geçmelidir; Yapılan ihlali ortaya koymalı, ilgilileri uyarmalıdır! Halkı aydınlatmalı, bilgilendirmelidir.  Hükümet devrimleri ve onun sonuçlarını koruyor mu, yurdun ve bireyin güvenliğini, toplumsal düzeni sağlayabiliyor mu? Hükümet üyeleri alınan kararlara, serbest iradeleri ile katılabiliyor mu? Yurttaşlar bu konularda da aynı şekilde hareket etmelidir. “  “Ve son, fakat çok önemli bir husus: Türkiye'yi yönetenlere, kendilerini o makamlara getiren gücü unutmamalarını, o makamlara yalnızca millete hizmet için getirilmiş oldukları her fırsatta hatırlatılmalıdır.  Bu yükümlülüklerine uygun şekilde davranıp davranmadıkları yakından takip edilmelidir.   Onlara hatırlatmalıdır ki, bir devlet adamı kendi duygularının tutsağı olamaz.  Yoksa devlet işlerini yürütemez, halledemez.  Ülke kimsenin malı mülkü değildir.  Türkiye'de birilerini iktidara ve yetkili makamlara getiren güç yalnızca Türk milletidir.  O makamlarda yalnızca Türk milletine hizmet edilir.  Milli Egemenlik yalnızca Türk milletinin çıkarları yolunda kullanılır.”  
 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık