• 15 September 2022, Thursday 10:28
CelalDurgun

Celal Durgun

NANKÖRSÜN

Bir kaşık suda adam boğmaya çalışıyorsun.

Gazetecisin, yalanı yazıyorsun.

Habercisin yalanı haberleştiriyorsun.

Siyasetçisin yalanı dillendiriyorsun.

Tarihin kaydettiği, belgelerin kanıtladığı, yaşayanların anlattığı gerçeği çarpıtıyorsun.

Yalanın iğrencini, iftiranın kuyruklusunu tekrarlayıp duruyorsun.

“Kurtuluş Savaşını Yunanlılar kazansaydı” diyeni yüceltiyorsun.

Devleti yıkan, halkı yoksullaştıran, işbirlikçiyi “vatansever” ilan ediyorsun.

Hadi oradan erdemsiz, namussuz, vicdansız…

Nankör…

Kahramanlarımı, vatan kurtarıcılarımı sana yedirtmem.

Meydanı da boş bırakmam.

Ne dersen de, hangi yalana başvurursan vur; Vahdettin vatan hainidir.

Son padişah Vahdettin, sürgün edilmemiş, vatanından kaçmıştır.

Hem de, devletini yıkana, milletini öldürene, ekonomisini sömürene sığınmıştır.

İngiliz belgelerine bakarsan, Türkiye’deki belgeleri okursan, tarihçileri dinlersen gerçeği görürsün.

Ama senin gözün kör, kulağın sağır.

Aklını kiraya vermişsin, yüreğin de kirli, vicdanın da kirli, sen de kirlisin.

Tunç Soyer’e saldırıyorsun.

“Ecdadıma hakaret etti”, “Vahdettin kaçmadı, sürgün edildi…” diyorsun.

Tamam, ecdadımızla övünelim, ama hangi ecdadımızla?

Sevr’i imzalayan kişiyle mi?

İmparatorluğu, İngiliz emperyalizmine teslim eden zatla mı?

İngiliz Muhipleri Cemiyeti’nin üyesiyle mi? (Muhip=Seven)

İngilizlerin her isteğini emir kabul edip yerine getirmede kusur işlemeyenle mi?

Yunanlıların, İzmir’e sorunsuz girmesini sağlamak için İzmir valisini değiştiren korkakla mı?

Mustafa Kemal’i görevden alan, idam kararını imzalayan adamla mı?

Kurtuluş savaşımızın öncülerini, dinsiz-imansız ilan eden, görüldüğü yerde vurulmalarının “vacip” olduğunu onaylayan kaçakla mı?

Parasını İngiltere’nin verdiği Halife Ordusunu kuran ve millici güçlerin üzerine salan hainle mi?

Sakarya Meydan Savaşı’nın yapıldığı günlerde beşinci hanımını alan utanmazla mı?

Ülkesini işgal eden, askerini öldüren, milletini katleden, topraklarını bölen, mal varlığını sömüren İngiliz’e sığınan kaçakla mı?

Sen övün, ben utanırım.

İngiliz Generali Harington, 17 Kasım 1922 tarihli mektubu her şeyi anlatıyor:

“Padişah Hazretleri İngiltere’nin koruyuculuğuna sığınarak bir İngiliz savaş gemisiyle İstanbul’dan ayrılmıştır…

Resmi olarak bildirilir ki, Padişah Hazretleri bugünkü durum karşısında özgürlüğünü ve canını tehlikede gördüğünden, bütün Müslümanların halifesi kimliği ile hem İngiliz koruyuculuğunu hem de İstanbul’dan başka bir yere götürülmesini istemiştir. Padişah Hazretleri’nin isteği bu sabah yerine getirilmiştir…”

Senin ecdadın olabilir; benim yurt kaçkınıyla, işbirlikçi hainle bir bağım olmaz, olamaz.

Benim ecdadım Mustafa Kemal Atatürk’tür.

Mustafa Kemal Atatürk, Vahdettin’i, “Soylu bir ulusu aciz duruma düşüren alçak” diye tanımlar ve ekler:

“Gerçekten, neden ve nasıl olursa olsun, Vahdettin gibi özgürlüğünü ve canını kendi ulusu içinde tehlikede görebilecek kertede aşağılık bir yaratığın bir dakika bile olsa, bir milletin başında bulunduğunu düşünmek ne acıklıdır!

Şuna kıvanabiliriz ki, bu alçak, miras aldığı padişahlık katından Türk milletince atıldıktan sonra alçaklığını tamamlamış bulunuyor. Türk milletinin bu davranışı elbette övülmeye değer.

Beceriksiz, aşağılık, duygu ve anlayıştan yoksun bir yaratık, kendisini kabul eden herhangi bir yabancının kanadı altına sığınabilir; ama böyle bir yaratığın, bütün Müslümanların Halifesi kimliğini taşıdığını söylemek elbette doğru değildir.

Böyle bir görüşün doğru olabilmesi, her şeyden önce, bütün Müslüman toplumların tutsak olmaları koşuluna bağlıdır. Oysa dünyada gerçek böyle midir?

Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca özgürlüğe ve bağımsızlığa simge olmuş bir milletiz.

Değersiz yaşamlarını iki buçuk gün daha alçakçasına sürükleyebilmek için her türlü düşkünlüğü sakıncasız bulan halifeler oyununu da ortadan kaldırabileceğimizi gösterdik…”

                                   ***

Ey, ümmetçi, siyasal İslamcı, dinci, gerici, yobaz, inkârcı, çıkarcı takımı;

Uğraşma, çabalama; gerçeği tersyüz edemezsin.

Toprağını emperyalizme teslim edenden, milletini kaderiyle baş başa bırakandan, düşmanına sığınandan “hayır” gelmez.

Hainden kahraman çıkmaz.

Ecdadımla övünürüm, övünmeye de devam ederim.

Ancak, haine “hain” derim.


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık