Celal Durgun

‘sözün özü’  Celal DURGUN / [email protected]

Dirhemle tartarız. Hak geçmesin diye.

Gözleri bağlı kızın eline veririz tartıyı. Yanlı davranmasın diye.

Cepsiz, düğmesiz cübbe giydiririz. Satın alınmasın diye.

Sarayla birlikte anarız adını. Gönül rahat kalsın diye.

Adını, çocuğumuza veririz. Adil olsun diye.

“Adil düzen” isteriz. Haksızlık bitsin diye.

Şiirler, öyküler yazarız üzerine. Unutulmasın diye.

***                   ***

Kıza da lazım kızana da, evliye de lazım bekâr’a da, yaşlıya da lazım gence de, fakire de lazım zengine de.

Ekmek gibi, su gibi, hava gibi yaşamsaldır.

Doğru yerde doğru ellerdeyse, güldür, çiçektir, güvendir, gelecektir.

Yanlış yerde yanlış ellerdeyse, dikendir batar, kan olur akar, can alır, can yakar.

***                   ***

Bugünlerde Kılıçdaroğlu arıyor onu.

Kimi “boşuna” diyor, kimi “geçmiş olsun”u çekiyor.

“Günaydın” diyeni de var, “atı alan Üsküdar’ı geçti” diyeni de.

Ben, “zararın neresinden dönülürse kardır” düşüncesindeyim.

Kılıçdaroğlu, doğru ve özlenen bir konuya dikkat çekti.

Partisel değil, kamusal yöne ağırlık verdi.

Bozulan adalet terazisini onarmayı önerdi.

Herkesi kucakladı, söylemde ve eylemde inandırıcı oldu.

***                   ***

Kılıçdaroğlu’nun, bu kez doğru bir iş yaptığını görüyorum.

Bazıları halâ “ahkam” kesiyor.

Yok efendim, “Ergenekon” davalarında teslimiyetçi politika izlemiş.

Yok efendim, tükürdüğünü yaladı; hapisteki vekillerine sahip çıkmamış.

Yok efendim, Ekmeleddin’i cumhurbaşkanı adayı göstermiş.

Yok efendim, YSK’na dik duruşu sergileyememiş.

Yok efendim, askerimiz hallaç pamuğu gibi oradan oraya savrulurken, kozmik oda didik didik aranırken, gazeteciler tutuklanırken Kılıçdaroğlu niye yürümedi, o zaman adalet mi varmış?

Yok efendim, dış güçlere hizmet ediyormuş.

Yok efendim, FETÖ, Kılçdaroğlu’na destek veriyormuş.

Yok efendim, Ortaduğu’da taşlar yerinden oynatılırken, şimdi adalet aramanın sırası mıymış?

***                   ***

Bak kardeşim; geçmişi deşerek bir yere varamazsın.

Sağcı da olsan, solcu da olsan, ortacı da olsan, laik de olsan, dindar da olsan, dinsiz de olsan adil, yansız yargıya herkesin ihtiyacı vardır.

Benim yargıyla işim olmaz, ne yapılırsa yapılsın, hangi düzenleme gelirse gelsin beni etkilemez diyemezsin.

Geçmişinde yanlış yapan, bugün doğru yapıyorsa onu alkışlayacaksın.

Ona güç katacaksın, ona destek vereceksin.

O günlerde senin beklentilerine ders düşen Kılıçdaroğlu, bugün “adalet” için yürüyor.

Yürümesin mi?

Yargıdaki yanlışları eleştiriyor.

Eleştirmesin mi?

“Hak-hukuk-adalet” herkese lazım diyor.

Demesin mi?

İktidarın, yargıyı etkisi altına aldığını dillendiriyor.

Dillendirmesin mi?

Benzer davalara farklı cezalar verilmesinden şikâyetçi.

Şikâyet etmesin mi?

HSK’ya müdahale edilmemesini istiyor.

İstemesin mi?

Anayasa mahkemesinin önceki kararı ile sonraki kararın çeliştiğini anlatıyor.

Anlatmasın mı?

Haksızlığa uğrayan, adaletsizliğe kurban edilenlerin sözcülüğünü yapıyor.

Yapmasın mı?

Gazeteci haberini, yazar kitabını, düşünen düşüncesini korkmadan özgüce ifade etmeli diyor?

Demesin mi?

Düşünceye kilit vurulmaz diyor.

Vurulsun mu?

***                   ***

Şikâyeti bırak.

“Eğer bu ülkede, adamı olan kurtuluyor, olmayanın başı dertten kurtulmuyor” diyorsan.

Ülkende hakkın, hukukun, adaletin egemen olmasını istiyorsan.

Herkesin, hukuk önünde eşitliğini diliyorsan;

Yasama, yürütme ve yargı işlerinin bağımsız kalmasına inanıyorsan;

Üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğünü savunuyorsan;

Ayrılığa gayrılığa son ver, bahaneler üretme, yüreğine sor, vicdanına danış.

Ayağa kalk, eşini dostunu, yanını yaranını yanına al; safa gir; “hak-hukuk-adalet” şiarını dillendir.

“Adalet” yürüyüşüne destek ver, sen de yürü.

“Unumu eledim, eleğimi astım” deme, çocuğunu düşün, torununu düşün, ülkeni düşün.

Kışkırtıcının oyununa gelme, çokbilmişlerin yalanına kanma, yürüyüşü baltalayan gafillere uyma.