• 17 January 2023, Tuesday 8:59
CelalDurgun

Celal Durgun

KOLAYLIKLAR DİLEDİM

Milas Eğitim-İş Şubesi Başkanı Şahin Bilgi’de davet almıştım.

“Yandaş Sendikalar Kamu çalışanlarını temsil edemezler, yetkili değillerdir.

Sefalet zammını kabul etmiyoruz. İş Bırakıyoruz” haberini verdikten sonra…

12 Ocak günü gerçekleştirecekleri açıklamaya katılmamı rica etti.

Koşa, koşa geleceğimi, mutlaka katılacağımı söylemiştim.

Belirtilen gün, verilen saatte açıklamanın yapılacağı yere gittim.

Genç meslektaşlarımla tokalaştım, selamlaştım, tanıdıklarımla kucaklaştım.

Meslektaşım olan öğrencimle karşılaştım.

Bayan öğretmenlerin çokluğu dikkatimi çekti.

Bakışları sıcak, yüzleri gülüyordu…

İnançlı ve kararlı görünüyorlardı.

Açıklamayı okuyan bayan öğretmen sanki elindeki kâğıdı okumuyor, yüreğinden kopup gelen isyanı haykırıyordu.

Slogan atan öğretmenler, türkü söyler gibi içtendiler.

Geçinemediklerini söylediler. Emeklerinin karşılığını istediler.

(Gazetemiz ÖNDER, o açıklamayı verdiği için tekrarlamıyorum.)

***

Eski mücadele günlerime döndüm.

Tüm memurlara yasak olduğu gibi, biz öğretmenlere de sendika kurma hakkı verilmemişti. Çeşitli isimler altında faaliyet gösteren derneklerde örgütlenmiştik

12 Eylül Faşist diktatörlüğünün çıkardığı yasaların açıklarından yararlanarak faaliyetlerimizi sürdürüyor; sesimizi yükseltiyor, itirazlarımızı duyurmaya gayret ediyorduk.

Yerel ve bölgesel toplantılara katılmıştık.

Uzun süren tartışmalar yaşamıştık.

Farklı siyasal görüşleri, bir “sendika” da birleşmeye zorlamıştık.

Ve nihayet, Türkiye genelinde “Eğitim-Sen” adında öğretmen sendikası kuruldu.

(Sendikamız vardı, ama sendika yasası yoktu.)

Milas’ta derneğimizi fes ettik, “Eğitim-Sen”i kurduk.

Paneller, konferanslar düzenledik.

TÖB-DER geleneğinden gelen öğretmenlerimizle konuştuk, aydın yazarlarımızla buluştuk…

Köy, köy dolaştık, merkezdeki okulları ziyaret ettik.

Gördüğümüz, bildiğimiz arkadaşlarımızı üye olmaya davet ettik.

Kimi koşa, koşa üye oldu, kimi “olacağım” dedi, kimi “söz” verdi, kimi, sendikanın uzağından geçti, kimi bizi görünce yolunu değiştirdi…

Kimi geçmişte uğradığı haksızlıkları anlattı, bahaneler sıraladı…

Kimi bize, “öğüt” vermeye kalktı.

Kimine güldük, kimine kızdık, kimini dinledik…

Kimi de, bizimle birlikte dişe diş savaştı, mücadeleye maddi-manevi katkı sundu…

Etkinliklerimizi kaçırmadı, yürüyüşlerimize geldi, mitinglerimize, grevlerimize katıldı…

Büyük baskılara, yalan iftiralara, asılsız soruşturmalara uğradı, haksız cezalara çarptırıldı, sürüldü, kovuldu… Mücadeleden kopmadı.

Bugün, yeterli olmasa da Eğitim Sendikalar varsa, greve gidiliyor, kazanılmış siyasal ve demokratik haklardan söz edinilebiliyorsa, mücadeleden kopmayan vefakâr-cefakâr öğretmenlerin sayesindedir.

Kimse bize, “bakın antidemokratik yasaları kaldırdık, gelin sendikanızı kurun, özlük haklarınıza sahip çıkın, ekonomik, sosyal, kültürel, siyasal haklarınızı savunun” demedi.

Aksine, onlara kalsaydı, hepimizin canına okurdu.

“Birleşe, birleşe kazanacağız” sloganı var ya, gerçek bu!

Başka yolu yok!

Hak-hukuk-adalet-demokrasi bu ülkeye gelecekse, ekonomik, sosyal, kültürel, siyasal haklar elde edilecekse, örgütlenmenin, sendikalaşmanın önündeki engeller kaldırılacaksa, birleşin, birlikten kuvvet doğar.

Öğretmen sendikalarına sesleniyorum:

“Bir elin nesi, iki elin sesi var.”

Örnek mi? EYT.

Kolaylıklar diliyorum.

 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık