• 11 November 2019, Monday 8:30
CelalDurgun

Celal Durgun

ATATÜRK

8 Kasım, saat 6.30 suları, Kılıç Ali ve doktor Abravaya Atatürk'ün yattığı odaya yakın odada oturmaktadırlar. Atatürk'ün berberi Mehmet koşarak yanlarına gelir, telaşla: “Atatürk fenalaştı, istifra ediyor” haberini verir. Kılıç Ali, Hasan Rıza'ya yanına alır, bir görevliyi de Doktor Neşet Ömer Bey'e gönderir. Kılıç Ali, Hasan Rıza ve Abravaya Atatürk'ün yattığı odaya girerler. Atatürk, yatakta doğrulmuş, iki elini yanlara dayamış, ağzına doğru tutulan tasa istifra etmek için güç harcamaktadır. Atatürk'ün, “Hay Allah kahretsin!” dediğini duyarlar. Atatürk, odaya giren Hasan Rıza Bey'e ve Kılıç Ali'ye bakar: “Saat kaç? Sorusunu sorar. Hasan Rıza, “Saat 7.00 efendimiz” yanıtını verir. Atatürk, aynı soruyu bir kaç kez tekrarladıktan sonra, aniden kendisini arkaüstü yatağına atar.  Aynı anda fena halde bir titreme başlar. Dişleri birbirine vurmaktadır.  Doktor Neşet Ömer Bey ve Abravaya müdahaleye başlarlar. Neşet Ömer Bey “Dilinizi göreyim efendim!” der. Atatürk, dilini yarıya kadar çıkarır. Neşet Ömer Bey, Atatürk'ten dilini biraz daha dışarıya doğru uzatmasını ister. Atatürk, Neşet Ömer Bey'e bakar: “Vealeykümüsselam!” der ve gözlerini kapar. Atatürk, komaya girmiştir.  Doktorlar telaş ve çaresizlik içinde koşuştururlar. Atatürk, tedaviye cevap vermemektedir. Ateş 36,6, nabız 100, solunum 22 dir. Arkadaşlarını ve doktorlarını tanımaz durumda, geceyi hareketsiz ve sakin geçirir. Ertesi gün (9 Kasım) çok fahatsızdır, ancak ızdırabı öncekine göre daha azdır.  Sabah ölçümlerinde; Ateş 36,8, nabız 128, solunum 20 dir. Günü yorgun ve dalgın geçirir.  Genel durumdaki aciliyet daha da artar. Ateş 36,7, nabız 124, solunum 40 dır.  Geceyarısına doğru dalgınlık son haddini bulmuştur.  Ateş 37,8, solunum 33, nabız 132 olmuştur. Atatürk, dakika dakika solmaktadır. Arkadaşları, doktorlar ümitsiz ve çaresizdiler. Gözyaşlarına hakim olamazlar. 10 Kasım 1938 Perşembe günü, sabah saat 8.00; Arkadaşları ile doktorları Atatürk'ün yanındadırlar. Atatürk'ün rengi tamamen solmuştur. “hı... hı... hı...” diye ses çıkarır. Doktor Mehmet Kamil Bey bir yandan ağlıyor, bir yandan da ıslak pamukla Atatürk'ün ağzına su vermektedir. Hasan Rıza Soyak, İsmail Hakkı Tekçe ve Kılıç Ali saygı duruşunda ayaktadırlar. Hasan Rıza, Kılıç Ali'ye üzüntü içinde şöyle seslenir: “Kılıç bak, koskoca bir tarih göçüyor!” Saat dokuzu beş geçe Atatürk gözlerini açar, arkadaşlarına bakar ve tekrar gözlerini kapar.             *** Varlığını, Türk miletinin varlığına adayan Atatürk; iyi insan, cesur komutan, doğru siyasetçiydi.  Devlet kuran, devrim yapan, bağımsızlık ve özgürlük düşkünü, atılımcı, ilerici, akılcı bir liderdi.  Üstün zekası, korkusuz tavrı ve hesap adamlığı ile dünyanın tanıdığı ve saygı duyduğu bir önderdi. Karanlığın düşmanı, aydınlığın savaşçısıydı. Vefatından bu güne 81 yıl geçti. Atatürk'ü unutturmak isteyen milletvekilleri, bakanlar hatta başbakanlar oldu. Adını okullardan, meydanlardan sildiren, resimlerini dairelerden indiren nankörler,  anasına, babasına iftira atan alçaklar, anıtlarına saldıran ahmaklar, Prof. Ünvanlı cahiller türedi! Onlar saldırdı, Atatürk büyüdü. Atatürk adı yüreklere kazıldı. Milyonlar Anıtkabire yürüdü. Türk ulusu, çirkin politikacıların, cahil profesörlerin, iftiracı yazarların yalanlarına, karalamalarına prim vermedi, vermeyecek, Ata'sını unutmadı, unutmayacak. Mustafa Kemal Atatürk, gönüllerde, fikirlerde, akıllarda, eylemlerde yaşayacak. Dünya var oldukça, Türk milleti sağ kaldıkça Atatürk ilke ve devrimleri sonsuza değin var olacaktır. “İki Mustafa Kemal vardır: Bir ben, et ve kemik geçici Mustafa Kemal... İkinci Mustafa Kemal onu 'ben' kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil bizdir! O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni yaşam ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim girişimlerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur!” demiş ve eklemişti: “Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir.” Atatürk, ufukların ötesini gören, aklın ve bilimin de öncüsüdür. “Ben, size manevi miras olarak hiçbir kesin hüküm, hiçbir doğma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benin manevi mirasım, bilim ve akıldır.  Benden sonrakiler, bizim aşmak zorunda olduğumuz çetin köklü zorluklar önünde, belki gayelere tamamen eremediğimizi, fakat asla ödün vermediğimizi, akıl ve bilimi rehber edindiğimizi onaylayacaklardır.  Zaman hızla dönüyor, milletlerin, toplumların, bireylerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve bilimin gelişimini inkar etmek olur.  Benim, Türk milleti çin yapmak istediklerimi ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra, beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar. Ve eğer bir gün benim söylediklerim bilimle ters düşerse, siz bilimi seçin” öğüdünde bulunan yol göstericidir. Kurduğu devleti, yaptığı devrimleri benimsemeyen kişilerin “pusu”da, tam siper yattıklarını da gören Atatürk, Türk milletini uyanık kalmaya davet etmişti.   “Bir zamanlar gelir, beni unutmak veya unutturmak isteyen gayretler belirebilir. Fikirlerimi inkar edenler ve beni yerenler çıkabilir. Hatta bunlar, benim yakın bildiğim ve inandıklarım arasından bile olabilir. Fakat, ektiğimiz tohumlar o kadar özlü ve kuvvetlidir ki, Hint'ten, Mısır'dan döner dolaşır gene gelir, verimli sonuçları kalpleri doldurur.” “İyi dinleyiniz öğüdüm budur ki; içinizden herhangi bir adam çıkar, şan, şeref davası güder ve benzersiz olmak isterse, başınızın belasıdır. İlk önce kafası kırılacak adam budur!” Saygı, sevgi ve özlemle anıyorum.    
 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık