• 24 August 2017, Thursday 19:35
CelalDurgun

Celal Durgun

Meczup …

‘sözün özü’  Celal DURGUN / [email protected]

Almışsın eline baltayı, Atatürk’ün heykeline saldırıyorsun.

Aslında medeniyete, uygarlığa, çağdaşlığa saldırıyorsun.

Kardeşliğe, birliğe, huzura karşısın.

“Müslümanlık barış dinidir” diyorsun, Müslüman olmayanı “kâfir” ilan ediyorsun.

Sen var ya; “Şeriat” istiyorsun.

Okul olmasın, medrese olsun istiyorsun.

Hoca olmasın, molla olsun istiyorsun.

Hâkim olmasın, kadı olsun istiyorsun.

Cumhurbaşkanı olmasın, halife olsun istiyorsun.

Yasa olmasın, buyruk olsun istiyorsun.

Herkes oruç tutsun, herkes camiye gitsin, herkes hacı olsun, herkes zekât versin; herkesin 4 karısı olsun, kadın sosyal hayattan çekilsin, kısasa kısa gelsin…

***       ***       ***

Deli de değilsin, meczup da değilsin.

Hinsin, hin.

Gericisin, yobazsın.

Cahilsin, hem de en karasından.

Beyinsizsin, hem de en boşundan.

Akılsızsın, hem de en alâsından.

Cühelasın, fındık kadar beynin yok.

Körsün, sağırsın.

Öğrendiğini değil, öğretileni yaparsın.

“Vur” derler vurursun, “kır” derler kırarsın.

Neden, niçin sorularını sormazsın.

Düşünmezsin, tartmazsın, biçmezsin, belletilenle yetinirsin.

Sen, sen değilsin.

Taşıdığın kafa senin, içindeki beyin başkasının!

İki gözün var ama gördüğüne değil gösterilene inanırsın.

İki kulağın var ama duyduğuna değil “ayara” güvenirsin.

Senin de damarlarında kan dolaşır ama senin kanın bozuktur.

Senin de çarpan bir kalbin var ama seninki “haindir.”

Vicdanı tüketmişsin, insafı unutmuşsun.

“Doğru” nedir “yanlış” nedir, “güzel” nedir “çirkin” nedir bilmezsin.

Aklını almışlar, fikrini boşaltmışlar.

Şeyh’e, şah’a, şıh’a taparsın; cüppe giyer, tekke - tarikat gezersin.

Arapça okursun, Arapça yazarsın ama okuduğunu anlamaz, yazdığını bilmezsin.

“Dua” okursun, cami cami gezersin,

Dilinde “din”, “iman”, “Allah”, “Peygamber”, “Kur’an” söylemi, yüreğinde “kin”, “intikam”, “öç” alma duygusu.

Elinde balta, Atatürk’ün anıtına saldırırsın.

“Put’a tapmayın, Allah’ın yolundan çıkmayın” diye nara atarsın.

***       ***       ***

Beni dinle kör gözlüm.

Bana bak sağır sözlüm.

Kara vicdanlı, duygusuz, akılsız “yaratık.”

Japonya’daki Tokyo Camii, “Tokyo Jamii Mosque”yu, Fransa’da Paris Camii’sini (La Mosque de Paris) yaptıran Mustafa Kemal Atatürk’tür.

Osmanlı, ta 1493 yılında matbaayı serbest kılmış, ancak Türkçe ve Arapça yayına yasak getirmiştir.

Müslümanlar, şeyhülislamın, ulemanın, hacının, hocanın, şeyhin, tekke ve medresenin insafına bırakılmıştı. Onların her fermanı emir, her kararı yasa hükmündeydi.

Şeriat adına kol da kesiliyor baş da alınıyordu.

Kur’an, ilk kez Atatürk zamanında Türkçe’ye tercüme edildi.

İnsanımız ilk kez kendi dilinden Kur’an okudu ve okuduğunu anladı.

Atatürk, terk edilmiş, bakımsız bırakılmış camileri onarttı, ibadete açtı.

Atatürk, dini inkâr etmedi, cami yapılmasını, camiye gidişi yasaklamadı.

Atatürk, dini dünyevi işleri için kalkan gibi kullanan ve bu yolla dünyalığını kuran din tüccarlarının oyununu bozdu.

Bana bak beyni yıkanmış “yaratık.”

Namazını kılmayı engelleyen var mı? Yok.

Orucunu tutmayı yasaklayan var mı? Yok.

Hacca gitmeni durduran var mı? Yok.

Zekât vermeni kısıtlayan var mı? Yok.

Dini vecibeni yerine getirmene mani olan var mı? Yok.

***       ***       ***

Biz, Atatürk’e tapmıyoruz, anıtlarında “ibadet” etmiyoruz.

Atatürk’ün, Türk milletini tarihten silmek isteyen emperyalist devletleri dize getirdiği için seviyoruz.

Biz Atatürk’ü, Türk milletini ilkellikler içinde yaşatan düzeni yıkıp, aydınlanmanın meşalesini tutuşturduğu için gericilikle, bilgisizlikle, cahillikle mücadele edilmesini öğütlediği için seviyoruz.

Biz Atatürk’ü, Türkiye’yi hem Müslüman hem uygar, hem akıl ve bilimi öne alan tek Müslüman ülkesi olarak yaşattığı için seviyoruz.

Biz, Atatürk’ün Anıtı önünde “din dilenciliği” yapmak için durmuyoruz.

“Cinleri”, “perileri çağırmıyoruz.

Heykelinin önünde “bizi şeytanın şerrinden koru” diye yalvarmıyoruz.

Ondan bizi cennete almasını, cehennemden korumasını dilemiyoruz.

Doğru yoldan sapmışları, doğru yola döndürmesini beklemiyoruz.

Atatürk’ün de bizim gibi bir insan olduğunu biliyoruz.

Atatürk’ü, peygamber mertebesine çıkarmıyoruz.

Anıt’ın taştan, betondan yapıldığını biliyoruz.

Biz, Mustafa Kemal Atatürk’ün manevi huzurunda, Onun düşüncelerine, atılımlarına sahip çıkıyoruz.

Yolumuzu aydınlatan, geleceğimizi gösteren, vatanımızı kuran, devrimlerimizi gerçekleştiren Mustafa Kemal Atatürk’e, sevgimizi, saygımızı, minnet duygularımızı dile getiriyoruz.

Bize bağımsız bir devlet, çağdaş bir ülke bıraktığı için Atatürk’ü seviyoruz.

Aklın ve bilimin yolunu gösterdiği için Atatürk’ü seviyoruz.

Devletin dine, dinin de devlet işlerine karışmasını durdurduğu için Atatürk’ü seviyoruz.

O büyük insanı unutmadığımızı, unutmayacağımızı dile getiriyoruz.

***       ***       ***

Hindistan İslam Ligi Genel Başkanı Pakistan’ın kurucusu Muhammed Ali Cinnah bak ne diyor:

“Hayatımda iki büyük Müslüman bilirim. Birisi o dini tebliğ eden Hazreti Muhammed, diğeri ise İslam’ı hurafelerden temizleyen büyük lider Gazi Mustafa Kemal Paşa.”

***       ***       ***

Buradan yetkililere de sesleniyorum:

Her konu da söz eden, her söze karşılık veren yetkililerimiz; Atatürk’ün anıtlarına saldırı oluyor, görmüyor, duymuyorsunuz.

Neden?

Ses verin, ses.

“Kolunu koparacağız”, “Günlerini göstereceğiz”, “Hesabını soracağız”, “Burunlarından getireceğiz”, “Arkalarındaki karanlık odakları gün yüzüne çıkaracağız” desenize ...


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık