• 02 May 2019, Thursday 9:46
CelalDurgun

Celal Durgun

“ÖZÜR” DİLEMEYE DAVET

1930'lu yıllardı.

Padişah ve halife yanlısı yazarlar ile Milli Mücadeleye katılmış kimi“aydınlar” ve bazı ittihatçılar Atatürk'ü, “diktatör” olmakla suçlamaya başlamışlardı.

Asılsız söylem ve yazılar dış basında da yer buluyordu.

Gerçek dışı eleştiriye katılan “solcu” yazarlar da vardı.

Bunlara göre Atatürk, özgürlüğün ve demokrasinin önünde engeldi.

Bu tür akıl dışı görüşleri dillendiren yazarlar arasında, “solcu” Zekeriya Sertel de vardı.

Aynı Zekeriya Sertel, Atatürk'ün ölümü üzerine kaleme aldığı yazısında, “pişman” olduğunu belirtmiş ve özeleştiride bulunmuştur.

Atatürk'ü, “diktatör” ilan ederek, padişah ve halife yanlılarına hizmet ettiğini, gericiliğe prim verdiğini, emperyalizmin oyununa geldiğini kabul etmiştir.

Günümüzün, “kör gözlü”, “sağır kulaklı”, “akıl-fikir-düşün” fakiri aydınlarına örnek olması dileğimle, Zekeriya Sertel'in “özür” yazısını aktarıyorum:

            ***                             ***

“Vicdanımda bir hesaplaşma yapma gereğini duydum.

Sağlığında biz bu insana karşı hürriyet ve demokrasi savaşı yapmıştık.

O’nu demokrasi ve hürriyet getirmediği için adeta suçlu sayıyorduk.

O’nun hareketlerini diktatörce buluyorduk.

Çünkü o vakit ormanın içindeydik.

Ağaçları görüyorduk ama ormanı bütün büyüklüğü ile göremiyorduk.

Şimdi geçenleri daha aydın görebiliyordum.

Atatürk, memleketin sosyal, siyasal ve ekonomik hayatında büyük devrimler yapmıştı.

Halifeliği ve padişahlığı yıkmış, yerine bir cumhuriyet rejimi getirmişti.

Halkın sosyal hayatında ve geleneklerinde birçok esaslı değişiklikler yapmıştı.

Halife ve padişahtan yana olanlar ona cephe almışlardı.

İttihatçılar ona suikast tertiplemişlerdi.

Emperyalistler memleket içinde isyanlar çıkarmışlardı.

İstanbul'da bütün halifeci, padişahçı ve gerici basın Atatürk'e karşı yaylım ateşi açmıştı.

Bütün bu koşullar içinde hürriyet ve demokrasi gelişebilir miydi?

Tersine, devrim düşmanlarına karşı az çok ters davranmak gerekir.

Atatürk de iç ve dış düşmanlara karşı ihtiyatlı, tedbirli bulunmak ihtiyacındaydı.

Böyle olmakla birlikte Mussolini ve Hitler biçiminde diktatörlüğe gitmedi.

Kişi yönetiminden çok meclis egemenliğine, yani halk egemenliğine önem verdi.

Bütün koşullar onun Doğulu bir diktatör olmasına elverişliydi.

Fakat asker olmasına rağmen 'benevolent diktatörship' diye adlandırdıkları biçimde yumuşak, sevimli ve akıllı bir otorite kurdu.

Bu otorite diktatörlükte olduğu gibi korkuya değil sevgiye dayanıyordu.

Ona bu kuvveti veren şey, halkın kendisine sevgiyle bağlı olmasındaydı...

Biz eleştirilerimizi özgürce yapabiliyorduk.

Nazım Hikmet, en devrimci şiirlerini onun devrinde yazdı...

Atatürk dün de büyüktü, bugün de büyüktür, yarın da büyük kalacaktır.

Biz uğrunda savaştığımız özgürlük ve demokrasiye ancak onun açtığı yoldan ulaşabiliriz... “(Aktaran, Sinan Meydan / Akl-ı Kemal)

            ***                             ***

Güce tapan tabansızları, yol düşkünlerini, dönekleri, korkakları, çıkarcıları, yalancıları... geçiyorum.

“İki ayyaş” benzetmesi yapan “siyasetçiye”, iftira yağdıran “tarihçiye”, belgesiz yazan “yazara”, destursuz konuşan “lafazana” sesleniyorum.

Bilip de konuşmayana, görüp de susana, duyup da kaçana sesleniyorum.

Suya-sabuna dokunmayana, eli kirli, yüzü kirli, dili kirli inkarcılara sesleniyorum:

Yüreğinize sorun, vicdanınızı tartın, aklınızı kullanın; olup bitenleri, yitip gidenleri, yıkılıp dökülenleri düşünün.

Üzerinde yaşadığımız toprağı vatan, ümmeti millet, insanı “adam” kılan kimdir?

İlmi, irfanı, eğitim ve öğretimi çağdaşlaştıran kimdir?

Tarıma düzen, üretime hız, ticarete ahlak getiren kimdir?

Ekonomik, sosyal, kültürel yaşama renk kazandıran kimdir?

Ağalık, beylik düzenine son veren kimdir?

Dinsiz “dindarın”, yobaz “hocanın” saltanatını yıkan kimdir?

Egemenliği halka veren kimdir?

Tabii ki, Mustafa Kemal Atatürk.

Haklının, hakkını ver.

Yurdumuzun kurtarıcısına, devletimizin kurucusuna, devrimlerimizin mimarına özür borcun var.

Özür dile!

İnsan özür diler.

Özür dilemek, olgunluktur, erdemli olmaktır.

Yanlıştan uzaklaşmak, doğruyla kucaklaşmaktır.

Zekeriya Sertel'in gösterdiği yürekliliği siz de gösterin.

Özeleştirinizi yapın.

Yapın ki, vicdanınız rahatlasın.

Yapın ki, millet sizi affetsin.

Yapın ki, çocuklarınız, torunlarınız “yarın” sizden utanmasın.

Yürekli olun, insaflı davranın, vicdanlı kalın.

Sevgi, saygı ve selam ile.


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık