• 27 November 2023, Monday 9:52
CelalDurgun

Celal Durgun

“HAİN”

Savcılık, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’e İzmir’in düşman işgalinden kurtuluşunun 100. Yıldönümü nedeniyle yaptığı konuşmada, Osmanlı Devleti ve Padişah Vahdettin’i eleştirdiği, kişinin hatırasına hakaret, halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik suçu işlediği gerekçesiyle soruşturma başlattı.

Tarikatçıların, cemaatçilerin, şeyhlerin, şıhların, İslam düzeni özlemcilerinin, tescilli Atatürk düşmanlarının sevindiklerini tahmin ediyorum.

Neresinden baksan, neresinden okusan haksızlık! Dileğim akla, mantığa, vicdana sığmayan kovuşturmanın bir an önce aklanma ile sonuçlanmasıdır.

Tunç Soyer ne dedi?

“100 yıl önceydi. Bu toprakları yönetenler gaflet, delalet ve hatta hıyanet içindeydi. Gençleri, kadınları, çocukları, geleceği hiç düşünmediler. Sadece saraylarındaki saltanatı korumak için bütün bir milleti ateşe attılar. İnsanlık onurumuzu, bağımsızlık tutkumuzu ve yaşam hakkımızı ayaklar altına aldılar ve teslim oldular.”

Yalan mı?

“Keşke Yunan kazansaydı” diyenler, “10 Kasım’da kenefe gidin” çağırısında bulunanlar, laik cumhuriyete “reklam arası” benzetmesinde bulunanlar, “ayyaş” iftirasını atanlar, ulusal gün kutlamalarında Atatürk adını ağızlarına almayanlar, anasına, babasına çamur atan aşağılık yaratıklar yoldan çıkmışlar, aklını yitirmişler meydanı boş bulduklarını sanıyorlarsa yanılıyorlar.

Sayın Soyer’e soruşturma açtıran savcı ya da savcılar neyin peşindeler?

Bağımsızlık Savaşımızın hangi koşullarda, ne denli zorluklar aşılarak, kan verilerek, can verilerek kazanıldığını bilmezler mi? Padişah Vahdettin’in marifetlerini okumamış olabilirler mi?

Mustafa Kemal Paşa’ya geri dön emrini yollayan Vahdettin değil mi?

Dönmediği için Mustafa Kemal Paşa’yı görevden alan Vahdettin değil mi?

Mustafa Kemal Paşa’yı yakalaması için üzerine asker gönderen Vahdettin değil mi?

Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarını dinsiz-imansız-kâfir ilan eden, görüldükleri yerde vurulmalarını emreden, vuranın ödüllendirileceğini, hata vuranın cennete gideceğini açıklayan Vahdettin değil mi?

İngiliz mandasını savunan, “İngiliz Severler Derneği”nin kurulmasına izin veren Vahdettin değil mi?

Düşman uçağından, Mustafa Kemal Paşa’nın “hain” olduğunu yazan bildirileri dağıttıran Vahdettin değil mi?

İngiltere’nin emri ile Meclis-i Mebusan’ı dağıtan, yurtseverlerin sürgüne gönderilmesine göz yuman Vahdettin değil mi?

İşgalci İngiliz komutanına mektup yazıp sığınma isteyen ve nihayet yurttan kaçan Vahdettin değil mi?

İşte buraya yazıyorum:

Bu soruşturmadan bir şey çıkmaz. Bir şeyler çıkarmaya gayret edenler varsa boşa uğraşmasınlar.

İngiliz belgelerine baksınlar, Kurtuluş Savaşı belgelerine ulaşsınlar, kahramanlarımızın yazdıkları anıları okusunlar, Atatürk’ü anlatan yerli ve yabancı tarihçilerin yazdığı kitaplara baksınlar, bir de akıllarını, mantıklarını çalıştırsınlar, vicdanlarına başvursunlar.

Nutuk’tan aktarıyorum:

“Osmanlı Ordusu her tarafta zedelenmiş, şartları ağır bir ateşkes anlaşması imzalanmış, Büyük Savaş’ın uzun yılları boyunca millet yorgun ve fakir bir durumda. Milleti ve memleketi 1. Dünya Savaşı’na sürükleyenler, kendi hayatlarını kurtarma kaygısına düşerek memleketten kaçmışlar.

Saltanat, Hilafet makamında oturan Vahdettin soysuzlaşmış, şahsını ve bir de tahtını koruyabileceğini hayal ettiği alçakça tedbirler araştırmakta. Damat Ferit Paşa’nın Başkanlığı’ndaki hükümet aciz, haysiyetsiz ve korkak. Yalnız, Padişahın iradesine boyun eğmekte ve onunla birlikte kendilerini koruyabilecekleri herhangi bir duruma razı…

Ordunun elinden silahları ve cephanesi alınmış ve alınmakta… Hıristiyan azınlıklar gizli veya açıktan açığa kendi özel emel ve maksatlarını gerçekleştirmeye, devleti bir an önce çökertmeye çalışıyorlar…”

***

Atatürk’ün yukarıdaki sözlerine TBMM’nin arşivinden de ulaşabilirsiniz. Vahdettin’in “hain” olduğunu kabul eden yasa Meclisten geçmiş.

Neyin peşindesiniz? Ne yapmak istiyorsunuz?

ADD Genel Başkanı Hüsnü Bozkurt’un dediği gibi, “bu soruşturmanın kendisi, halkı kin ve düşmanlığa sevk eden bir kovuşturmadır.”

Nutuk’tan bir alıntı daha:

“Efendiler! Egemenlik hiç kimsece, hiç kimseye, bilim gereğidir diye, görüşmeyle, tartışmayla verilmez. Egemenlik, güçle ve zorla alınır. Osmanoğulları, zorla Türk Ulusunun egemenliğine el koymuşlardır. Bu yolsuzluklarını altı yüz yıldan beri sürdürmüşlerdi. Şimdi de Türk Ulusu bu saldırganlara artık yeter, diyerek ve bunlara karşı ayaklanıp egemenliğini eylemli olarak kendi eline almış bulunuyor. Bu bir olupbittidir.

Söz konusu olan, Ulus’a egemenliğini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız sorunu değildir. Sorun, zaten olupbitti duruma gelmiş bir gerçeği açıklamaktan başka birşey değildir. Bu ne, olursa olsun, yapılacaktır. Burada toplananlar, Meclis ve herkes sorunu doğal bulursa, sanırım ki bu uygun olur. Yoksa gerçek yine, yöntemine göre saptanacaktı; ama belki birtakım kafalar kesilecektir.”

***

ADD Milas Şubesi’nin eski başkanı olarak diyorum ki:

Tunç Soyer yalnız değildir. Bedel ödenecekse hep beraber o bedeli öderiz.

Ne Aziz Atatürk’ten, ne Aziz Atatürk’ün aydınlık yolunu takip etmekten yılarız.

 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık