Celal Durgun

Laiklik, kısaca din ve devlet işinin birbirinden ayrılması demektir.

Ancak laiklik, sadece din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması değildir.

Atatürk'ün işaret ettiği gibi, laiklik, “aynı zamanda vicdan özgürlüğü, din ve ibadet özgürlüğüdür.”

Laik düzende din, toplumsal yaşama değil, kişisel yaşama yön verir.

Tanrı ile kul arasına kimse giremez, siyasal ve kişisel çıkarlara alet edilemez.

Laik düzende devlet, bütün dinlere saygılı ve tarafsızdır.

Laiklik, demokrası demektır.

Laiklik cumhuriyetçilik demektir.

Laiklik milliyetçilik demektir.

Laiklik devrimcilik demektir.

Laiklik halkçılık demektir.

Laiklik devletçilik demektir.

 

Bir ülkede laiklik yoksa, orada düşünce özgürlüğü yoktur.

Bir ülkede laiklik yoksa, orada serbest seçim yok demektir.

Bir ülkede laiklik yoksa, orada cumhuriyet yok demektir.

Bir ülkede laiklik yoksa orada milliyetçilik yoktur.

Bir ülkede laiklik, yoksa, millet yoktur.

Bir ülkede laiklik yoksa, orada halk yoktur.

“Ümmet” vardır.

Bir ülkede laiklik yoksa orada uygarlık yoktur, akıl yoktur, bilim yoktur, kültür yoktur.

Körlük vardır, dogma vardır, hurafe vardır, itaat vardır, taassup vardır...

Bir ülkede laiklik yoksa, orada, barış yoktur, birlikte yaşama kültürü yoktur, hoşgörü yoktur, kadın yoktur, uygarlık yoktur...

Baskı vardır, korku vardır...

Türkiye laik bir ülke midir?

Anayasaya, yasalara göre Türkiye laik bir toplumdur.

Gerçekten öyle mi?

Laik bir ülkede, mesai saatleri, Cuma öğle namazına göre düzenlenir mi?

Laik bir ülkede, Zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi'nin yanı sıra “seçmeli”din içerikli dersler okutulur mu?

İlkokullara kadar yaygınlaştırılan “mescit”açılır mı?

Laik bir ülkede, Diyanet Başkanı, Devletinin kurucusuna “lanet” okur mu?

Din'in ticarete, siyasete, sosyal yaşama müdahele etmesini isteyebilir mi?

Eğitim seviyesi yükseldikçe, “seküler alanlarda yüksek tahsil yapmanın dini inanç ve ibadetler üzerinde olumsuz etki yaptığı tespit edilmiştir” değerlendirmesinde bulunabilir mi?

Laik bir ülkede, Meclis Başkanlığı yapmış kişi, “laiklik bir kere yeni anayasada olmamalıdır” açıklamasında bulunabilir mi?

Laik bir ülkede Adalet Bakanlığı yapmış kişi,  “Diyanet, Allah'ın kanunlarına göre karar verir” diyebilir mi?

Laik bir ülkede başbakan, “İslam ile laikliği yan yana tanım olarak getirmek yanlış olur. Kişiler laik olmaz. Ben insan olarak laik değilim. Ya Müslüman olacaksın, ya laik. İkisi bir arada olduğu zaman adeta ters mıknatıslama yapar. Çünkü Müslüman'ın yaratıcısı olan Allah kesin hakimiyet sahibidir. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Yalan koskoca bir yalan....

“Tutturmuşlar laiklik elden gidiyor. Bu millet istedikten sonra tabii ki elden gidecek? Yılbaşına karşıyım. Elhamdülillah şeriatçıyım” diyebilir mi?

Diyemez.

Çünkü devlet otoritesini kullananlar göreve başlarken ant içerler.

Anayasaya ve yasalara bağlı kalacaklarına dair namus sözü verirler.

Değiştirilmesi teklif bile edilemez ilk üç maddeye sadık kalacaklarına dair yemin ederler.

Ettiği yemini, verdiği sözü anımsayan var mı?

Yok!

Hesap soran var mı?

Yok!

Laik bir ülkede, savcılar derhal harekete geçer mi?

Geçer.

Anayasa maddesini, yasalardaki yasakları hatırlatır mı?

Hatırlatır.

Sözün sahibini sorguya çeker mi?

Çeker..

Suç varsa cezasını keser, yoksa davayı sonlandırır mı?

Sonlandırır.

Sen hala “Türkiye laiktir, laik kalacak” diyorsun da!

Türkiye laik mi ki?