• 19 April 2024, Friday 11:46
CelalDurgun

Celal Durgun

KÖY ENSTİTÜLÜLER ANLATIYOR (1)

Dönemin Sağlık Bakanı Behçet Uz, Aksu Köy Enstitüsü’nü ziyaret eder.

Paçası lastikli golf pantolonlu öğrenciler, okul alanında toplanmıştır.

Bakan, topluluğa bakar, kızgın ve yüksek sesle; “Siz ne biçim öğrencisiniz? Kiminizin paçası, kiminizin Yen'i sallanıyor...”

Bir öğrenci fırlar ortaya: “Toplantınıza yetişebilmek için koştum, paçamın lastiği koptu.

Sözünü ettiğiniz öğrenci benim. Herkesi suçlamayın!”

Paçasının lastiği kopan öğrenci Abdullah Aksakal'dır.

Aksakal'ın yanıtına kızan Bakan, “sen benimle idareye gel.”

Aksakal, idare binasına geçer.

Bakan: “Sen nasıl böyle konuşabilirsin?

Aksakal :”Ben düşündüklerimi söylerim.”

Bakan: “Seni gittiğin her yerde izleteceğim.”

Aksakal: “İstediğin kadar izle! Siz egemen sınıflar, suskun millete alışmışsınız, konuşana bir yumruk vurup yere deviriyorsunuz. Ezik bir toplum oluşuyor böylece.”

*** ***

“Yerkozlu köyündeki görevimde kerpiç döküp okul duvarlarını örüyoruz.

Birlikte hela yapıyoruz. Okul ve çevresini düzenliyoruz. Ağaç dikiyoruz.

Köyde bit var. Elimde ilaçla ev geziyorum. Köyde bit kalmıyor.

Köylü hoşnut oluyor. Dertlerini açıyor, yardımcı olmaya çalışıyorum.

Bir köylü vergisini ödemesine rağmen tahsildar ondan para alıp makbuz vermemiş, kimseye söylememesi için de tehdit etmiş!

Köylüye bir dilekçe yazdım ve kaymakama gönderdim.

Kaymakam; 'Şu Yerkozlu öğretmeni olan eşekoğlueşek mi yazdı, bu dilekçeyi? O mikrop, her taşın altından çıkıyor.'

Bunun üzerine, bir sıpa, bir de at, eşek yuları alıp kaymakamın yanına vardım.

Kaymakam çok şaşırdı!

Kaymakama, bu ilçenin başısınız, devleti temsil ediyorsunuz. İki yular aldım. Biri büyükbaşlar için diğeri küçükbaşlar için. Yani biri sizin için, diğeri de benim için.

Ben devletin öğretmeni değil miyim?

Devletin öğretmeni eşekse, onun başı olan kaymakam daha büyüğüdür.

Kaymakam hakkımda tutanak tutturdu, mahkemeye verdi. (Osman Bolulu)

*** ***

 

Abdullah Aksakal, Osman Bolulu gibi haksever, yurtsever, Enstitülülerin yetiştirdiği öğrencilerin ortak özellikleri vardı:

Hepsinin “Fikri hür, İrfanı hürdü.”

“ Çağdaş Türkiye” sevdalılarıydılar!

Yürekten yurtsever, gerçekten halk severdiler!

Okudular, yazdılar, konuştular, tartıştılar, sordular, soruşturdular…

“Kul” değil yurttaş yetiştirdiler.

Ezberi değil, bilimi rehber edindiler.

Hakkı yenen, hukuku çiğnenenlerin yanına durdular, birlikte direndiler…

Ağalık-beylik düzenine çomak soktular.

Güneş oldular, karanlığı boğdular.

Ektiler, biçtiler, ürettiler…

Ulus olmanın, kardeş olmanın, yurttaş olmanın önemine vurgu yaptılar.

Köy Enstitüleri yalnız eğitim alanında değil, düşünce ve sanat dünyamızda da değişim sağladı.

Fakir Baykurt, Ümit Kaftancıoğlu, Talip Apaydın, Mahmut Makal, Mehmet Başaran, Pakize Türkoğlu, Hatun Birsen Başaran, Ali Dündar, Mehmet Uslu, Dursun Akçam Yusuf Ziya Bahadanlı, Ahmet Telli gibi yazarlar edebiyat dünyamızın ünlü isimleri oldular.

 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık