• 13 January 2022, Thursday 8:13
CelalDurgun

Celal Durgun

LİSELİ GENÇ'E...

Herkeste beyin var...

Herkeste akıl, fikir, kalp var...

Herkeste insaf, vicdan oluşur...

Kusura bakma;

Sendeki beyin zayıf, akıl fikir yanlış, insaf vicdan yaralı...

 

Biliyor musun?

Sana acıyorum...

Gözünü kör etmişler...

Aklını çelmişler...

Kalbine girmişler...

Vicdanını yok etmişler...

Belli ki, etki altında kalmışsın.

Belletileni, ezberletileni, buyurulanı dinlemişsin.

Kafese konan papağan gibi söyleneni kaydetmişsin.

Aklına, fikrine, beynine danışmamışsın.

Sormamışsın, soruşturmamışsın, araştırmamışsın...

Okumamışsın, öğrenmemişsin...

Dolduruşa gelmişsin, dolmuşa binmişsin.

Neden, nasıl, nereye sorularını sormamışsın.

***

Sadece sana değil, anana, babana da acıyorum.

Seni okutan öğretmenlerine acıyorum.

Seni ve senin gibileri eğiten, eğitim düzene acıyorum.

Kendine düşman, milletine düşman, vatanına düşman gençlere acıyorum.

Duygusuz, vefasız, kalpsiz; kadir-kıymet bilmezlere acıyorum.

***

Almışsın eline bıçağı, koymuşsun önüne Atatürk'ün posterini bir o yana, bir bu yana saplıyorsun.

Mutlu pozlar veriyorsun.

Çocuğu yok” diyorsun, “üç çocuk” istiyorsun...

Kimlerden feyiz aldığın belli...

(“İki ayyaş” benzetmesinde bulunanlardan Atatürk'ün anıtını “put” yapanlardan, Atatürk'ün anasına-babasına iğrenç iftiralar atanlardan, “camiyi geneleve çevirdi” yalanına başvuranlardan, Atatürk'e lanet okuyanlardan...)

***

Mustafa Kemal Atatürk hakkında hiçbir şey bilmediğini biliyorum.

Onu anlatan kitapları okumadığını da biliyorum.

Tek yanlı beslendiğin besbelli...

Cahilsin, ön yargılısın.

Atatürk'ü tanımıyorsun, yaptıklarını görmüyorsun.

Ömrünü; milletine, devletine adadığını hissetmiyorsun.

Hani, “çocuğu yok” diyorsun ya;

(Beyin kusurlu, göz kör, vicdan yaralı olunca, böyle oluyor.)

Atatürk olmasaydı sen de, anan, baban da olmazdı.

Atatürk, 84 milyonun manevi babasıdır.

Seni; okumaya, aydınlanmaya, gerçeği görmeye davet ediyor; Atatürk'ün Bursa Nutku ile baş başa bırakıyorum:

 

Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, “Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır” demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.

 

Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, “Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir” diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, “demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek”

 

Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, “ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.”


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık