• 09 October 2019, Wednesday 15:22
CelalDurgun

Celal Durgun

ALLAHIM, BİZİ BÖYLE  “MÜSLÜMAN”LARDAN KORU

Gravat takanı da var, takım elbiselisi de.

Şalvarlı gezeni de var, sakal uzatanı da.

Eli kalem tutanı da, ağzı laf yapanı da.

Falcılık yapanı da, geleceği göreni de...

Muska yazanı, büyü bozanı, ölüyü konuşturanı, sağlığa kavuşturanı da...

Allah'la konuşanı, siyasetle buluşanı, ticaretle uğraşanı da...

Elinde son model telefon.

Altında son model araba.

Sözde namazında-niyazında en büyük “Müslüman.”

En doğru insan.

Yalan söylemez, hak yemez, hukuk çiğnemez, adaletten şaşmaz.

Güya, Allah'ın emrinde, Kur'an'ın yolunda, din-iman savunucusu.

Din için savaşan “mücahit.”

Tekkelerde, medreselerde ilim okumuş, irfan görmüş “alim.”

Matematik bilmez, fenden anlamaz, sosyoloji, felsefe okumaz.

Aklına, mantığına danışmaz.

Ezberlediğini okur, öğretileni söyler.

Neden, niçin sorularını sormaz.

Salgın hastalık mı var? Allah'tandır.

Yağmur ne zaman yağacak? Allah bilir.

Sel mi gelmiş, deprem mi olmuş? Allah bizi cezalandırdı.

Fay-kırık nedir bilmez.

Mimara, mühendise danışmaz.

Demirden, çimentodan çalar.

Zelzele olunca “zina” dan “zulüm” den der.

                                   ***

Sözde din adamı Yaşar Hoca anlatıyor:

“İster inanın, ister inanmayın; Deprem Sipil dağından Manisa üzerine çöktü böyle, siyah bulut halinde. Allah'ü Teala beni görevlendirdi.

Ben istemedim “gelmesin” dedim, “gidin” dedim, tekrar geldi, “gidin” dedim, yine gitti.

Üçüncü defa deprem siyah bulut halinde tekrar Manisa'ya hucüm etti.

Gece oluyor bu, gene yüce Rapbimden gitmesini istedim.

Manisalıların üzerine evlerinin yıkılmamasını istedim.

Rabbim Teala bunu kabul etti, ... “gitsin mi “dedi, “gitsin” dedim.

Camiye gelenlere söyledim, bir iki gün içinde doğuda hadiseler olacak bizzat ben bunu dedim ve doğuda deprem oldu!”

                                   ***

Manisalılar ne kadar şanlı!

Allah'la konuşan, depremi savuşturan Yaşar Hocası var.

Her ile, her ilçeye, mahalleye ve köye bir Yaşar Hoca gerek.

                                   ***

Din tüccarı cahil konuşuyor:

“Depremler ilahi bir ikazdır. Alimler, iki 'Z' olunca üçüncü 'Z' gelir, demişlerdir.

Yani zulüm ve zina çoğalınca zelzele olur.

Hadis-i şeriflerde buyurulur ki; Zina yayılınca depremler çoğalır...

Düzgün bir şekilde yaşamazsak, Rabbim bizim ülkemizi helak edebilir.

Şimdi bizim İstanbul'da kaç tane sapık vardır?

Düşünün bakın.

Rabbim artık Lut kavmi gibi bizleri yok etmiyor.

Amerikan askerlerini gönderiyor, onlar da bomba yağdırıyor.

Tebliğimizi yapacaz, zor da olsa yapacaz. Debremin olma sebebi zulümdür. 

Ekrem İmamoğlu İstanbul'u kazandı. Binlerce kişiyi işten attı.

İşten atılan kişilerin sesini yüce Allah duymuyor mu?

Yüce Rapbimin her şeyden haberi var ve Maalesef İstanbul'da çok büyük bir zulüm var.

Şimdi bu işten atılan insanların nabalı İmamoğlu'na oy verenlerin boynunadır...

İstanbul'da zina ve zulüm arttı, bunun ucu depreme kadar gider.”

                                   ***

İyi de oy vermeyen İstanbulluların suçu ne?

Cevap hazır:

“Seslerini yükseltmeyerek, tebliğ görevini yerine getirmeyerek suça ortak oldular!”

Din tüccarı siyasi propaganda da yapıyor.

“2001 yılından sonra depremler birden bire durdu.

Bu depremler neden durdu? 

Sebebi Erdoğan...”

                                    ***

Bilim adamları, depremin insanların işlediği günahlardan değil, fay hattının hareketlenmesinden  meydana geldiğini açıklıyor.

Japonya'da da şiddetli depremler oluyor, üstelik Japonların din anlayışı bizimkine hiç uymuyor. Ama Japonya'da evler yıkılmıyor, insanlar depremden ölmüyor.

Hüsnü Mahalli ne güzel özetlemiş:

“İnsanlar yoksullaştırılmalı, cahil bırakılmalı sonra da irade ve beyinleri esir alınmalı.

Hikaye bundan ibaret.”


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık