• 16 January 2020, Thursday 9:12
CelalDurgun

Celal Durgun

İNSAN ATATÜRK (4)

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, devrimlerimizin önderi Mustafa Kemal Atatürk, şatafattan, şaşaadan uzak durur, sade, yalın yaşamı seven bir liderdi.

Koruma ordusu ile gezmez, aksine halktan biri gibi olmaya özen gösterir, fakat halkın kuyruğuna takılmaz, popülizme sapmaz, devrimci tavrından ödün vermezdi.

Gittiği, gördüğü, dolandığı yerlerde halktan biri gibi davranır, milletin vicdanındaki sese kulak verir, kapalı kapıların ardında başka, meydanlarda başka konuşmazdı.

Saraylarda durmayı sevmez, halkla konuşur, buluşur, halkla gülüp, oynardı.

Atatürk'ün yakın arkadaşı Kılıç Ali, Atatürk'ün insan yanını şöyle anlatıyor:

“Bir gün motorla Boğaz'da bir gezinti yapıyorduk. Anadoluhisarı önlerine gelmiştik ki,

Atatürk emretti:

“Harp Okulu hayatından sonra Göksu deresini hiç görmedim. Duralım da derede bir sandal gezintisi yapalım.”

Motor dere ağzına demirlendi. Oradan bir sandal getirdik. Atatürk beni ve başyaverini yanına alarak sandala bindi. Dere'nin sonuna kadar gittik.

Bize rastlayanlar Atatürk'ün farkında değillerdi. Hatta sandal bir ara dönerek kumluğa oturduğu ve kurtarmak için yardım edenler de olduğu halde bunlar Atatürk'ü bir türlü tanıyamıyorlardı.

Döndük. Motor'a geliyorduk.

Dere kenarındaki eski yapılardan birinin alt kat penceresinde bir siyahi dadı ile bir yaşlı hanım oturuyorlardı. İçlerinden biri Atatürk'ü tanıdı ve bağırmaya başladı:

'Ta kendisi! Seni gördüm. Artık ölsem de gam yemem.'

Diğer hanımla birlikte seslerini daha da yükselttiler:

'Ne olur! Kandil günü bir kahvemizi içmeye buyurmaz mısınız?'

O gün kandildi.

Atatürk, eliyle işaret ederek cevap verdi:

'Geliyorum, geliyorum!'

Sandalı yalıya yanaştırttı. Yalı'nın küçük bahçesinde üç ihtiyar kadınla kahve içti. Şuradan, buradan konuşarak veda etti. Kadınların, ellerini havaya kaldırarak gönülden dua edişlerini hiç unutamam.

***

“Bir akşam Sakarya motoru ile gezintiye çıkmıştık. Karanlık bastığı sıralarda Moda koyuna geldik. Mehtabın ilk günleriydi. Koy'un hafif ay ışığı içindeki göl manzarası Atatürk'ün hoşuna gitti ve Fenerbahçe'deki Belvü Gazinosu'nun açıklarında motorun demirlemesini emretti:

Yanımızda yabancı kimse yoktu. Atatürk şöyle dedi:

'Buraya geldiğimizi kimse görmesin. Elektrikleri söndürelim. Mehtap da var. Burada yiyip içelim.'

Gece çok güzeldi. Sofra kuruldu. Güvertenin karanlığında yiyilip içilmeye başlandı. Fakat on beş dakika geçmemişti ki, motorun çevresinin yavaş yavaş karartılar, gölgeler halinde sessizce gelen birçok sandalla çevrildiğini ve sürekli de çevrilmekte olduğunu gördük.

Güya kimsenin haberi olmasın derken tam bir baskına uğramıştık.

Atatürk bu manzarayı görünce emretti:

'Karanlığın manası kalmadı. Elektrikleri yakın!'

Elektrikler yandı.

Halk, beyaz elbiseler içinde pırıl pırıl Atatürk'ü görünce denizin ortasında bir alkış tufanıdır koptu ve denebilir ki, yarım saat içinde motorun çevresi sandaldan sandala geçmek suretiyle karaya kadar gidilebilecek bir kalabalıkla dolup taştı.

Atatürk, Sakarya motorunda, halk sandallarda; Atatürk'le meçhul kalabalık arasında parça parça bir konuşmadır başladı.

Atatürk, sanki kendisine misafir gelmişler gibi, kalabalığa sordu:

'Size ne ikram edeyim? Ne istersiniz?'

Kalabalık içinden ve sandallardan sesler geliyordu:

'Paşam, seni isteriz! Seni isteriz!'

Atatürk emretti. Hemen güzel bir saz heyeti geldi. Halk'a ikram edilmek üzere içki ve yemiş getirildi, çevredeki sandallara dağıtıldı ve Moda koyunun mehtaplı gecesinde Atatürk'le milletin bir parçası kucak kucağa harikulade bir alemdir başladı.

Atatürk, çok sevdiği leblebilerini avuçlayarak motorun yanına yaklaşmış olan sandallardaki hanımlara, beylere ikram ediyordu.

Sabaha doğru Moda koyundan ayrılırken, Atatürk halka bağırdı:

'Allahaısmarladık arkadaşlar!'

Halk cevap verdi:

'Uğurlar olsun Paşam! Gelecek mehtaba yine bekleriz.'

'Mutlaka geleceğim' diyordu Atatürk. 'Gelecek mehtapta da buradayım!'

İşte milletin, Atatürk'e, Atatürk'ün millete bağlılığı bu kadar derin, bu kadar içten idi.


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık