• 14 February 2023, Tuesday 8:44
CelalDurgun

Celal Durgun

“SESİMİ DUYAN VAR MI?”

Üzerinden bir hafta geçti.

Yüreğimiz ağzımızda, elimiz böğrümüzde…

Gözümüz yaşlı, kalbimiz yaralı…

Enkaz altından çıkarılan diri canları gördükçe seviniyor, ölü canları görünce kahroluyoruz.

Anasını, babasını, eşini, çocuğunu arayan depremzedelerin sözleri, kurşun yemiş gibi ciğerimizi dağlıyor:

“Askere çağırdı”, gittim, “vergi istedi” verdim…

Anam, şu enkazın altında, sesini duydum, beton yığınını kaldıramadım, anama ulaşamadım, yerini biliyorum kurtaramadım…

“Nerde bu devlet?” “Askerimiz nerede?”

“Niye ekip yok?” “Niye vinç yok?”

Sözler dokunaklı, depremzede çaresiz…

Enkazın başında bar bar bağırıyor.

TV muhabirine yalvarıyor, ne olur, sesimizi duyurun, geç kalmadan gelsinler…

TV gösterdi, muhabir konuştu.

6 Şubat pazartesi günü sabahtan akşama, akşamdan sabaha kadar TV’nin başından ayrılmadım.

Ağlayan anaları, perişan babaları, yalvaran çocukları gördüm, ben de ağladım.

Yıkılan binaları, çöken yolları gördüm.

Askeri görmedim, kurtarıcı ekibi görmedim.

Felaketin 2. Gününde de görmedim.

Kahroldum.

***

Bilim insanları yaklaşan felaketi konuştu, dinlemediniz!

Üniversiteler raporlar hazırladı, okumadınız!

Yer bilimcilerimiz, dünyanın tanıdığı bilim insanlarıyla beraber araştırmalar yaptı, vardığı sonuçları size de bildirdi, neredeyse depremin gününü, saatini bile söylediler, takmadınız.

Bari felaket günü gereğini yerine getirin be kardeşim.

İçi yanan ananın, ciğeri parçalanan babanın yanında durun.

Ekipmanları zamanında olay yerine gönderin, alet ve edevatları zamanında olay yerine ulaştırın, yıkılan evlerin, betonların altında kalan anaya, babaya, çocuğa, eşe, dostta ulaşın. Ulaşmadınız.

AFAD deprem yerine geç ulaştı.

Asker, olay yerine geç ulaştı.

Vinçler, kurtarma araçları geç ulaştı.

Kurtarılabilecekler kurtarılmadı.

Ve ölü sayımız 30 bine yaklaştı. (13.01.2023 tarihi itibarıyla)

Hayır! Bu” kader” değil, “takdir-i İlahi” hiç değil.

Bu bir cinayet; öngörüsüzlüğün, cahilliğin, boş vermişliğin sebep olduğu cinayet;

“Yola çıktım, geliyorum; tedbirini al, kendini kolla; demedi deme” açıklamasıyla gelen bir cinayet.

Katili bilinen, bir cinayet.

Tedbir almadınız, önlemleri sıralamadınız, gereğini yapmadınız.

Kaçak binaları yıkmanız gerekirken, “imar barışı” ile yasalaştırdınız.

Reklam kampanyaları düzenlediniz.

Meydanlarda, şu kadar kişi “imar affından yararlandı” diye övündünüz.

Üstelik paramızı aldınız, yanlışınızı bize alkışlattınız.

Mimarlar, mühendisler, meslek kuruluşları, bilim insanları adeta yalvardı, yapmayın, eylemeyin uyarılarında bulundular.

Dinlemediniz.

Paramız gitti, evimiz yıkıldı, canlarımızdan olduk.

Nelere sebep olduğunuzu gördünüz mü?

Aklınızı başınıza devşirin.

Bilim insanlarını dinleyin.

Doğayla kapışmayın, yarışmayın, zıtlaşmayın.

Doğa bize muhtaç değil, biz doğaya muhtacız.

Fay üzerine, düz ovaya, gevşek zemine apartmanlar kondurtmayın.

İsteyen herkes müteahhit olmasın.

Denetleyin, kontrol mekanizmalarını etkin kılın.

Bu son olsun. Hey yetkililer!

Sesimi duyuyor musunuz?

 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık