• 06 October 2022, Thursday 10:51
CelalDurgun

Celal Durgun

AYIP, AYIP…

Tutturmuşlar “saray,” “saray.”

“Saray” kadar taş düşsün başınıza.

Devlet, millet, bayrak, demokrasi düşmanları mal bulmuş mağribi gibi saldırıyor.

2021’de, sarayın günlük masrafı 10 milyonu aşmışmış.

Asgari ücretlinin günlük geliri 184 liraymış.

Sarayın bir aylık gideri 30 milyonun üzerine çıkmışmış.

Asgari ücretlinin aylık geliri 5 bin 500 lirada kalmış.

Sarayın yıllık gideri 120 milyonu geçmişmiş.

Asgari ücretlinin yıllık geliri 66 bin lirayı geçmiyormuş.

Garip olan ne?

Saray dediğin, Türkiye Cumhuriyeti’nin yönetildiği yer.

Ahmet’in, Mehmet’in, senin, benim oturduğum ev değil.

Önce haddini bil, kendini sarayla kıyaslama.

Fakirlik numarası yapma, ayağını yorganına göre uzat, şükür et.

Et alamıyorsan, ot al; et yiyen mi çok yaşar, ot yiyen mi?

Az yiyen mi çok yaşar, çok yiyen mi?

Benzin, mazot pahalıymış; sana ne be arkadaşım, arabası olan düşünsün.

Çarşı-Pazar pahalıymış; çarşıya çıkma, pazara gitme, ne şeytanı görürsün ne salavat getirirsin; bu kadar basit.

Beterin beteri var biliyor musun?

Bak Avrupa’ya, bak Amerika’ya raflar boş, para var, mal yok… Malın olmadığı yerde, paran olsa neye yarar? Biz de öyle mi? Raflar dolu, paramız biraz az. Mal olsun da, paran olmasa da olur. Önce gözün doyacak.

Büyüklerimiz senelerdir anlatıyor; görmüyor, duymuyor, okumuyor musun? Anlatayım:

Allah’ın izniyle önümüzdeki ay, olmazsa sonraki ay, o da olmazsa ondan sonraki ay, (biz de ay çok); Ay içinde olmazsa baharda, baharda olmazsa, yaz var, yazın mutlak olur ama her ihtimali düşünmek zorundayız, yazın da olmazsa, sonbahar var, zaten şurada kışa ne kaldı ki, kışa kadar uzayabilir. Olmaz ya, diyelim ki olmadı ertesi yılda mutlaka olur.

Bu arada sen de hükümete yardımcı olacaksın. Har vurup, harman savurmayacaksın. Ramazan ayındaymış gibi iki övün yiyeceksin. Ramazan ayı nasıl gönül rahatlığı içinde geçiyorsa, bu günler de öyle geçecek.

Az alacaksın, az yiyeceksin, az tüketeceksin. Kilo ile alma, tane ile al; gramla al, tazesini alma, bayatını al, dirisini alma çürüğünü al… Ölmezsin. Maksat karın doyurmak değil mi?

Termosifonun, kombinin, fırının, çamaşır makinasının fişini çek, akşamları TV’yi aç, ama lambayı açma, TV’nin ışıltısı yeter. Al sana elektrik-su-gaz tasarrufu.

İki adımlık yol için dolmuşa binme, çocukların da binmesin. Hem sağlıklı kalırsınız, hem paranız cebinizde kalır.

Devletimiz yaşar, milletimiz var olur, bayrağımız dalgalanır.

Ne diyor din “büyüğümüz”.

“Bu dünya imtihan yeridir. Dünya’da çeken, ahirette çekmeyecek.”

O zaman, takma kafana, aç kalmışsın, susuz kalmışsın, maaşın düşükmüş, çoluğuna-çocuğuna yedirememişsin, içirememişsin, okutamamışsın üzülme; Burası yalan dünya, sen sonrasını (ahireti) düşün; sınavı geçmişsin, sen de çocukların da cennettesin.

İkide bir, “sarayın ışıklarına bak,” sarayda yaşayanların şatafatına bak”, üç maaş, beş maaş alan görevlilere bak diyen aymazlara kanma. Günaha girersin, nankörlük edersin.

Koca devleti yönetmek kolay mı?

Gecen yok, gündüzün yok, sabahın yok, akşamın yok… Çalışıyorsun zaman yetmiyor, imzalıyorsun bitmiyor… İçerideki “işbirlikçiyle” didişiyorsun dışarıdaki “düşmanla” savaşıyorsun. “Hain” tuzakları bozuyorsun, şom ağızlılara laf yetiştiriyorsun. Oradan geleni, buradan geleni karşılıyorsun, ağırlıyorsun… Açılışlara, törenlere, davetlere katılıyorsun.

Sen, üç kişilik bir aileyi yönetemiyorsun. 85 milyonluk Devleti yönetmek kolay mı?

Yanındakileri koruyacaksın, yandaşlarını kollayacaksın… Muhalefete laf yetireceksin… Gazetecisini, yazarını, televizyoncusunu “hizaya” getireceksin…

İşçisi var, işvereni var, memuru var, sendikası var… Kimseyi memnun edemiyorsun. Canın sıkılıyor, kafan bozuluyor… İyi ki zaptiyemiz var. “Dağıt” diyorsun, dağıtıyor, “yakala” diyorsun yakalıyor.

Sıkıntı, itibarı zedeleyenlerde, kadir kıymet bilmeyenlerde… Varsın olsunlar; biz, millet olarak kadir-kıymet biliriz. Saray biziz, biz sarayız.

Işığımızı söndürürüz, sarayın ışığını söndürmeyiz. Çatlasan da, patlasan da o saray ışıl ışıl ışıldayacak.

Uçağı da olacak, makam araçları da…

Koruma çok önemli, dört bir yanımız “hasım” dolu.

Hele danışman, o kadar önemli ki; ne kadar danışman, o kadar hatasız yaşam.

Ne demiş atalarımız: “Danışan dağları aşar, danışmayan düz ovada şaşar.”

Saray ve asgari ücretli karşılaştırması yapan vatan hainidir.

85 milyon insana hakarettir. 85 milyon insanız, bir saraya bakamayacak mıyız?

Ayıp, ayıp.

Vallahi ayıp, billahi ayıp.

 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık