Celal Durgun

Hani, koalisyonlar dönemi bitecekti.

Hani, küçük partiler silinecekti.

Hani, siyasi pazarlıklar sonlanacaktı.

Hani, istikrar gelecek, siyaset dünyamız temizlenecekti.

Tersi oldu!

Eskiden; seçimden sonra kurulan koalisyonlar, şimdi seçimden önce kurulur oldu.

Küçük partiler, büyük partilerle pazarlığa oturdu.

İstikrarsızlık aldı yürüdü…

Siyaset dünyamız kirlendikçe, kirlendi.

Karalar aklandı, aklar karalandı.

Kibarlık, incelik, sevgi, saygı gitti…

Aymazlık, kabalık, nankörlük, küfür, hakaret sıradanlaştı.

Başkanlık sistemi bizi ileriye değil, geriye götürdü.

Herkes asgari ücretli yapıldı.

Çarşıya, pazara çıkamaz, kasaba, manava uğrayamaz olduk.

Yaşam zorlaştı, alım gücü düştü…

İşçi perişan, memur perişan, esnaf perişan, köylü perişan, emekli perişan…

Varlıkta buluşmayı beklerken, yoklukta eşitlendik.

Konuşmak yasak, yazmak yasak, düşünce açıklamak yasak…

“Not etmek,” “tehdit etmek” dönemi başladı.

Övmek serbest, yermek yasak.

Yandaşa her yol açık, eleştirene ceza kesmek moda.

“Başkanlık” sistemi tutmadı, oturmadı, bize uymadı.

Her alanda geriledik.

Bilim’de, üretimde, düşüncede, demokraside, ekonomide, adliyede, içerde, dışarda geriledik.

Önümüzdeki seçim, kader seçimidir.

“Başkanlık mı, Parlamenter Sistem mi? Seçimini oylayacağız.

Cumhur İttifakı elaman arar gibi, parti arıyor!

Cepheyi büyütmeye, sandığı garantilemeye çabalıyor.

Önüne geleni yanına çağırıyor!

Elaman arayan işverenin bile şartları olur.

Bay mı, bayan mı? Yaşı, boyu, kilosu uygun mu?

Ehliyeti var mı, deneyim sahibi mi?

Hırsız mı, arsız mı?

Sicili temiz mi, kendisi düzgün mü?

Sorar, soruşturur, gözü tutarsa işe alır, tutmazsa anketi doldur, telefonunu yaz, biz sizi ararız diyerek kibarca kovalar.

İş insanının gösterdiği itinayı göstermiyor.

Millet İttifakını anlıyorum.

Başından beri birlikteler, görüşmelerde bulundular, hazırlıklar yaptılar, raporlar yazdılar.

Neyi yapacaklarını, neyi yapmayacaklarını açıkladılar.

Birbirine benzemediklerini biliyorum; ancak onları bir arada tutan bir amaç var:

“Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem.”

Peşinen yazayım:

Ben, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’den yanayım.

Cumhurbaşkanlığı İttifakı’na gelince;

Korkuyorlar… Kaybetmekten korkuyorlar.

Panik halindeler… Hata üstüne, hata yapıyor.

Elaman arar gibi siyasi destekçi arıyor.

Göz kırpanı çağırıyor, bakanı selamlıyor, uzaktakine el sallıyor, arkasını dönene aracı yolluyor, inat edeni yumuşatıyor…

Pazarlık, pazarlık, pazarlık.

İlke yok, omurga yok, söz yok, erdem yok…

Tek amaç iktidar, yani 50+1 hesabı.

Tutar mı? Göreceğiz, az kaldı.