• 14 January 2020, Tuesday 8:46
CelalDurgun

Celal Durgun

KAYINPEDERİM “BABALIĞIM” M. ALİ ALPARSLAN

Kendisini, 1982 yılı Nisan ayında tanımıştım.

Kıravatımı takmış, takım elbisemi giymiş, Milas'a öyle gelmiştim.

Bademlik caddesindeki evinin altında bulunan bakkal dükkanında elini öpmüştüm.

Yüzüne baktım, ela gözleri dikkatimi çekmişti.

Çok ciddi görünüyordu. Halini-hatırını sormuştum.

Kısa cevaplar veriyor ve gözleriyle beni süzüyordu.

Damat adayıydım.

Saygıda kusur etmemeye gayret ediyordum.

“Nereden çıktın be adam” der gibi bakıyordu.

Ya da bana öyle gelmişti.

Sonra...

Ben, hep Ona “baba”, O hep bana “oğlum” demişti.

İki erkek evlat sahibiydi, üçüncüsü de ben olmuştum.

Maddi ve manevi her türlü zorluklarımda, elimden tutan ilk kişiydi.

Dünyaya bakışımız, okuduğumuz gazete bile aynıydı.

Evinde balık veya et pişmişse, yemeğe çağırır, rakıyı masaya koyar, iki kadeh aldıktan içme işini sonlandırırdı.

Her rakı masasında konuşulduğu gibi, memleketi kurtarır ve siyasetten söz ederdik.

Hiç unutmam...

Bir keresinde, “böyle giderse, Halk Partisi iktidarını göremeyeceğim, eğer benden sonra iktidar olursak, mezarımın başına gel, iki kadeh rakıyı birlikte getir, birini sen iç, birini de toprağıma dök ve bana seslen, 'Baba iktidar olduk de' demişti.

29 Mart 2009 Yerel Seçimlerinde CHP'nin adayı Muhammet Tokat'a destek vermişti.

Benden bir konuşma hazırlamamı istemişti. Ben de gereğini yapmıştım.

O konuşmasında, 1952 yılında, doğduğu köy olan Bozalan'da başladığı muhtarlık görevini 1973'den beri İsmetpaşa Mahallesi'nde sürdürdüğünü ve yaşı gereği artık aday olmayacağını belirttikten sonra, 'Bugün kendim için oy istemiyorum. Bu gün Milas'ta doğmuş, Milas'ta okumuş, Milas'ta büyümüş, Milas'ta çalışmış; Gençlik yıllarından itibaren CHP içinde görev almış bilgili, görgülü, yetenekli, cesur, atak, sözünün eri olacağına inandığım, oğlum kadar güvendiğim Muhammet Tokat için oy istiyorum ve Ona kefil oluyorum. İsmetpaşalılardan Muhammet Tokat'a oy istiyorum' demişti.

Kore'de bulunduğu günlerini anlatırken duygulanır ve ağlardı.

ABD'li askerlerin, Türk askerlerini ölüme sürdüğünü, Koreli halkın Türk askerini bağrına bastığını anlatırdı.

Yıllar sonra Kore gezisine katılmıştı, döndüğünde çok mutlu olduğunu görmüştüm.

Ticaret yapardı. Halı alıp satardı.

Kuşadası'na birlikte halı götürmüştük. Sabahın erken saatleriydi. Selçuk'a varmıştık. Hadi karnımızı doyuralım demiş ve bir köfteciye girmiştik. Hayatımda ilk kez sabahın köründe köfte yemiştim.

Ankara'ya halı götürmüştük, halıları Çankaya'dan Ulus'a kadar sırtında taşımıştı.

Bana, çok güvendiğini biliyordum.

Kızı Birsen'e, “Ben bakılmaya muhtaç hale gelirsem, siz bakarsınız” derdi.

Biz de elimizden geleni geri koymadık, gücümüzün yettiği, aklımızın erdiği kadar, O’na sahip çıkmaya gayret ettik.

Yaşlılığında arkadaşı olup birlikte gezdik, hastalığında yoldaşı olup moral vermeye çalıştık.

Sevgili babam, kayınpederim, babalığım ışıklar içinde uyu.

Mekanın cennet olsun.

Sen, hep bizimle olacaksın.

Anılarımızda yaşayacaksın.

Seni unutmayacağız.


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık