• 26 October 2024, Saturday 15:39
CelalDurgun

Celal Durgun

ATATÜRK VE TBMM VE ÇIKARDIĞIM DERSLER

Mustafa Kemal Atatürk, diyor ki;

“Türkiye Büyük Millet Meclisi, milletin meclisidir. Milletin vekillerinden, milletin verdiği yetki ve görevleri yerine getiren kişilerden oluşur.

Millet Meclisi üyelerinin değerli ve uzman kişilerden seçilmesini sağlamak; Meclis’in iç teşkilatında, komisyonların kurulmasında, Bakanlar Kurulu’nun seçilmesinde bilim ve uzmanlığa son derece önem vermek gerekir. Bir milletvekili ülkenin yüksek çıkarlarını her türlü düşüncenin, kişisel çıkarlarının üstünde tutar.”

Ders 1:TBMM, ulusun meclisidir. Meclis, hısım-akraba, eş-dost; ağa-bey takımından değil, değerli ve uzman kişilerden yani saygılı, erdemli, sorun çözen, özü ve sözü bir kişilerden oluşmalıdır.

Mustafa Kemal Atatürk diyor ki;

“Meclis, Milletin verdiği yetkiyi kullanan, görevleri yapan kişilerden oluşur. Dolayısıyla yalnız ve yalnız milletindir, yalnızca milletin emrine itaat eder. Yoksa makamı ne olursa olsun kimselerden emir almaz. İtaat kabul etmez bir meclistir. Ülkenin yazgısında biricik yetki ve kudret sahibi odur.

Ülkenin düzeni, iç ve dış emniyet ve dokunulmazlığı için en büyük güvencedir. Büyük ulusal sorunlar ancak Büyük Millet Meclisi’nde çözüm bulur. Meclis, hükümete güvenoyu verir, gerekli görünce onu düşürür. Meclis yurtseverliğin, çalışkanlığın, önlem almakta isabetin ideal örneğidir. Yurdun korunması ve bayındırlığı için en yüksek ulusal esin ve kudret kaynağıdır.”

Ders 2: Milletvekili emir almaz, makamı ve görevi ne olursa olsun, kimseye itaat etmez. Emir alacağı tek makam ulustur. Sorunlar Mecliste çözülür.

Mustafa Kemal Atatürk diyor ki;

“Sultanlarla, halifelerle idare edilmiş ve edilmekte olan ülkelerde, vatan için en büyük tehlike, sultanların ve halifelerin düşmanlar tarafından satın alınmasıdır.

Bu, çok defa kolaylıkla sağlanabilmiştir…

Millet meclislerine kadar girme yolunu bulabilen vatansızlara her zaman rastlanabileceğine, tarihin bu konudaki örnekleriyle hükmetmek zorunludur.

Bunun için millet kendi vekillerini seçerken, çok dikkatli ve titiz olmalıdır.

Sevgili milletim, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağın adamların kanındaki, vicdanındaki esas cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an vazgeçme.”

Ders 3: Meclis’e girme yolunu bulan namussuzlar her dönemde var olmuştur. Ulus, kime oy vereceğini, kimi Meclis’e göndereceğini iyi değerlendirmelidir. Yani yalancıya, talancıya, çıkarcıya, utanmaza, ahlaksıza, bilgisize, cahile, vatansıza oy verilmez.

Mustafa Kemal Atatürk diyor ki;

“Yüce Meclis’in başlıca görevlerinden biri de halkın sorunlarını çözmektir…

Halkın öteden beri karşı karşıya bulunduğu sefalet nedenlerini, yeni araçlar ve teşkilat ile başlanan reformlarla ortadan kaldırarak yerine gönenç ve mutluluk ikame etmeyi en önemli bir hedef olarak değerlendirir.

Dolayısıyla toprak, eğitim, adliye, maliye, iktisat ve vakıf işlerinde, diğer sorunlarda toplumsal kardeşlik ve yardımlaşmayı hâkim kılarak, halkın ihtiyaçlarına göre yenilikleri ve kurumları vücuda getirmeye çalışacaktır. Bunun için de siyasi ve toplumsal ilkelerini milletin ruhundan almak ve uygulamada milletin eğilimlerini ve geleneklerini gözetecektir. Toplumsal kardeşlik ve işbirliği temeline dayalı, ulusal ihtiyaçların gerektirdiği yeni bir teşkilatlanmayı planlayan meclisimi, ulusal özellikler ve gelenekleri hesaba katmak suretiyle reformları uygularken, kendine özgü milli prensiplere dayanacaktır.”

Ders 4: Meclis, halkın sorunlarının çözüldüğü yerdir. Milletvekilleri Ulus’un gereksinimlerini görecek, yenilik ve devrimlere önderlik edecektir. Ancak kendi öz değerlerimizi unutmayacaktır. Yani hayalci olmayacak, ayakları yere basacak.

Mustafa Kemal Atatürk diyor ki;

“Benim hayattaki isteklerimden önde gelen biri şu olmuştur; Ülke işlerinin Büyük Millet Meclisi’nde serbestçe, millete açık olarak tartışılması… İyi niyet sahibi vekillerin ve partilerin, kendi görüşlerini ortaya koyarak milletin yüksek çıkarlarını aramaları… İnanıyorum ki, Büyük Millet Meclisi’nde Türk milletinin gözü önünde açıkça konuşulmayacak hiçbir şey yoktur. Bu benim gençliğimden beri âşık ve taraftar olduğum bir uygulamaydı. Bu sayededir ki, yasama görevi daima millet iradesine uygun olarak yerine getirilir. Tartışmaların açık olması bu uygunluğun denetimini kolaylaştırır… Şahıslar söz konusu olunca, yüce Meclis’i oluşturan zatlardan biri olarak, benim de herhangi bir yetkiye, yasal ve meşru bir sıfata sahip olabilmem mutlaka yüce Meclis’in varlığına bağlıdır.”

Ders 5: Meclisle ulus arasında kopukluk olmaz. Olup bitenlerden ulusun haberi olmalıdır.

Mustafa Kemal Atatürk diyor ki;

“Milletvekillerini, Meclis’e millet gönderir. Fakat orada, milletin iradesini ve egemenliğini miras malı gibi temsil etmek üzere ömür boyu kalacak değillerdir. Millet, bir günde vekillerini toplar ve gönderir. Bir meclis makul olandan daha uzun süre devam etmemelidir. Aksi halde vekillerle temsil edilenlerin görüşleri birbirinden ayrılmaya ve aradaki bağlar çözülmeye başlar. Sonunda vekiller başka şey, temsil edilenler başka şey düşünmeye başlar. Oysa halkla vekilleri arasındaki uyum tam olmalıdır, sürekli olmalıdır. Aksi halde, millet iradesi yerine getirilmemiş olur, egemenlik milletin istediğini yön ve içerikte kullanılmamış olur…

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin görev süresi, tartışılabilir bir sorundur. Denebilir ki, çok devamlı iş yapabilmek için toplantı ve oturum süresi fazla olmalıdır. Fakat bizim çok korktuğumuz ve daima korkmakla hayatımızı kurtaracağımız bir şey vardır ki, o da herhangi bir şahsın, her hangi bir kurulun despotluğu altında kalmaktır.

Çünkü arkadaşlar, şahıslar gibi meclisler de despot olur. Ve meclislerin despotluğu, şahısların despotluğundan daha tehlikelidir. Dolayısıyla, uzun süre iktidara sahip olmak üzere toplantı halinde kalacak olan milletvekilleri, yavaş, yavaş kendilerini seçen milletin arzusundan, emellerinden, duygularından ve düşüncelerinden uzak kalır; arada bir ayrılık olur. Bir gün bakarsınız ki, millet başka türlü çalışıyor, ulusal emeller başkadır.”

Ders 6: Meclis kendini yenilemelidir. 3 dönem, 4 dönem, 5 dönem vekilliğin önü tıkanmalıdır. Aksi halde, meclisin despot olma olasılığı vardır.

Mustafa Kemal Atatürk diyor ki;

“Halkıma şu öğütte bulunmak isterim ki, aranızdan ülkeyi ve milleti en çok seven insanları, aklına, bilgisine, anlayışına, vicdanına en çok güvendiğiniz insanları vekil olarak seçin. Gerekli ahlaka ve niteliklere sahip bulunsunlar.Medeni cesaret, düşünsel yetenek, dini ve milli sağlamlık gibi niteliklere sahip olsunlar, yurtsever olsunlar. Kötü şöhretli olmasınlar. Bu husus, Milli İradenin gerçekleşmesinin başta gelen bir koşuludur. Ancak bu sayededir ki, meclis sizin arzularınızı yerine getirmek, yalnız size hizmet etmek, layık olduğunuz gönenci sağlamak kudretine sahip olacaktır. Vekilleriniz de, karşılaşacakları zorlukları yenmek için gayret ve fedakârlıklarını geniş, azim ve iradelerini tutacaktır. Onların başarıları, sizin mutluluğunuz, sizin esenliğiniz olacaktır.”

Ders 7: Ulus ne kadar seçici olursa, Meclis’te o kadar ulusun hizmetkârı olur.

SON SÖZ: “Cumhuriyet erdemdir”, “Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir” diyen devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Laik Cumhuriyet’in temelleri sağlamdır. Bunca ihanete, bunca yalana, bunca iftiraya, bunca karalamaya karşın halkımızın ezici çoğunluğu Atatürk’ün ve kurduğu devletin yanında durmaya devam etmektedir ve bu durum sonsuza değin böyle devam edecektir.

Bakın, korkmayın, aldırış etmeyin, duymayın, görmeyin, konuşmayın, yazmayın, eleştirmeyin demiyorum. Siyasal İslamcıların, laiklik karşıtlarının, inkârcıların, Atatürk düşmanlarının hedeflerinden vazgeçmediklerinin farkındayım. Hainliklerine, düşmanlıklarına devam edeceklerini de biliyorum.

Önemli olan, Atatürkçüler, laikler, yurtseverler, hakseverler, çağdaş yaşamdan yana olanlar, aklın ve bilimin egemen olmasını isteyenler, hak-hukuk-adalet arayanlar ne yapıyor?

Örneğin CHP, örneğin Atatürkçü Düşünce Dernekleri, Hukuk Savaşçıları, Kadın Hakları Savunucuları, Laiklik yanlıları…

Halka ulaşamadılar, ulusun vicdanına seslenemediler, ekonomik, sosyal, kültürel, siyasal sorunlara somut çareler üretemediler…

Yukarıda isimlerini verdiğim kurum ve kuruluşlar halkı gerisinde kaldılar. Somut sorunlara, somut çareler üretmede yetersizler, korkak ve ürkekler…

Herkes üzerine düşeni yapsa, doğru hedeflerde buluşsa, cesur olsa, yol gösterse, yola düşse karanlıklar biter, aydınlık kazanır.

Sözün özü; Ben, Sen, Biz, Siz; Siyasi Partiler, Demokratik Kitle Örgütleri, yurtseverler el ele vermek, yan yana gelmek zorundayız.

Yaşasın Laik Cumhuriyet, yaşasın Mustafa Kemal Atatürk.

 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık