Celal Durgun

Bayan milletvekili söyledi.

Hem de okumuş, hem de doktor, hem de kafası kapalı, namazında, niyazında, “Müslüman.”

“Müslüman” yalan söyler mi?

Söylemez.

Düne kadar ben de bilmiyordum!

Nereden bilecektim?

Tarihimizi öğretmediler ki…

Kendimden utandım, gözlerimden utandım, aklımdan utandım.

İlk-orta-lise-üniversite tahsilimden utandım.

60’lili yıllarda tarlalarda, köy yollarında gördüğüm traktörler, ”traktör” değilmiş!

Beni kandırmışlar!

Arsızlar, soysuzlar bilmezler mi?

Ne kadar gizlenirse gizlensin, ne kadar saklanırsa saklasın, gerçek eninde sonunda ortaya çıkar.

Bugün çıkmasa yarın, yarın çıkmazsa öbürgün…

Nitekim çıktı:

Bayan vekilimin ağzına sağlık, nefesine kuvvet gerçeği söyledi, söylemese gerçek ortaya çıkmayacaktı.

Sağ olasın, var olasın sayın vekilim.

Allah sizi ve sizin gibileri başımızdan eksik etmesin.

Sen bizi aydınlattın, Rabbim de seni aydınlatsın.

Tuttuğun altın, yolun açık olsun.

Allah ne muradın varsa versin.

70 yaşını aştım, haberim yok!

Gözümü açtın, ruhumu şenlendin.

***

Meğer tarlayı sürdüğümüz, ekip-biçme işinde, ulaşımda kullandığımız traktör AKP iktidarı zamanında imal edilmiş.

Yalnız traktör mü?

Buzdolabı var mıydı?

Çamaşır makinesi var mıydı?

Fırın var mıydı?

Deterjan var mıydı?

Tel dolap vardı, çamaşır leğeni vardı, mantis vardı, kül vardı…

Kalorifer var mıydı? Saç soba vardı.

Cep telefonu, bilgisayar var mıydı?

Adını bile duymamıştık.

Üniversitemiz yoktu, havalimanlarımız yoktu, cankurtaranlarımız yoktu…

Bunlar bilmez, bilseler de söylemezler.

Bunlar nankör, bunlar vicdansız…

Bre zındıklar, bre dinsiz-imansızlar…

“Kadının adı yoktu” be…