• 10 August 2017, Thursday 19:48
CelalDurgun

Celal Durgun

HAL VE GİDİŞ…

‘sözün özü’  Celal DURGUN / [email protected]

Sözüm; namuslu, dürüst, vicdanlı inanmış kişilere değil.

Yalandan, hileden, kötülükten uzak duran, düzgün yaşayan inanmış Müslüman’a saygı duyuyorum, sevgi sunuyorum.

Çevreme bakıyorum, ülkeme bakıyorum şaşırıp kalıyorum.

“Adam” imam olmuş, devletin resmi görevlisi.

Ezan okumak, namaz kıldırmak nasıl asıl göreviyse; ölü yıkamak, cenaze kaldırmak da asıl görevidir.

Ama gerçek öyle değil!

Ölü yıkıyor para, cenaze kaldırıyor para, Kur’an okuyor para, Mevlit okuyor para.

Hoca, ahret işini, dünyalığını kurmaya çevirmiş.

Muska yazanı da var, her derde deva “dua” okuyanı da.

Promosyonlu Kur’an Kursu da açar, sabah namazına gelene simit de dağıtır!

İmam nikâhı kıyabiliyor, yakında resmi nikâh ta kıyabilecek!

Bir de “boş ol, boş ol, boş ol” yetkisini alırsa, değme keyfine.

            ***       ***

“Adam” cumhuriyetin okullarında okumuş, yüksek lisans yapmış, doktora çalışmasını vermiş, profesör olmuş; söylediği sözü dinliyorum, yazdığı yazıyı okuyorum “ya sabır” çekiyorum.

“Medreseler açılmalıymış!”

“Hamile kadın evinde oturmalıymış!”

“6 yaşındaki kız çocuğu ile evlenilebilirmiş!”

“Baba, kızına şehvetle sarılabilirmiş!”

“Haremlik-selamlık uygulaması İslam’ın emriymiş!”

“Aşırıya kaçmadan eş dövülebilirmiş!”                

“Harf devrimi, bizi kökümüze yabancılaştırmış!”

“Sakal bırakmak sünnetmiş!”

“Deve sidiği her derde devaymış!”

Daha neler, neler…

Çüş be “adam!” Dur be “yobaz!”

Ağzından çıkanı, kulağın duysun!

            ***       ***

“Adam” bilmem ne “cemiyet”ini kurmuş.

Dilinde din, iman, Allah, Peygamber, elinde Kur’an.

Yanında “dinci ağa-bey, yalancı-talancı” takımı.

Arkasında “çıkarcı” siyasetçi!

O devlet arazisi de ona verilmeli, şu devlet kuruluşu da!

Orada erkek çocuk yurdu, burada kız çocuk yurdu!

Bina kaçakmış, aynı odada 30 kişi koyun koyuna yatıyormuş, can güvenliği yokmuş; eğitimsiz kişiler yönetiyormuş, ne gam!

Yedir, içir, yatır; akşam “elifba”, sabah “elifba!”

Atatürk, “tu kaka”, “laiklik eşittir dinsizlik”; “Osmanlıya özlem, padişahlığa övgü!”nakaratı.

Al gülüm, ver gülüm oyunu kurulmuş! Alan mutlu, veren mutlu!

Gelsin müritler, gitsin oylar.

Düşünmeyen beyin, sormayan kul, bir dediğini iki etmeyen tebaa!

Oh ne güzel, oh ne rahat hayat!

Sen dünyalığını kur, bir değil, iki değil, üç değil, dört “karıyı” koynuna al, yan gel yat, müridini cennetteki perilerle oyalat.

Sen her türlü “naneyi” ye, ihale üstüne ihale kazan, bankadaki hesabını şişir, dolarlar istifle, müridine öbür dünyada zengin ve mutlu olacağını öğütle.

Sen “ermiş kişi” ayaklarına yat, elini, ayağını öptür, saygı gör; müridin hizmetçin olsun; “oh” demesin, “vah” demesin, halinden memnun olsun. Yatıp kalkıp sana “dua” etsin.

Sen çal, çırp, “haram-helal” demeden önüne geleni “söğüşle”, müridine din-iman nutuk’u çek.

Oruç tutmazsın, tutar görünürsün, namazı görsünler diye kılarsın, hacca zengin olmak için gidersin, zekâtı reklam için verirsin.

Be hey sahtekâr, be hey düzenbaz, be hey şeytan, be hey arsız-namussuz; hadi Ahmet’i, Mehmet’i, Ayşe’yi, Fatma’yı kandırdın; kendini, vicdanını nasıl kandıracaksın?

Melekler, hatanı deftere yazmayacak mı?

Allah, günahlarına bakmayacak mı?

Zebani, kaynar kazanın başında beklemeyecek mi?

            ***       ***

Üç-beş evlik mezraya cami dikiliyor.

Her mahalleye, her caddeye, her sokağa cami konduruluyor.

Var olanın yanına, yenisi ekleniyor!

Altı ticarethane, üstü ibadethane AVM’ler açılıyor.

Köylerdeki okullar kapatılıyor.

Eğitim bilimine, çocuk psikolojisine aykırı olduğu bilinen ve adına “taşımalı eğitim” denen cahillik sürdürülüyor.

Sabahın köründe ilkokul birinci sınıfa gidecek çocuk saatler süren yolculuğa çıkarılıyor.

Bu durum bir gün, iki gün, bir hafta, bir ay değil eğitim boyunca devam ediyor!

Eğri oturup, doğru konuşalım.

Cami olmadan da, insan namazını kılar, duasını yapar.

Dinimizce, evde kılınan namazın, edilen duanın, Allah katında geçerli sayıldığını bilinmektedir.

Ancak, okul açılmadan, öğretmen atanmadan çocuk, okumayı, yazmayı kendi başına sökemez.

Üstelik eğitim sadece okumayı-yazmayı belletme de değildir.

Eğitim; doğruyu yanlıştan, güzeli çirkinden ayırabilme; neden, niçin, nasıl sorularını sorma, aklı, bilimi rehber edinme, geleceği kurma, kendini bilme, yeteneklerini tanıma ve kendi ayakları üzerinde durabilme, iş kurabilme, meslek sahibi olabilmektir. İyi insan, iyi yurttaş olmak demektir.

İmam bizi ahrete, öğretmen bizi hayata hazırlar.

Onun için önce okul, önce öğretmen.

            ***       ***

Garip değil mi?

Diyanet’e, kadro üstüne kadro veriliyor.

Tekkeler, zaviyeler açılsın çağırıları yükseliyor.

Kur’an Kursları denetim dışı bırakılıyor.

Fen Liseleri, İmam Hatipleştiriliyor.

Sübyan mektepleri için kollar sıvanıyor.

“Cihat” müfredata giriyor.

Müftüye nikâh kıyma yetkisi veriliyor.

Her üniversiteye bir cami, her liseye, her ortaokula, her ilkokula mescit açtırılıyor.

Din dersleri ilkokuldan itibaren zorunlu kılınmış.

Türban, ilkokula kadar girmiş.

Ve bütün bunları yapmakla övünen bir hükümetimiz var.

Gel gör ki; hırsızlık, yolsuzluk, vurgun sonlanmamış!

Adam kayırma, torpilin kökü kazınmamış.

Hak, hukuk, adalet kavramları yerine oturmamış.

Kadın cinayetleri durdurulamamış, çocuk istismarcıları ıslah edilememiş!

Taciz vakaları azaltılamamış, cezaevleri ağzına kadar dolmuş!

Hırsızlık vakaları gündelik işlerden olmuş!

Molla kılıklı zatlar caddede, sokakta, çarşıda, pazarda şortlu kadınları, kızları kovalıyor.

“Tebliğ”de bulunuyor. Olur, olmaz yerde “tekbir” diye bağırıyor.

Gülen azalmış, ağlayan çoğalmış.

            ***       ***

Sözün özü; Hal ve gidiş çok zayıftır. Geriye gidiş hızlanmıştır.

Karanlığın sözcüleri sınırı aşmıştır.

Bir an önce kuruluş ayarlarına geri dönülmelidir.

Aklın, bilimin üstünlüğü kabul edilmelidir.

Önce yaşadığımız dünya bilinmeli, sonra öbür dünya işleri öğretilmelidir.

Çağdaş yaşam biçimine sahip çıkılmalıdır.

Hurafeye, boş inanca, yobazlığa prim verilmemelidir.

Laiklik, bütün kuralları ile işletilmelidir.

 

Önemli olan insanı cennete göndermek değil, dünyayı “cennete” dönüştürmektir.


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık