• 05 August 2020, Wednesday 9:50
CelalDurgun

Celal Durgun

ADAM OLMAK

Baba, oğlunu “adam” etmek için çabalıyor.

İyiyi, güzeli, doğruyu anlatıyor.

Yalandan, dolandan uzak durmasını; kadir-kıymet bilmesini, büyüğüne saygı, küçüğüne sevgi göstermesini öğütlüyor.

Oğul bencil, çıkarcı, üçkağıtçı bir tip; yoldan çıkmış...

Yorgun düşen baba; “sen adam olmazsın” deyip köşesine çekiliyor.

Aradan yıllar geçmiştir.

Baba ocağını terk eden oğul, saraya vezir olmuştur.

Babasını mahçup etmek için sarayına getirtir.

“Bana adam olmazsın” demiştin; vezir oldum, sarayda yaşıyorum; istediğimi asıyor, istediğimi kesiyorum” der.

Baba, “ben sana vezir olamazsın demedim, adam olmazsın dedim” der ve sarayı terk eder.

Bilinen bu hikayeyi neden yazdım?

Diyanet İşleri Başkanı olan zatın “zavallılığını” anlatmak için yazdım.

Akıl yoksulu, izan yoksulu, vicdan yoksulu kişinin o makama layık olmadığını göstermek için yazdım.

Vatanımızı kurtaran, devletimizi kuran, canını, malını, ikbalini milletine adayan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e hakaret eden “adamı” kınamak için yazdım.

Yol düşkününü görevden almayan yetkilileri ayıplamak için yazdım.

Yerli yersiz hemen her konuda nutuk çekenlerin suskun kalışlarına  isyan etmek için yazdım.

Cumhuriyet yıkıcılarının peşine takılanları yermek için yazdım.

“Laiklik olmasa da olur” diyen gafilleri uyarmak için yazdım.

Diyorum ki;

Diyanet İşleri Başkanı o koltukta oturamaz.

Oturmamalıdır.

Devletin bir görevlisi, devleti kuran önderine hakaret edemez.

Cumhuriyet yıkıcılarıyla aynı dili kullanamaz.

O, koltukta oyurmayı içine sindirebiliyorsa, onu o makama atayanlar gereğini yapmak zorundadır.

Aksi halde, suça ortak olurlar.

                                                            ***

Yıl 1925, aylardan Ağustos, yer Kastamonu;  Atatürk milletimizi uyarıyor:

“Cumhuriyet hükümetimizin bir Diyanet İşleri makamı, bu makama bağlı müftü, hatip, imam gibi görevli memurlar vardır. Bu kişilerin ilimleri, erdemleri derecesi bilinmektedir.

Ancak böyle görevli olmayan insanlar da vardır ki aynı kıyafeti giyiyor.

Sarığı yetkili olmayana sardırmamalıdır, onlar da ancak görevlerini yaparken sarmalı.

Bunlar arasında çok cahiller, hatta okuması yazması olmayanlar vardır.

Özellikle bu gibi bilgisizler bazı yerlerde halkın önüne düşüyorlar, sanki onun temsilcisiymiş gibi. Halkla doğrudan temasa adeta bir engel teşkil ediyorlar.

Böylelerine rastlayınca, bu konum ve yetkiyi kimden, nereden aldıklarını sorunuz.

Millete de hatırlatınız ki, bu laubaliliğe müsaade etmek asla doğru değildir.

Yetki sahibi olmayan bu kişilerin, görevli olan kimselerle aynı elbiseyi taşımalarındaki sakınca konusunda sorumluların, hükümetin dikkatini çekiniz...

Yüzyıllardır olduğu gibi, milletlerin bilgisizliğinden ve taasubundan yararlanarak bin bir türlü siyasi ve şahsi maksat ve menfaat temini için dini araç olarak kullananlar, içeride ve dışarıda bugün de vardır.”

                                                            ***

Yer İzmit, aylardan Ocak, yıl 1923; Atatürk bir gazetecinin sorusu üzerine:

“Ben şahsen sahte alimlerin düşmanıyım.

Onların olumsuz yönde atacakları bir adım; yalnız benim kişisel imanıma, yalnız benim amacıma bir kasıt değildir; aynı zamanda, benim milletimin hayatıyla ilgili olduğundan, o adım milletimin hayatına karşı bir kasıttır, o adım milletimin kalbine yollanmış zehirli bir hançerdir.

Benim ve benimle aynı fikirde olan arkadaşlarımın yapacağı tek şey vardır bu durumda:

O adımı atanı mutlaka ve mutlaka tepelemek...

Bunun da üzerinde bir şey söyleyeyim size:

Tutalım ki bunu sağlayacaklar yasalar olmasın, bunu sağlayacak Meclis olmasın, öyle olumsuz adım atanlar karşısında herkes çekilip ben tek başıma kalsam, yine tepelerim, yine öldürürüm. Kısacası, kara bağnazlık seni parçalamaya bile kalksa, başını vereceksin, eğilmeyeceksin!”

                                    ***

 

 

 

 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık