• 28 May 2020, Thursday 9:38
CelalDurgun

Celal Durgun

NE GÜZEL GÜNLERDİ, O GÜNLER

Bayram'da okuduğum bir yazı, beni çok eski günlere götürdü.

Eskilerde kalmış bayram günlerimi anımsadım.

60 yıl öncesine gittim.

Bayram demek yeni pantolon, yeni ayakkabı, yeni gömlek demekti.

Bir de harçlık, yani para.

Bol şeker, eğlence, şenlik, sevgi, şefkat, öpücük...

Herkes anamız-babamız,  amcamız-dayımız, teyzemiz-halamız, abimiz-ablamız..

Korku yok, çekinmek yok, ürkmek yok...

Ne güzel günlerdi, o günler.

                                    ***

Çocuktum.

Bayram günlerini iple çekerdim.

Babam elimden tutar, çarşıya götürürdü.

Ayakkabı satıcısına uğrardık.

İçi astarlı lastik ayakkabı denerdim.

Hep bir numara büyük olanı alırdı.

Satıcı, lastik ayakkabıyı gazeteye sarar elimize verirdi.

Gözüm, “kundura” ayakkabılarda kalırdı.

Sonra manifaturacıya giderdik.

Manifaturacı, beni şöyle bir süzdükten sonra, çıkardığı pantolonları giydirir; “oldu”, “olmadı” yorumunda bulunurdu.

Babam, çoğu zaman satıcının sözüne itimat ederdi.

Beğenip, beğenmemek gibi bir şansım yoktu.

Aklım takım elbiselerde kalırdı.

                                    ***

Yine de, eve mutlu dönerdim.

İçim, içime sığmazdı.

Dünyalar benim olurdu.

Aldıklarımı giyer, anneme gösterirdim.

Yarım aynada kendime bakar dururdum.

Yatmadan önce, yeni pantolonumu ütü boyunda düzenler, yatağımın altına sererdim.

Ütüsü düzgün çıksın diye kıpırdamadan yatardım.

Uyku haram olurdu.

Sabahlar olmazdı.

Yanıbaşına koyduğum, lastik ayakkabıma bakarak, yarı uykulu sabahlardım.

                                    ***

Çarşıya götürülmediğim arife günlerini hiç unutmam.

Yeni giyisim olmayacak diye üzülürdüm.

Bayram sabahı, annemin elinde, yeni giyisileri görünce sevinçten havaya zıplardım.

Ailemin sürprizi içimi ısıtırdı.

                                    ***

“Bugün bayram, erken kalkın çocuklar” anonsu ile uyanırdım.

Elimi, yüzümü yıkamadan, yeni giyislerimi giyerken anneme yakalanırdım.

Önce temizlik, sonra giysi uyarısına uyardım.

İçimden kahvaltı yapmak gelmezdi.

Bir an önce sokağa çıkmak isterdim.

Ancak, babamın bayram namazından dönmesini beklemek zorundaydım.

Camidekiler dönmeden, bayram ziyaretine başlanmıyordu.

                                    ***

Giyisilerimi giyer, sokağa fırlardım.

Önce komşularımızın kapısını tıklardım.

Gülen yüzleri görürdüm.

Ellerini öperdim.

Akide Şekeri ikram ederlerdi.

Para verenler de olurdu.

Kağıt para alınca daha çok severdim.

Para aldığım evleri arkadaşlarıma da söylerdim.

“Bez mendil” verenleri de hatırlıyorum.

(O zamanlar kağıt mendil yoktu.)

Şeker'e doyardım.

Topladığım parayla, leblebi şeker alırdım.

Bir de kınalı topaç ve renkli balon.

                                    ***

Büyük adamlar gibi karşılanırdım.

Yürekten sevdiklerini hissederdim.

                                    ***

Ne güzel günlerdi, o günler.

 

 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık