• 10 March 2022, Thursday 8:38
CelalDurgun

Celal Durgun

“OLE APRİMA OMNİUM ARBORUM EST”

Homeros, zeytin ağacını şöyle konuşturur:

“Ben, herkese aitim ve kimseye ait değilim. Sen gelmeden önce de buradaydım; sen gittikten sonra da burada olacağım.”

Antik Yunanistan'da, zeytin ağacını kesene, cezanın en ağırı veriliyordu.

“Devlet malı veya özel mülkiyet farkı olmaksızın, zeytin ağacı kesen veya deviren herkes mahkemede yargılanacaktır. Eğer suçlu bulunursa idam edilmek suretiyle cezalandırılacaktır.” (Solon Kanunları)

 

Zeus, site devleti Atina'yı hangi tanrının koruyacağına karar vermek için, “Tanrılar Meclisini” toplar ve Atina'ya en değerli armağanı veren tanrı veya tanrıçayı Atina'nın koruyucusu ilan edeceğini açıklar.

Deniz tanrısı, Poseidon “deniz savaşlarında işe yarıyacak bir at yaratır ve meclisin dikkatine sunar. At, rüzgar gibi hızlı ve güçlü görünümüyle gerçekten göz kamaştırıcıdır. “

Aklın, bilimin ve sanatın tanrıçası Athena ise bir zeytin dalı sunar.: “Bu ağaç yüzyıl yaşacak ve her yıl bir sıvı verecek ve bu sıvı ile lezzetli yemekler yapılacak; yaralar iyileştirilecek, geceleri aydınlık saçacak, sıcak havalarda gölgesiyle insanları kucaklayacak; odunuyla ısıtacaktır. “

“Tanrılar Meclisi” Athena'yı seçer. Zeytin ağacı Akropolis'e dikilir. O günden itibaren, barışın sembolü, yerleşik kültürün ve bereketin temsilcisi olur.

Bir süre sonra, Poseidon'un Atina'ya hakim olamamasına içerleyen oğlu Halirrothios, balta ile zeytin ağacına saldırır; fakat balta ters döner ve Halirrosthios'un kafasını keser.

 

Zeytin, üç büyük dinin de “kutsal” saydığı ağaçtır.

Zeytin, yüzbin yıllar öncesinden günümüze kadar gelen ve yüzbin yıllar sonrasında da var olacak ağaçtır. Bolluğun, bereketin kaynağı, sağlığın, temizliğin aynasıdır.

Yeryüzünün sarı altını, barışın sembolüdür. Doğanın, insana sunduğu doğal besin kaynağıdır.

Zeytin hayattır; su gibi aziz saydığımız, soluduğumuz hava gibi vazgeçemediğimizdir.

Zeytin kesen, yaşamı keser.

Hükümeti, yayınladığı yönetmenliği geri çekmeye davet ediyorum.

Halirrosthis olmayın, Athena olun.

Dağımızın, ovamızın, havamızın, soframızın, mutfağımızın, sağlığımızın timsali zeytin ağacımıza kıymayın.

Kömür mutlak birgün biter, madenler de öyle...

Zeytin ağacı yüzyıllarca yaşar... yaşadığı sürece tanesini sunar, yağını süzmemize izin verir.

Sarı altınımıza kıymayın....

“NAS” demiştiniz...

Faiz'de “NAS” var, zeytide “NAS” yok mu?

Bu ne yaman çelişki?

 

Zeytini ve zeytinciliği koruyan yasamız vardı...

Cumhuriyeti kuran kadronun çıkardığı ve 2014 yılına kadar yürürlükte kalan yasamız.

İşte o yasada şu ifadelere yer verilmişti:

“Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez. Bu alanlarda yapılacak zeytinyağı fabrikaları ile küçük ölçekli tarımsal sanayi işletmeleri yapımı ve işletilmesi Tarım ve Köyişleri Bakanlığının iznine bağlıdır.”

Güzelim yasayı revize ettiniz.

25 dönümden küçük zeytin arazilerini “zeytinlik saha” kapsamından çıkardınız. 3 Km yasağını kaldırdınız.

Şimdi de, yeni bir yönetmelik çıkardınız.

“Madencilik faaliyeti yürüten kişinin faaliyetlerin bitiminde sahayı rehabilite ederek eski hale getireceğini taahhüt etmesi şartı” koymuşsunuz.

Geçiniz efendim... onbinlerce zeytini keseceksiniz, kömürü çıkaracaksınız, toprağı eşeliyeceksiniz, dağı dağıtacaksınız... kömürü yakacaksınız, işletmeyi işleteceksiniz... 40-50 yıl sonra kömür bittiğinde, işletme ömrünü tamamladığında kesilen zeytin ağaçları aynı yerine dikilecek... 15-20 yıl sonra dikilen ağaçlardan zeytin toplamaya başlanacak...

Nasrettin Hoca'nın alacaklısına verdiği yanıt gibi; koyunlar çalılıktan geçecek, yünleri çalılığa takılacak, Hoca onları toplayacak, pazarda satacak...

Olacağı yazıyorum:

Doğamız bozulacak, ormanımız tükenecek, havamız kirlenecek, sarı altınımız bitecek, köylümüz perişan olacak, tüketicimiz ezilecek... Sağlık gidecek, huzur bozulacak...

Etmeyin, eylemeyin; bilim insanlarını, doğa severleri, üreticileri... dinleyin.

Pamuk'ta dinlemediniz, Tütün'de dinlemediniz, Şeker'de dinlemediniz, Maden'de dinlemediniz...

Meyvede, sebzede... dinlemediniz. Ne oldu? Biz kaybettik, Türkiye kaybetti.

Zeytini ve zeytinyağını da kaybetmeyelim.

“OLE APRİMA OMNİUM ARBORUM EST” / ZEYTİN BÜTÜN AĞAÇLARIN İLKİDİR.

Zeytin; anamız, babamız, oğlumuz, kızımız, kardeşimiz... geçmişimiz, geleceğimiz, yarınlarımızdır.

Ananıza, babanıza, oğlunuza, kızınıza, kardeşinize sahip çıkın.


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık