• 28 July 2022, Thursday 9:17
CelalDurgun

Celal Durgun

İSMET İNÖNÜ LOZAN’A GİDİŞİNİ ANLATIYOR

“Barış konferansı için Lozan’a gidecek heyete ben fazla ilgi göstermiyordum. Hariciye Vekili vardı, hükümet vardı. Ben, bir büyük seferden sonra, bir de mütareke ile çok gergin askeri ve siyasi vaziyetlerin içinden geçmiş olarak yorgun bir haldeydim. Konferansa gitmek diye bir mesele hiçbir suretle benim zihnimde mevcut değildi.

Bir aralık, Atatürk, konferanstan bahsetti. Hiç alaka göstermedim.

O günlerde Karabekir ile yaptığım bir konuşmayı hatırlıyorum.

Karabekir ile özellikle bu mesele için konuşmuş değiliz. Bursa’da buluştuğumuz zaman her şeyden bahsederek yaptığımız alışılmış sohbetlerden birinde, Lozan Konferansı’na gidecek heyetten bahsediliyordu.

Benim Lozan Konferansı’na gitmem ihtimali sızmış olacak ki, Karabekir buna değinerek, “Lozan Konferansı’na askerlerin gitmesi kesin olarak yanlıştır” dedi.  Memlekette iş yapacak hiçbir adam yok, her şeyi biz askerler yapacağız. Böyle bir anlam verilmesi son derece sakıncalıdır, zararlıdır,” diyor ve “bu memlekette askerden başka kimse yok mu? diye soruyor ve cevabını veriyordu.

Karabekir’in bu konuşmasından, ben ima ediliyormuşum gibi bir anlam çıkararak kendisini yatıştırmak istedim. Ben böyle bir şey düşünmedim, istemedim, şu anda yorgunum, askeri vazifem bitmiş, istirahata hak kazanmış bir adam vaziyetindeydim, tarzında konuşuyordum.

Rusların konferansa gidip gitmeyecekleri bugünlerde belli değildi. Onların konferansa gitmesini biz istiyorduk. Fakat davet edip edilmeyecekleri henüz meçhul. Böyle bir durum var.

Karabekir Paşa, Ruslarla Gümrü Antlaşması’nı yaptığı için, Ruslar Lozan Konferansı’na gittikleri takdirde kendisinin baş delege olmasını şart görüyor. Onda böyle bir hava sezdim… Konuşmamızda mesele böyle kaldı.

Ertesi gün tekrar buluştuk.

Konuştuğumuz zaman Atatürk, Lozan Konferansı için bana karşı daha ciddi tavır almaya başladı. “Lozan’a senin gitmen lazımdır,” şeklinde konuştu.

Cevap olarak “Hükümet var, Hariciye Vekili var, vazife onundur,” dedim.

“Hariciye Vekili de seni istiyor,” dedi.

Hakikaten konferansa gitmeye hiç niyetim yoktu.

“Olmaz” dedim, “istemiyorum” dedim.

Atatürk’le aramızdaki bu konuşmayı Karabekir’e anlattım.

Bu esnada Rusların konferansa davet edildiklerini de öğrenmiş bulunuyorduk.

Karabekir, Atatürk’le aramızdaki konuşmayı dinledikten sonra, bana şunları söyledi:

“Benim konferansta vazife almam Rusların bulunmasına, bulunmamasına bağlanıyordu. Şimdi sakınca kalmadı. Gümrü’de yaptığım gibi Lozan Konferansı’nda da bulunmam, oraya benim gitmem lazım. Öyle değil mi?”

Ben

 Hayretle:

“Dün biz askerler gitmeyelim, karışmayalım diyordun. Şimdi uygun olacağı fikri nereden çıktı?” diye sordum.

Karabekir, sözlerime cevap olarak,” Ama mesele çok mühimdir” dedi.

Ben istemiyorum, karışmıyorum, ne haliniz varsa görün tarzında konuşarak tamamıyla istiğna (tok gözlülük) gösterdim.

Artık, hep beraber Ankara’ya dönmek zamanıydı.

Atatürk bu sefer benimle ciddi olarak konuştu. Kesin vaziyet aldı.

“Mutlaka gideceksin, başka çaremiz yoktur, bu vazifeyi yapacaksın” dedi.

Ben, “Hariciye Vekili var” diyorum.

O, “Sen Hariciye Vekili olacaksın” diyor.

“Nasıl olacağım?” diye soruyorum.

“Yusuf Kemal Bey Hariciye Vekilliğine seni teklif edecek, o yaptıracak” diye cevap veriyor.

                                                                                          ***

Atatürk’ün bastırmasıyla İnönü görevi kabul etmek zorunda kalır.

20 Kasım 1922’de başlayan görüşme, 4 Şubat 1923’te sonuç almadan dağılır.

İkinci görüşme 23 Nisan 1923’te başlar, 24 Temmuz 1923’te antlaşmayla sona erer.

143 maddeden oluşan Barış Antlaşması imzalanır:

 Bu antlaşma ile;

Dünya; Türkiye Cumhuriyeti Devlet’inin varlığını, sınırlarını kabul etmiştir.

Boğazlar üzerindeki hâkimiyet, Türkiye Cumhuriyeti devletine geçmiştir.

Kapitülasyonlara son verilmiştir.

Azınlıklarla ilgili sorunlar çözülmüştür.

                                                                                          ***

Lozan, ekonomiyi millileştirmenin ilk adımıdır.

Lozan, siyasal bağımsızlık belgemizdir.

Lozan, uluslararası planda bağımsızlığımızın tescilidir.

Lozan, eşitliktir.

 

Atatürk, Lozan Antlaşmasını över ve şöyle der:

“Bu antlaşma, Türk milletine karşı yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması ile tamamlandığı sanılmış büyük bir yok etme girişiminin Osmanlı tarihinde benzeri görülmemiş bir siyasal zafer eseridir.”

 

 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık