Mehmet Oğultürk

Beklenen ziyaret nihayet gerçekleşti. AKP genel Başkanı ile CHP genel başkanı bir araya geldi. Kırk gün önceki görüşmede neler konuşuldu, neler tartışıldı sır. Akşener ile yapılan görüşmenin konusu ve amacı hakkında da kamuoyu bilgisiz kaldı. Bu nedenle dedikodu gırla.  Bakan olacak diyenler var. Tıpkı Metin Feyzioğlu gibi Büyükelçi olacak diyenler de var. Bu sefer gelenek bozuldu. Sayın Özel ile görüşülen konular hem CHP, hem de AKP sözcüleri tarafından basın toplantısıyla açıklandı. AKP sözcüsü Ömer Çelik gündeme gelen ve konuşulan konular hakkında kamuoyuna bilgi verdi. Bu görüşmede, Cumhurbaşkanının, Özgür Özel’e “Diyalog ortamının sürmesi memnuniyet vericidir. Darbe Anayasa’sından kurtulmak için geniş kapsamlı sivil bir Anayasa’nın zemininin oluşturulması gerekmektedir. Ekonomi ile ilgili olarak bana bir şey sormayın, Hazine ve Maliye Bakanı ile görüşünüz. Dış politika konusunda işbirliğinden yanayım, her türlü nefret siyasetine karşı ortak tutum geliştirilmesini istiyorum. Gazze soykırımının ve Filistin Devletinin tanınması yönünde çalışmalar yapılması gerekmektedir. Hayat tarzı konusunda kazanımlar korunacaktır. Hangi partiden olursa olsun Belediye Başkanlarına destek vermeye devam edeceğiz. Husumet ortamının yaratılmasına engel olunacaktır” dediğini söyledi. Hatay’da yerel seçimlerden önce yaptığı konuşmayı çabucak unutuvermiştir.

 CHP sözcüsü Deniz Yücel ise çok uzun konuşmadı; Özgür Özel’in Sinan Ateş cinayeti sonuna kadar araştırılsın, Cumhurbaşkanı Ayşe Ateş ile görüşsün, emekli aylık ve ikramiyeleri ile asgari ücret konularında düzenleme yapılsın, Tatvan Belediye Başkanı Mümin Erol hakkında soruşturmadan vazgeçilsin.  Normalleşme sürecini olumsuz etkileyecektir dediğini ifade etmiştir.

Görülüyor ki havanda su dövülmüştür. Yuvarlak laflarla bir buçuk saat heba edilmiştir. Ülkenin bekası, geleceği konuşulmamıştır. Konuşulan konuların hiç biri Ülkenin geleceği ile ilgili değildir. Milli Eğitim Bakanı ve maarif müfredatı, laiklik, Yunanlılar tarafından işgal edilen Ege’deki 12 Türk adası, yargının tarafsızlığı, çevre ve doğa katliamı, iklim değişikliği ve hava kirliliği, susuzluk, Anayasa’nın ve yasaların uygulanmaması, muhalefetten gelen tüm önerilerin reddedilmesi, tarımda dışa bağımlılık ve üreticilerin desteklenmemesi, daha da önemlisi yabancılara toprak satılması ve sığınmacıların geri gönderilmesi gibi konuların hiç biri gündeme getirilmemiştir. Anayasa’yı tanımayan ve saygı da duymayan birinin bu Anayasaya dayanarak cumhurbaşkanlığı yapmasının meşru olmadığı söylendiği halde hiç tartışılmamıştır.  Gazze ve Avrupa’daki aşırı sağın yükselmesi dışında dış politika gündeme gelmemiştir. Öyle anlaşılıyor ki İktidarın tek derdi yeni bir Anayasa’dır. Yumuşama ya da normalleşme bunun için bir araçtır. Tıpkı demokrasinin amaç değil araç olduğu gibi. Nasıl olur da muhalefeti de bu işin içine çekeriz arayışı içindedirler.

Sayın Özel bunu göremeyecek kadar saf mıdır? Bana göre sınıfta kalmıştır. Kendisine umut bağlayanları hayal kırıklığına uğratmıştır. Atatürk’ün koltuğuna oturmak öyle kolay değildir, Çok büyük sorumluluk ister. Deniz Baykal ile başlayıp Kılıçdaroğlu ile sürdürülen yumuşama veya normalleşme Özgür Özel ile devam etmektedir. Hani CHP fabrika ayarlarına dönecekti? Cumhuriyetçilik, halkçılık, laiklik, milliyetçilik,  devletçilik ve inkılapçılık ilkelerine ne oldu? Yumuşamayla, normalleşme ile bunlar geri mi gelecek? Hiç sanmıyorum. Özgür Özel de iktidarın tuzağına düşmüştür. Sayın Özel, büyük hakan Bilge Kaan’ın sözleriyle noktayı koyalım. “Ey Türk-Oğuz Beyleri, Milleti işitin! Yukarıda gök basmasa, aşağıda yer delinmese, senin ilini, töreni kim bozabilir? Ey Türk milleti titre ve kendine dön.”  12.06.2024