• 26 March 2025, Wednesday 13:19
MehmetOğultürk

Mehmet Oğultürk

DAYANIŞMA VE BİRLEŞME VAKTİ

Bugün Sayın Ekrem İmamoğlu ve arkadaşlarını tutukladılar. Türkiye’nin Bastile’ine (Silivri) hapsettiler.  Bizi hiç de şaşırtmadılar. Mustafa Kemal ismini hafızalardan sildiklerine ve Türkiye Cumhuriyetini sona erdirdiklerine inanıyorlar. Yakında Yeni Türkiye’nin adını belirleyecekler. Buna Türk gençliği izin verecek mi, vermeyecek mi göreceğiz. Görünüşe bakılırsa işleri bir hayli zor olacak. Gerçi Arkalarında ABD ve AB var. 1919 yılında yapamadıklarını yüz yıl sonra tekrar deniyorlar. Bu sefer askerleriyle değil göçmenleriyle. Artık laf üretme, karşılıklı atıp tutma devri geçmiştir. Türk halkı ortadan bölünmüş her an bir Suriye olma ihtimali yüksektir. Türkiye Cumhuriyeti beka sorunu yaşamaktadır. Zaman dayanışma ve birleşme zamanıdır. Türkiye Cumhuriyetinden ve demokrasiden yana olan, Atatürk ilke ve devrimlerine inanan partiler, gururu kibri bir yana bırakıp tek bir çatı altında buluşmalıdır. Bu çatı ana muhalefet partisi olmalıdır. Kırgınlıklar, dargınlıklar sona ermelidir. Şubat 2025 tarihi itibariyle Türkiye’de 167 parti kayıtlı imiş. Pek çoğu da tabela partisi. İsmi var cismi yok. Çoğunun amacı ve programı aynı. İster muhafazakâr, ister sosyalist, ister milliyetçi olsun faşizme karşı, aralarındaki fikir ayrılıklarını bir yana bırakıp, kol kola girmelidirler. Eğer mevzu-u bahis olan Vatan ise gerisi teferruat olmalıdır. Başta İyi Parti, Demokrat Parti, Adalet Partisi, Doğru Parti, Memleket Partisi, Ata Partisi, Kutlu Parti, Bağımsız Türkiye Partisi, Zafer Partisi, İşçi Partisi, Cumhuriyetçi Vatanseverler Partisi olmak üzere yumruğu aynı yere vurmalıdır. Yoksa kısa süre sonra, ortada parti de kalmayabilir. Tüm muhalif partiler kapatılıp, sadece Cumhur İttifakı (AKP MHP B.BİRLİK HÜDAPAR) gibi partiler kalırsa hiç de şaşırmayalım. Durum o yöne doğru eviriliyor.

Dün yapılan Kamuoyu yoklamasında, sade yurttaşlar, partililerden daha çoşkulu ve heyacanlıydı. Bunun nedeni, Sayın Ekrem İmamoğlu’ndan öteye gelecek endişesi ve korkusuydu. Tüm özgürlüklerin yok olması ve karanlık günlerin yakın olması gerçeğiydi. Artık dönüşü olmayan bir yola girildiğinin belirtisiydi.

En kısa sürede, tüm muhalif Partiler Sine-i Millete dönmeli, parlamentodan çekilmeli ve iktidar partilerinin alacağı kararlar meşrulaştırılmamalıdır. Erken seçim yerine ara seçim yapılacağı ve iktidarın vekil sayını artırıp Anayasayı değiştireceği iddiasının hiçbir değeri yoktur. Şu anda Anayasa var da ne değişiyor? Cami ne kadar büyük olursa olsun İmam bildiğini okuyor.  Uyulmayacak ve saygı da duyulmayacak Anayasa değiştirilse ne olur, değiştirilmese ne olur? Yüz yıl önce bugünleri gören ve Türk gençliğini uyaran Büyük Atatürk’ün sözlerinin ne kadar yerinde olduğu bugün daha iyi anlaşılmaktadır.

“…. İstiklal ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile Aziz Vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet fakru zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir…..” (Mustafa Kemal Atatürk)

 Tam da yaşadığımız günleri hatırlatmıyor mu? Ne dersiniz?

 Ey Türk (Milleti) titre ve kendine dön artık. (Bilge Kaan) 23.03.2025

 

 

 

 

 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık