• 09 February 2025, Sunday 23:36
MehmetOğultürk

Mehmet Oğultürk

SUÇLU BEŞ TEĞMEN Mİ?

Başta Kara Harp Okulu birincisi Teğmen Ebru Eroğlu olmak üzere beş teğmeni ordudan attılar. Hem de 4'e 5 çoğunlukla. Peki, Mustafa Kemal’in askeriyiz diye haykıran ve kılıçlarını havada çarpıştıran sadece bu beş teğmen miydi? Gördüğüm kadarıyla törene katılan tüm teğmenler ayakta ve kılıçları havadaydı. Neden beş teğmen atıldı? Mademki Mustafa Kemal’in askeriyiz demek suç, öyleyse tümü ihraç edilmeliydi. 1963 Talat Aydemir olayları nedeniyle teğmen olmalarına bir hafta kala, son sınıf öğrencileriyle birlikte 1459 Harbiyeliyi suçlu, suçsuz ayırt etmeden ordudan tart etmişlerdi.

22 Şubat 1962 yılında, Kurmay Albay Bahtiyar Yalta komutasındaki son sınıf öğrencileri de Talat Aydemirle beraber sokağa çıkıp harekâta katılmışlardı. Onlar disiplin suçu işlememiş ve sınıf okullarına teğmen olarak gönderilmişlerdi. Daha sonra Genel Kurmay Başkanlığı yapan ve ben Türk yargısına güveniyorum deyip Kozmik odayı açan İlker Başbuğ da onlardandı. Üstelik o zaman birinci sınıfta bulunan üçüncü tabur öğrencileri Tabur Komutanı Binbaşı Ahmet Eroğlu yönetiminde Harp Okulu iç avlusunda toplanmış ve “Milli Şefimiz İnönü” diye slogan atmışlardı. Aynı öğrenciler bir yıl sonra İnönü’ye karşı neden harekete geçsinler?  Emekli Kurmay Albay Talat Aydemir ile birlikte İnönü’yü neden alaşağı etsinler? Bunda bir garabet yok mu?

Bu olayların içinde bizzat yaşamış bir Harbiyeli olarak, bilinmeyen ve tartışılmayan konuları gün yüzüne çıkarmak isterim. Aslında Harp Okulundaki öğrenci sayısı 1459 değil 1468 idi. İçlerinden 8 kişi Talat Aydemir ile yakın temasta oldukları ve zaman zaman Kızılay’da bir kafede buluştukları için Mamak Askeri Ceza evinde tutuklanmışlar ve Talat Aydemir ile birlikte yargılanmışlardı. Biri ise Harp Okuluna dönüş yolunda uçaklar tarafından vurularak öldürülmüştü.  

20 Mayıs gece yarısı, öğrencilerin pek çoğu ne olup bittiğini anlayamadan kendilerini Nizamiye kapısı önünde bulmuşlardı. Bazıları uykuda, bazıları da sınav dönemi olduğundan saat 24.00’e kadar ders çalışabilmeleri için sınıflarındaydı. 20 Mayıs 1963 Pazartesi günü son sınıfların matematik sınavı vardı. Sınavlar sözlü yapılıyordu. Bu sınava öğleden sonra alınan ilk öğrenci ben idim. İçeri girdiğimde sol taraftaki amfide onlarca yüksek rütbeli subay oturuyordu. Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ali Keskiner ve maiyeti imiş.

Zira Genel Kurmay istihbaratı, Talat Aydemir ve arkadaşlarının Harp Okulu öğrencilerini yanına alıp darbe yapmaya kalkışacağı bilgisine ulaşmış ve Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Ali Keskiner’i maiyetiyle birlikte Harp Okulunu denetime göndermişti. Harp Okulunda her şey normal görünüyordu. Öğrenciler sınavlara girip çıkıyordu. Aydemir’in 27 Mayıs 1963 günü, yani 27 Mayıs 1960 darbesinin yıl dönümünde harekete geçeceğini belirlemişlerdi. Ne var ki,  27 Mayıs 1963 günü öğrenciler izinli olacaklarından Aydemir, harekâtı bir hafta öne çekmişti. Böylece Genel Kurmay tedbir almakta gecikmiş ve öğrencileri Aydemir’in kucağına itmişti. Buna, ikide bir darbe teşebbüsünde bulunan Talat Aydemir ve arkadaşlarını suçüstü yapma arzusu da eklenmiş olabilirdi. Ankara Radyosu gece yarısı, birkaç teğmen ve bir üsteğmenle kontrol altına alınmış, darbe bildirisi okunmuş ve Harbiye marşı yayınlanmıştı. Oysa o tarihlerde Radyo istasyonları saat 24.00 de kapanıyordu. Bildiriyi okuyan Üsteğmen, darbe komitesi başkanı olarak Kur. Alb. Talat Aydemir anonsunu yapmasaydı, belki de pek çok yüksek rütbeli subay da destek verecek ve darbe gerçekleşecekti. Daha yüksek rütbeli subaylar nasıl olur da bir E. Kur. Albayın emrine gireceklerdi?

 Gece saat bire doğru birkaç teğmen ve üsteğmen ellerinde birer Thomson marka otomatik silah ve transistörlü bir radyo ile Harp Okulu Nöbetçi subaylar odasına girmiş ve radyoyu pencereye koyup, Nizamiye kapısından çıkmakta olan öğrencilere ve nöbetçi subaylara darbe bildirisini ve Harbiye Marşını dinletmişlerdi. Hem nöbetçi subaylar hem de öğrenciler bir darbe yapıldığına inandırılmışlardı. O gecenin nöbetçi subayları son sınıf tabur Komutanı Kurmay Binbaşı Sabahattin Altınok ile 12. Bölük komutanı Yüzbaşı Nihat Şendoğan idi. Öğrencileri uykudan uyandıran ve Harp Okulunu ayağa kaldıran iki teğmen ile bir üsteğmendi. Nöbetçi subayları da ikna etmiş olmalılar ki yayın odasından “Dikkat! Harp Okulu Alayı Alarm” anonsunu yaptırmışlar ve tüm öğrencilerin iç avluda toplanmalarını sağlamışlardı. Emirler, gece olduğu için, sessiz veriliyor ve yerine getiriliyordu. Silah depo kapıları kırılmış, önüne gelen bir silah kapmış ve avluda toplanmıştı. Gece saat 01.15 olmuştu. Öndeki Takımlar yürüdükçe arkadakiler de ne olup bittiğini anlamadan onların peşine takılmış dışarı çıkıyorlardı. Dışarıda heykel anıtın önünde mermi sandıkları vardı. Başlarında, 3.Tabur Komutanı Kur. Bnb. Sabahattin Altınok ile 12. Bölük komutanı yzb. Nihat Şendoğan dahil dört beş subay vardı. Her öğrenciye altışar mermi verilmesine nezaret ediyorlardı. Hiçbir uyarı ve telkinde bulunmamışlardı. Bir alt sınıftaki Öğrenciler de nereye gittiklerini bilmeden onların peşine takılmışlardı. Nöbetçi komutanlardan ses seda çıkmıyordu. Öğrenciler kendi başlarına karar verecek durumda değillerdi. Ya darbe başarılı olursa diye tereddüt içerisinde hareket ediyorlardı.

Ankara’nın, sokak ve caddelerinde neler olup bittiğini bilmeden sabahlamışlardı. Sabaha karşı, kendilerine komuta eden tanımadıkları subaylar birden kaybolmuş ve öğrenciler ortada kalmıştı. Bazıları GMC lere bindirilip okula döndürülmüş bazıları da kendiliğinden okula dönmeye başlamışlardı. Havada askeri uçaklar dolaşmaya başlamış ve makineli tüfeklerle hem Harp Okulunu hem de yollarda okula dönen Harbiyelileri ateş altına almış ve bildiriler atmışlardı. Bildiride aynen şöyle yazılıyordu: “Biz Anayasanın karşısında olanların karşısındayız”. Bu sırada uçak mermilerinden biri, bir öğrenciyi başından vurarak öldürmüştü.

21 Mayıs 1963 Salı günü saat 09.00 ile 12.00 arasında sekiz öğrenci hariç tümü okula dönmüştü. Sekiz öğrenci Talat Aydemir ve arkadaşlarıyla Mamak askeri ceza evine gönderilmişlerdi. Okula dönen 1459 öğrenciye, akşam saatlerinde bir hukukçu ve bir nöbetçi subay tarafından tutuklandıklarına dair karar okunmuştu. Böylece 22 Mayıs tarihinden itibaren sınıflarında tutuklanmış ve mahkeme salonu haline dönüştürülen spor salonunda yargılanmışlardı. Bir Tuğ General, bir Kurmay Albay ve bir hukukçu duruşma hâkimi Yüzbaşı tarafından 11 Eylül 1963 tarihine kadar yargılanmış ve kırk ya da kırk bir öğrenci suçlu bulunmuş diğerleri de suçsuz bulunarak beraat ettirilmişlerdi. Aslında, hukukçu duruşma Hâkimi Yzb. Mehmet Karaaslan’ın karşı oyuna rağmen diğer iki asker üyelerin oylarıyla, kırk bir öğrenci oy çokluğuyla 2 yıl kadar hapse mahkûm edilmişlerdi. Aynı gün akşamüzeri beraat edenler memleketlerine izinli olarak dönmüşler ve Ankara’dan ayrılmışlardı. Bir ay sonra okula dönmeyi beklerken Askerlik Şubelerine davet edilerek askeri öğrenci kimlikleri geri alınmış ve okuldan tart edildikleri kendilerine tebliğ edilmişti. Suçları disiplinsizlikti. Tıpkı ordudan ihraç edilen teğmenler gibi. Tam 62 yıl sonra tarih tekerrür etti. Bir farkla ki, o zaman suçlu suçsuz tüm öğrenciler tart edildi, şimdi ise içlerinden beşi teğmen, üçü onların komutanı sekiz kişi seçildi. Sanki havada kılıç sallayıp Mustafa Kemal’in askeriyiz diye haykıran sadece bu beş teğmendi.

Cumhuriyete, Mustafa Kemal Atatürk’ün ideallerine ve devrimlerine çok sıkı bağlı subay adayları 11 Eylül 1963 tarihinde ordudan temizlendi ve yerlerine sivil liselerden mezun tarikatçı, cemaatçı, Necip Fazıl’ın öğrencileri Harp Okullarına dolduruldu. Buna rahmetli Ecevit, Erbakan ve Evren de büyük katkıda bulundu. Askeri Okullara giriş sınavlarını yapma yetkisi Genel Kurmay Başkanlığından alındı ve Yüksek Öğretim Kurumlarına bırakıldı. Yüksek Öğretim Kurumlarınca sorular tarikatçılara dağıtıldı. Sonra da sorular çalındı denildi. İşte bugün beş teğmen ve üç komutanı ihraç edenler onların orduya hediye ettikleri komutanlardandır. Çünkü NATO ve ABD öyle istedi. 09.02.2025 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık