• 17 December 2022, Saturday 13:31
MehmetOğultürk

Mehmet Oğultürk

SÜRGÜN

Sürgün deyince, ilk aklıma gelen ağaçların uzaması, filiz vermesi, büyümesi gelirdi. Çünkü çocukluğumda büyüklerim bağımızda bahçemizde bu yıl çok güzel sürgün var, iyi ürün bekliyoruz derlerdi. Gerçekten de taze sürgünler bol meyve verirlerdi. Sürgünü olmayan ağaçların, özellikle zeytinlerin ürünleri çok seyrek olurdu. Sürgünü olmayan ağaç hastadır derlerdi. Gerçekten de önce yaprakları, sonra dalları ve en sonunda da tümüyle kururlardı. Oysa zeytin ağaçları, ölmez ağaçlardı. Asırlarca yaşarlar ve doğanın en güzel meyvelerini verirlerdi. Kuşların, domuzların en sevdiği ve yediği meyvelerdendi. Biz insanlar için vazgeçilmez bir ağaçtı. Bir yandan sabah kahvaltılarımızı süsler, diğer yandan yağıyla yemeklerimize tat verir, cildimiz ve midemiz için ilaç, yıkanıp temizlenmemiz için sabun olur, çekirdekleriyle de soğuk kış aylarında bizleri ısıtırdı. Ne yazık ki, Termik Santraller çalışmaya başladığından beri zeytinlerimiz sürgün vermiyor. Hele, vadilerde dere kenarlarında ve çukur yerlerde yıllardır sürgün yok. Dolayısıyla da ürün de yok.

Barışın ve dostluğun sembolü güvercinin gagasındaki zeytin dalını kömüre kurban etmek üzere bir gece ansızın bir yasa teklifi veriyorlar. Diyorlar ki, “madencilik faaliyetlerinin zeytinliklere denk gelmesi ve faaliyetlerin başka alanlarda yürütülmesinin mümkün olmaması durumunda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının izniyle zeytinlik alanlarda madencilik yapılabilecektir.  Zeytinlerini başka bir yere taşımaları için sahiplerine, Şirket her türlü yardımı yapacağını ve maden çıkarıldıktan sonra o alanda yeniden zeytinlik tesis edeceğini taahhüt edecektir.”  Bu teklifi önerenler, ya zeytin ağacının taşınması durumunda yeniden can bulup ürün verebilmesi için en az on beş yıl geçmesi gerektiğini ya da çoğunun kuruyup yok olabileceğini bilmiyorlar. Geçimlerini sağladıkları zeytinliklerden başka toprağı olmayanlar ağaçlarını nereye taşıyacak? Yeri yurdu, tarla tokadı kalmayan zeytinci nereye gidecek.

Onlar topraksızlaştırılarak Sürgüne gidecek. Meğer Sürgün sadece ağaçların uzaması, filiz vermesi değilmiş. İnsanların yaşadıkları yerlerinden zorla başka bir yere gönderilmesine de sürgün denirmiş. Yani bir çeşit Ceza . Tıpkı 2017 yılında IŞIKDERE’ de yaşayanlara verilen Sürgün cezası gibi. Şimdi sıra KARADAM , OVA ve AKBELEN de oturanlara gelmiş. Bir sonraki hedef ise ÇAMKÖY ve KARACAHİSAR da yaşayanlarmış.

Anlaşılıyor ki, bu yasa teklifinin tek amacı varmış. İkiz Köy sınırları içindeki zeytinlikler ile AKBELEN ormanını ve Sürgün Cevat ŞAKİR’ in dünyaya tanıtıp bir turizm Cenneti yaptığı BODRUM’ un su kaynaklarını, kapkara kömür aşkına yok etmek.

Ne mutlu ki, kamuoyunun tepkisi, İkiz Köylüler ile Doğa severlerin Ankara  çıkarması ve muhalefet milletvekillerinin özverili çabaları  bu sürgün teklifini şimdilik askıya aldırmış.  

1966 yılında İsmet Paşa’nın söylediği bir söz var: “Eşkıyanın bu gece ne yapacağı belli olmaz.” 14/12/2022

 

 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık