Mehmet Oğultürk

“Müjde!” sözcüğü genellikle iyi bir haberi ya da olayı başkalarından önce ilgilisine duyurmak için kullanılır. Bilmediği duymadığı bir haberi veya olayı birilerine sevinçli veya mutlu olması için söylenir. “Müjde önümüzdeki hafta beklediğimiz yağmur geliyor”, “Müjde! Akaryakıt fiyatları düşüyor” gibi. Hep arzu edilen bir isteğin, bir durumun gerçekleştiğini veya gerçekleşeceğini birilerine ya da topluma ilk defa duyuran tarafından söylenir. Üzüntü verici, can sıkıcı bir haber verildiğinde ise müjde yerine acı( kara)  haber olur.

Bir müjdeyi herhangi biri verdiği gibi; zaman zaman siyasiler de veriyorlar. Bir farkla ki bireyler gerçekleşeni, siyasiler ise gerçekleşecekleri müjdelerler. Son yıllarda siyasilerce verilen müjdelerin çoğunu henüz yaşayamadık. Bazen kapıya bir ekmek torbası asarlar ve muhtaç vatandaşlara bedava ekmek müjdesini verirler. Bazen de simit değil ama çay bedava müjdesini verirler. En çok da müjde diyerek umut dağıtırlar.

Verilen müjdeler yarın gerçekleşecekmiş gibi bir hava estirilir. Ama yıllar geçer, verilen müjdeden bir ses ya da görüntü çıkmaz. Hani, Diyarbakır da, Kırklareli’nde  milyonlarca varil petrol rezervi, Zonguldak açıklarında 135 milyar metre küp, Karadeniz’in diğer bölgelerinde 405 milyar metre küp olmak üzere toplamda 540 milyar metre küp doğal gaz keşfi müjdesi ne oldu? Akaryakıt ve doğal gaz müjdeleri ne oldu? Fiyatları her gün neden artıyor? Keşke bu müjdeleri verip akaryakıt ve doğal gaz fiyatlarını düşürebilselerdi.  Ne yazık ki fiyatlar düşmek bir yana iki günde bir artar oldu. Üstelik buna zam değil, mini minnacık güncelleme deniyor.

 Ey siyasetçiler, bu milleti aptal yerine koymayın artık. Verdiğiniz müjdeleri sizler unutsanız bile arşivler asla unutmaz. Müjde sevinçtir, mutluluktur, huzurdur, güvendir, refahtır. Eğer bunların bir tanesi bile yok ise, müjde de yoktur.  Boşuna ‘müjde!’ deyip durmayın.

Gelelim Milas 7. Zeytin Hasat Şenliğine. Şenliği düzenleyen Kaymakamlık veya Belediye her kimse organizasyonu finanse edecek kadar paraları yok idiyse neden bu işe girişiyorlar? Başkasının parasıyla hovardalık yapmak onlara yakışıyor mu? Milas Zeytin Hasat Şenliği’ne sponsorluk istemini, düzenleyenler mi yoksa zeytin ağacı ve doğa katliamcısı şirket mi yaptı bilmiyoruz. Kim yaparsa yapsın, zeytinciler değil de kömürcü şirketin yetkililerinin değerli milletvekillerimizle birlikte kurdela kesmesini içimize sindiremedik. Keşke kömürcü şirketin temsilcisi değil de zeytin üretici köylüleri toplayıp da kurdelayı kestirselerdi. Bence daha anlamlı olurdu. Doğa katliamcısı şirketin zeytinle ne alakası var da orada boy gösteriyor? Netekim bu durumu fark eden ve bugüne kadar on binlerce zeytin ağacını köylülere odun ettirip sattıran bu şirket, İkizköy Çevre komitesinden sayın Deniz Gümüşel’ in haklı ve yerinde müdahalesine neden oluyor. Şirketin kestirip odun ettirdiği binlerce zeytin ağaçları için orada bulunanları bilgilendirmek istemesinden daha doğal ne olabilirdi? Bu şirketin bugüne kadar sadece zeytin ağaçlarını değil milyonlarca canlının yaşadığı ormanları da yok ettiğini söylemek neden suç oluyor? Neden, toplumun bu konuda bilgilendirilip bilinçlenmesi için uyarılması, toplumu kin ve düşmanlığa sevk suçu oluyor? Sayın Gümüşel  neden terörist muamelesi görüyor? Bakınız Türkiye’nin altmış il baro başkanlıkları ortak bir bildiri yayınlıyor. Haksız ve yersiz bir şekilde sayın Deniz Gümüşel’in bir gece de olsa gözaltında tutulup hakkında yasal işlem yapılmasını kabul etmediklerini söylüyorlar. En azından onlar, hukuku uygulayanlar kadar hukuk bilgisine sahiptirler. Eğer ülkemizde hukuk varsa.

 Bundan böyle; zeytin ağacı ve orman konularında yapılan şenliklerde böyle şirketler her ne sebeple olursa olsun gösteri ve reklam fırsatını bulamamalıdırlar. Çevre Mühendisi Sayın Gümüşel’ e bir daha geçmiş olsun. İkizköylülere rehber olmaya devam etsin.