• 17 May 2022, Tuesday 10:26
MehmetOğultürk

Mehmet Oğultürk

SIRADA KİM VAR

Yıllardır hazırlık yaptılar. Kumpaslar kurup zinde güçleri dağıttılar. Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı ne kadar subay, hâkim, savcı, vali, kaymakam varsa birer birer tespit ettiler. Yalancı ihbarcılar ve gizli tanıkları kullanarak bazılarını içeri tıktılar. Bazılarını işten attılar. Bazılarını da emekli olmak zorunda bıraktılar. Onların yerlerine kendi yandaşlarını yerleştirdiler. Eğitime el attılar. Tüm okullara ve üniversitelere kendi adamlarını atadılar. Yeter ki imam hatipli olsun, vali, kaymakam, genel müdür, daire başkanı, rektör yaptılar. En çok da bakan yaptılar. Yaptıklarını, ‘biz değil O yaptı’ deyip, ‘aldatıldık Allah bizi affetsin’ dediler ve sütten çıkan ak kaşık gibi oldular.

Okullardan andımızı, tabelalardan T.C. yi, askerlerin yemek dualarından Tanrımızı kaldırdılar. Garnizonlardaki kahraman Türk subayların adlarına dahi tahammül edemediler. PKK flamasını Esenboğa Hava Limanına astırdılar, temsilcilerinin ayaklarına kırmızı halılar serdirttiler. Diyarbakır’da birlikte megri megri diye şarkılar söylediler. Atatürk adını Orman Çiftliğinden, Yeşil Köy Hava Limanı’ndan, Alpullu Şeker Fabrikası’ndan, Nazilli Basma Fabrikası’ndan, Çankaya Köşkü’nden, Kültür Merkezlerinden sildiler. Atatürk ve İsmet Paşaya iki ayyaş dediler. Lozan bir hezimettir, Montrö dokunulmaz değildir dediler. Lozan’ı ve Montrö’yü savunan amiralleri gözaltına alıp, ayaklarına elektronik kelepçe taktırarak aşağıladılar. ‘Keşke Yunan galip gelseydi’ diyenleri baş tacı yaptılar ve gidip ellerini öptüler. Haftada bir, bir bahane bulup, muhalif yayın organlarına cezalar kestiler ve ekranlarını kararttılar.

Son günlerde ise her kafadan sesler çıkmaya başladı. Hiç de hoş olmayan sözler söylendi, olaylar yaşandı. Hıristiyan Birliği Devletleri ile A.B.D. yüz yıl önce top ve tüfekle yapamadıklarını, sığınmacılar (işgalciler) aracılığıyla yüz yıl sonra yapabilirler düşüncesi ortalıkta dolaşmaya başladı. Bunu bir beka sorunu olarak görenler oldu.

Bütün bunlar olurken,  birkaç eleştiriden öteye kimseden tepki görmediler. Muhalefetin önerdiği her yasaya, her teklife, kalkan ve inen parmaklardan sonra; ‘kabul edenler, etmeyenler, kabul edilmemiştir’ sözünü ezberlettiler. Böylece, TBMM’nin aldığı her kararı meşrulaştırdılar. Artık, beklenen vaktin geldiğine, kendilerine dur diyebilecek kimsenin kalmadığına inandılar. Ve düğmeye bastılar.

Dün Geziciler, bugün il başkanları, yarın Belediye Başkanları. Sıradakiler Muhalif Partiler ve Genel Başkanları ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti. Hâlâ ayamadık, gaflet ve dalalet içinde tartışıyoruz.


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık