• 13 January 2023, Friday 11:26
MehmetOğultürk

Mehmet Oğultürk

 MUHTAR EFENDİLER VE TERMİK SANTRALLER

Emekçilerin haklarını savunmak için bir araya gelmişler. Yeniköy Termik santrali önünde boy, boy fotoğraflar çektirmişler ve Şirketin hazırlayıp ellerine tutuşturduğu bildiriyi kendileri kaleme almış gibi okumuşlar. Keşke bu bildirinin altına mühür basıp imza da atsalardı. Biz de hangi köyün muhtarı olduklarını bilseydik. Pek çoğunun, santralde çalıştığını ve şirket tarafından yemlendiğini biliyoruz. Şirket kendilerine “Bakın çevreciler yüzünden fabrika kapanacak, sizler de işsiz kalacaksınız. Eğer bu bildiriyi topluca basına açıklamazsanız sizin işinize son veririz” diye tehdit etmiş olmalı ki toplanıp fabrika önünde fotoğraf vermek zorunda kalmışlar.  

Bahçeleri, zeytinlikleri yerinde duruyormuş. Suları akıyormuş, sebzelerini ekip ekinlerini biçebiliyorlarmış. İkiz köy Işıkdere deki çeşme, Koca Bahçedeki o güzelim havuz ve su nereye gitti? Değirmen Deredeki su neden zehirlendi. Üzerinde iki su değirmeninin çalıştığı, Karacahisar köyü gençlerinin yüzmeyi öğrendiği SUÇIKAN deresi neden kurudu? İkiz Köyde kırk bir yaşındaki Kadir ÇOBAN, elli beş yaşındaki Yaşar ÜSTÜN, Yeni Köydeki Ayşe BURGAZ ve daha niceleri neden öldüler? KANSERDEN.  Sırada olanların sayısı ise bilinmiyor. Koca Çay deresi boyunca uzanan zeytinlikler neden ürün vermez oldular?

Yirmi altı köyde yaşayanların kaçta kaçı santralde çalışıyor? Sayısını bilen var mı? Şirket işini iyi biliyor. Önce muhtarları kafese koyuyor. Yasal haklarını bilmeyen Köylülere teslim bayrağını çektiriyor. Mal varlıklarını, bahçe ve tarlalarını yok pahasına ellerinden alıyor. Köylü bizim verdiğimiz parayı kabul etmez ise kamulaştırma yaptırırız ve bu paranın yarısını bile alamazlar diye de muhtarlara propaganda yaptırıyor. Özellikle köyde oturmayanları, ya da miras yüzünden paylaşılamayan arazileri muhtarlardan öğreniyorlar. Hissedarlardan birine, yüksek bedeller ödeyip hissedar oluyorlar. Böylece, diğer hissedarlar da Şirketle yarışacak kadar yeterli paraları olmadığı için kendi hisselerini de satmak zorunda bırakılıyorlar.

Kazı çalışmalarında kaç kadın çalışıyor? Yoksa, Kepçelerin adı Kadın mı oluyor? Duyduğum kadarıyla İkiz Köyden iki kadın varmış. Onlar da devamlı çalışmıyorlarmış. Eşleri de çocukları da santralde çalışıyorlarmış. Sanki, İkiz Köydeki kadınların tümü santralde kazı yapıyorlarmış gibi hava atıyorlar.

Örendeki arkeoloji parkını ben görmedim. Yirmi altı muhtarın da gördüğünü sanmıyorum. Arkeolojik buluntuların, şirketin deyimiyle Gün Yüzüne çıkması ve yerinde sergilenmesi gerekmiyor mu? Neden Ören’e taşınıyor? Altındaki kalitesiz ve çevreye zehir saçan kömüre değer mi? İnsanın en değerli hakkı olan Yaşam hakkına değer mi?

Gelelim Orman yangınlarına. Çıktığı yer belli, çıkaranlar da belli. Orada RES santralleri kurmak için ruhsat alanlar belli. Hem de yangınlardan birkaç ay önce. “Bizler yangınlarla uğraşırken sizler neredeydiniz ey çevreciler” diyen muhtarlara söylenecek çok söz var da…

Sizler uğraştınız da neden yangını başladığı yerde durduramadınız? Neden yangın söndürme uçaklarının, helikopterlerin, arozözlerin derhal müdahale etmesi için (Termik Santrali önünde yaptığınız gibi) ATA PARK’ da bir basın açıklaması yapmadınız?

Enerji üretiminin stratejik önemde olduğundan söz ediyorsunuz. İkiz Köylü Kadir ÇOBAN’ ın, Yaşar ÜSTÜN’ ün ve Yeni Köylü Ayşe BURGAZ’ ın enerjiye ihtiyaçları var mı şimdi? Elbette yok. Ölülerin ne suya ne havaya ne de enerjiye ihtiyaçları vardır. Enerji bir insanın, bir canlının ölümüne sebep oluyorsa eksik olsun böyle enerji. Sizler de bir gün, bu kirli enerji yüzünden hastalanıp ölürseniz kimse sizin arkanızdan ağlamasın.

Santrallerden aldığınız maaşlarla çocuklarınızı okuttuğunuzu söylüyorsunuz. Bu santraller kurulmadan ve sizlere maaş ödemeden önce köylerinizde okuyan kimse yok muydu? İkiz Köyden Mustafa ONUR vardı, Mustafa ÖZKAN var, Hüseyin YAKAR var, ben varım. Bizlerin annesi kazıda, babası santralde çalışmadılar. Mersin parası, odun parası, tütün, zeytin ve pamuk parasıyla okuttular bizi.

Anayasanın 56. Maddesinde bizlere tanınan Sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkımızı savunmak kirli emel mi oluyor? On, yirmi, otuz dönümlük bahçeyle yüz, yüz elli dönümlük zeytin ağacıyla geçinmek mümkün değil diyorsunuz. Sizin dedeleriniz atalarınız Ay dan  mı geldiler? Buralarda yaşamadılar mı? Hem de stratejik dediğiniz kirli enerjiden yoksun olarak.

Sularımız kurumadı, topraklarımız ölmedi diyorsunuz. Hele bir sularınız kurusun da görürsünüz. Sizleri santralcilerden aldığınız paralar kurtaracak mı bakalım? Bizler, Ülkemiz adım, adım çölleşmesin diye mücadele ederken kirli emelli oluyoruz. Sizler ise kendi geleceğinizi satıp tam bir KOMPRADOR gibi yaşıyorsunuz. Çocuklarınızın, torunlarınızın geleceğini hiç düşünmeden satıyorsunuz. Umarım yirmi altı mahalle muhtarı dışındaki seksen sekiz  mahalle muhtarı da sizin gibi düşünmüyorlardır. Yazık, sizleri muhtar seçenlere ihanetinizi tarihe not düştünüz. Hiç unutulmayacaksınız. 12.01.2023

 

 


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık