• 28 December 2021, Tuesday 10:21
MehmetOğultürk

Mehmet Oğultürk

İKİZ KÖYLÜLER VE DEPREMLER

Deprem doğanın bir gerçeğidir. Bizim ülkemiz de zaman zaman depremlerden nasibini almaktadır. En ölümlü depremler Erzincan ve Gölcük Düzce depremleridir. 27 Aralık 1939 yılında meydana gelen Erzincan depreminde toplam 32962 kişi, 17 Ağustos 1999 Gölcük depreminde ise 18373 kişi hayatını kaybetmiştir. İzmir depremini saymıyorum. İnsanların ve tüm canlıların ölümüne neden olabilen depremler insanlar için korkutucu ve ürkütücü bir doğa olayıdır.  Ancak, dinci kesimin yorumuyla; Tanrının gazabıdır, öfkesidir. Kendilerine biat etmeyen İnsanlara Tanrı’nın gücünü göstermesidir.

 Depremlerin nerede ve ne zaman olacağını kestirmek mümkün değildir. Bu nedenle her türlü önlemin önceden alınmasında yarar vardır. Japonya depremlerin en şiddetlisiyle sık sık sarsılır, ama ölü sayısı neredeyse sıfırdır. Çünkü bizdeki gibi Tanrıya havale etmezler. Binalarını, barınaklarını olabilecek depremlere dayanacak şekilde yaparlar. Denetimlerini hakkıyla yaparlar. Eğer başarısız olurlarsa suçu başkasına atmak için yarışmazlar, harakiri yaparak hayatlarına son verirler. Sekiz şiddetindeki depremde bile binaları sallanır ama göçmez.

İkiz köylüler ise hemen hemen her gün bir depremle karşı karşıya kalıyorlar. Yakında barınakları, yaşamakta oldukları evleri taş parçaları altında kalacak ve ölümlü depremler tarihindeki yerlerini alacaklardır. Şimdiden çatlayan yapılarını, evlerini, damlarını onarmaya çalışıyorlar. Bu depremler doğanın İkiz köylülere hışmından, öfkesinden değil, insanın insana işkencesindendir.

Kömür çıkarıp biraz daha zengin olmak isteyen  Limak- İçtaş ortaklığı YK Enerji Şirketinin bu köylüleri bıktırıp usandırmak ve köyü terk etmeye zorlamak için yarattığı depremlerdir. Elli, bilemedin yüz metre ötedeki evlerini  yıkmasını ve oradaki yaşama son vermesini beklediğimiz bu depremleri adı geçen şirket, taşları oyarak içerisine koydukları dinamit kalıpları ile yaratmaktadırlar. Bu dinamit depremleri sadece taşı toprağı değil, yer altı sularını da daha aşağılara çekmekte veya yönlerini değiştirmekte, böylece, bölgenin susuz kalmasını ve çölleşmesini kaçınılmaz kılmaktadır.

Güvenlik güçlerine yapılan ihbarlar ciddiye alınmamakta, oradan oraya bağlanarak adeta ihbarcıya cehennem azabı çektirmekte, telefon ettiğine,edeceğine  bin pişman etmektedirler. Sonunda da bu depremler yasaldır herhangi bir şey yapamıyoruz, gidip Kaymakamlığa derdinizi anlatın demektedirler.

 İkiz Köylüler doğal depremlerden korkarken suni depremlerle hem de her gün karşı karşıya kalmakta, ellerinden hiçbir şey gelmemektedir. Ne güvenlik güçleri, ne muhtarları, ne Kaymakamları ne de siyasileri çare olamamakta-dırlar.  Müdahale edeceklerine,  sadece seyrediyorlar. Özellikle siyasilerin, Köylülerin yanındaymış gibi görünmek hoşlarına gidiyor. Onları sık sık ziyarete gelip şov yapmakta, resimler, videolar çektirmekte birbirleriyle yarışıyorlar.  

Aydın’ ın Çine ilçesi Topçam köyünde de aynı depremler yaşanmakta, köylülerin can ve mal güvenlikleri sağlanamamaktadır. Şirket o denli öfkeli ki karşı çıkanların evlerini zaman zaman kurşunlatmakta, taş yağmurları altında bırakmakta bir sakınca görmemektedir. İlgililer ve yetkililer soruşturma bile açmamakta, zamana oynayarak unutulup gitmesini yeğlemektedirler.

İkiz köylüler, doğal depremlerden değil, suni depremlerden korkuyorlar. Zira, doğal depremlere karşı kendi tedbirlerini kendileri almakta, ancak insanların yarattığı depremlerle hem sularını, hem barınaklarını hem de tarımsal arazilerini kaybetmektedirler. Oysa ki, insanlar devlet için değil, devlet insanlar için var edilmiştir. İnsanı olmayan toprak parçası devlet değildir.

 İnsan tek başına bir hiçtir. Bir araya geldiklerinde muazzam bir güçtür. İkiz köylüler birleşerek, dayanışarak, kendilerinin de kamu olduklarını hatırlatarak idare edenlere şöyle sesleniyorlar; “Akbelen Ormanını vermeyeceğiz. Gerekirse bu yolda öleceğiz.”


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık