• 08 July 2021, Thursday 9:49
MehmetOğultürk

Mehmet Oğultürk

BİR YAZI  DA VEFASIZLIK ÜZERİNE

Bir süre önce Çanakkale Çan’lıların ne kadar vefalı olduklarını yazmıştım. İlçelerinin ortaokuluna tam elli dokuz yıl önce bir öğretmen atanıyor. Orada üç öğretim yılı görev yapan bu öğretmeni Çan’lılar unutmuyorlar. Unutamıyorlar. Ne yaptı da unutulmuyor? Derseniz; her öğretmenin yapması gerekeni yaptı.

Onlara dünyayı tanıttı. Onların ufuklarını açtı. Çok vefalı Öğrencilerinden bazılarını sınıfta bile bıraktı. O zamanlarda, şimdiki gibi başarısız olsa bile, bir üst sınıfa geçilemiyordu.  Bugün yetmişli yaşları geride bırakan Çan’lı bu öğrenciler, öğretmenlerini yarım asrı aşkın bir süredir, her fırsatta arıyorlar ve halini hatırını soruyorlar. Ne mutlu böyle öğrencileri olan bir öğretmene! Ne mutlu böyle vefalı öğrencilere!

Yıl 1992.  Milas’a bir kaymakam atanıyor. Bu kaymakam, 75. Yıl Milas Devlet Hastanesini, Milas Anadolu Lisesini, Milas Sağlık Meslek Lisesini, Doktor Mete Ersoy Ortaokulunu ve Muğla Üniversitesi Meslek Yüksek Okulunu Milas’a kazandırmakla kalmıyor, Milas’ın yüz on dört köyünü dolaşıp, köylülerin ekonomik olarak kalkınmaları için çalışmalar yapıyor. Süt Birliğinin de temelini atıyor. Köylüler için Kaymakamlık makamının kapısını daima açık tutuyor.Bu yüzden köylüler  kendisini çok seviyor. Bu sevgi, siyasileri rahatsız ediyor ve daha ikinci yılını tamamlamadan, başka bir yere ataması yaptırılıyor. O direniyor ve bir yıl daha Milas’ da kalıyor. 1995 yılı Eylül ayında kendi isteği ile Milas’ı terk ediyor.  Bu kaymakam, Sayın Hayati SOYLU dan başkası değildir.

Sayın Hayati SOYLU, köylülerin ekonomik olarak kalkınmalarını sağlamak üzere hiçbir Milaslının aklından bile geçmeyen MİLAS SÜT BİRLİĞİNİ kurdurarak, özel sektör temsilcilerini süt ihalesine davet ediyor. Birinci  ihaleye  hiç bir temsilci katılmıyor. O da köylülere, basın açıklaması yaptırıp, sütlerini Sarı Çay’a döktürerek özel sektöre süt satışını durdurtuyor. Özel sektör, ikinci İhaleye katılarak, birliğin istediği fiyatı vermek zorunda kalıyor. Böylece Süt Birliği amacına ulaşıyor.

 Koru Köyündeki araziyi süt birliğine teslim ediyor. Bu birlik, kısa bir zamanda, köylülere hem yem desteği hem de Veteriner Hekim desteği sağlayabilmek için bir araç satın alabilecek duruma geliyor. Ama, Sayın Hayati SOYLU hayalindeki süt birliğini tamamlayamadan Milas’ı terk etmek zorunda bırakılıyor. O’nun hayalinde;  Milas Hava Limanı yakınlarında süt ürünleri üreten ve satan bir süper marketi faaliyete geçirtip, Milas Süt Birliğini, sadece Türkiye’ye değil tüm dünyaya tanıtmak vardı.

Kurulan Süt Birliği, kendisinden sonra göreve gelen Kaymakam’ın aklına yatmıyor. İlk işi, birliğin aracına el koyup köylüleri yem ve veteriner desteksiz bırakıyor. “ Devlet bu gibi şeylerle uğraşmaz” diyor.

Birliğin kendileri için çok yararlı olduğunu, kazançlarının arttığını gören köylüler ise inek sayılarını iki üç kat artırıyorlar. Böylece, Milas’ın köylerinde tonlarca süt üretilmeye başlanıyor. Hal böyleyken;

Bugün, Tire Süt Birliği kadar olmasa da Türkiye de adı duyulmaya başlayan Milas Süt Birliği,  Kaymakam Hayati SOYLU yu hiç hatırlamıyor. Yöneticileri, Süt Birliğinin tarihini 2013 yılından başlatıyor. Bu birliğin kuruluş aşamalarını yakından bilen biri olarak, vefayı ve vefasızlığı aynı anda yaşıyorum. Bir yanda elli dokuz yıldır unutulmayan bir öğretmen, öte yanda yirmi beş yılda bir kez bile hatırlanmayan bir kaymakam. Yazık, çok yazık!

 Demek ki, önceki yazımda yazdığım gibi, vefa Çan’lılara, vefasızlık da Milas’lılara özgü bir şey.


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


Site en altı
yukarı çık