Mehmet Oğultürk

Çevreye duyarlı sivil toplum kuruluşlarının, madenlere ve doğa tahribatlarına karşı yaptıkları özverili çalışmalarına ve eylemlerine,  madenciler de okullardan başlayarak karşılık veriyorlar. Bir yandan okulların ihtiyaçlarını karşılamayan Milli Eğitim Bakanlığının yerini alarak okul yönetimlerine parasal destek veriyorlar, öte yandan Madenlerin ne kadar önemli ve vazgeçilmez olduğunu genç beyinlere nakşediyorlar. Öğrencilere hediyeler vererek kendi reklamlarını yapıyorlar. Eğitimciler de bunlara alet oluyorlar. Tıpkı Diyanet gibi madencilerin de hedeflerinde henüz düşünme yeteneklerini kazanmamış, neden, niçin, nasıl diye soru soramayacak taze beyinler var.

Madenler, insanlar için gerekli olabilir. Ne var ki, doğayı, canlıları ve suyu yok etmeden, havayı zehirlemeden elde edilmeli. Su, güneş ve hava yoksa canlı da yoktur. Ölülerin ne altına, ne kömüre, ne elektriğe,  ne suya, ne güneşe ve ne de havaya ihtiyaçları vardır. Hiçbir uygarlığın olmadığı, hiçbir bağlantının bulunmadığı ıssız bir yerde yaşamak zorunda kalan madencilerden şu iki şıktan birini tercih etmeleri istense; altını mı,  yoksa suyu mu? Kömürü mü, yoksa havayı mı? Elektriği mi, yoksa zeytini mi? Elması mı yoksa Güneşi mi?

 Verecekleri cevabı çok merak ediyorum. Hiç şüphe yok ki altını, kömürü ve elektriği tercih edeceklerdir. Çünkü onlar madencidir. Akşam sofralarına bir porsiyon altın, yanına da bir porsiyon kömür koyup yiyeceklerdir. Su yerine de petrol içeceklerdir.

Son günlerde, doğanın, havanın, ormanların ve ekolojik sistemin yok olmaması konusunda Çevrecilerin elde ettiği başarıları ve direnci kırmak ve genç beyinlerden doğa sevgisini silmek için Maden Şirketleri faaliyetlerini sıklaştırmışlardır. İlçemizin Selimiye mahallesindeki okullarda verdikleri mesaj ve eğitimcilerden gördükleri itibar dikkate şayandır.

Diğer taraftan Zeytin Hasat Şenliğinde sponsor olup maddi katkıda bulunan   ve siyasilerle beraber kurdele kesen Yeniköy Kemerköy (YK) Enerji Şirketi,  kömür madeni çıkarabilmek için zeytinlikleri yok etmenin yollarını  arayıp duruyor. Ağa babalarına yönetmelik değiştirtip kömür sahasını genişletmek için zeytinliklerin nasıl yok edilebileceğinin hesabını yapıyor. Zeytinlik sahiplerine zeytinlerini söküp başka bir yere taşımaları için maddi manevi her türlü yardım ve destekte bulunacaklarını ifade ediyorlar. Sanki, taşınacak yerleri hazırmış gibi.

Gerek siyasiler, gerek ise eğitimciler doğa katliamcılarını büyük bir şevkle ve itibarla kabul ediyorlar. Bir de doğadan, yeşilden, ormanlardan yana olduklarını söyleyip duruyorlar. İkide bir AKBELEN nöbet alanına gelip, çevre  nöbetçilerine “Sizin yanınızdayız” mesajını veriyorlar. Hem doğadan yana,  hem de doğa katliamcılarıyla kol kola. Bu ne perhiz, ne lahana turşusu! İkiyüzlüleri boy boy her gün televizyon ekranlarında zaten seyrediyoruz. Yeter artık, bu milletin ikiyüzlülüğe daha fazla tahammülü yok. Böyle biline.